25 Mayıs 2014 Pazar

"Şunu Derim Hakim Bey: Yıkılan Umutlara İnat Bir Umuttur Yaşamak!!!" Cümlesi Üzerine

Yusuf AYDAR: "Şunu Derim Hakim Bey Yıkılan Umutlara İnat Bir Umuttur Yaşamak" 

       Yaşamak Allah'ın bize verdiği haktır. Bu hakkı nasıl kullanacağımız bizim tercihimize bırakılmıştır. Ancak Allah'ımızın bize sunduğu kullanma seçeneği vardır. Bunu da bize Kur'an'da öğretmiştir ve öğretmen olarak peygamberi göndermiştir. Bu ikisine uyup uymamayı da bize bırakmıştır. Bunun karşısında ise şeytan vardır. Onun ise tek amacı insanın Allah'ın bize sunduğu seçenekleri seçmememiz için elinde geleni yapmaktır. Şeytan bunun için çok sinsi çalışır. Gençleri, kadınları, erkekleri aldatmanın türlü türlü yollarını arar ve uygular. Şeytan dediğim ise sadece cin olan şeytan değil.. Şeytanlaşmış insanlar da bu görevi yaparlar. İrademizi şeytanın yönlendirmesine izin vermemeliyiz. Nefse her hoş gelen şeyi tercih etmek, özgürce yaşadığımız anlamına gelmez. Özgürlük hakkımızı aklımızı da çalıştırarak kullanmalıyız sadece nefsimizi değil.       

        Gençlik boşluğa akıyor. Hedefsiz bir şekilde yol alıyor. Arabesk duygularla önündeki işlerini aksatıyor. Gençlikte yapay dertler oluşturulmuş ve gençlerimiz kendilerini yorgun hissediyorlar. Oysaki onlar henüz hayata atılmış değiller. Neden bu kadar  yorgunlar gençlerimiz. Şeytan ve şeytanlaşmış insanlar gençlerimizi fıtratın yolundan, yaratılışın yolundan alıkoyuyorlar. Sigara veya esrar içerek dertlerinin uçacağını sana gencimiz bilmez mi ki bu şekilde dertleri uçmuyor tertemiz nefesi kirleniyor, yüzünün rengi kirleniyor, düşüncesi hantallaşıyor. Evet şeytan işte bu şekilde saptıyor Allah'ın kullarını.. Evlenme çağına gelmeden aşık olan gencimiz kendisini duygularının kölesi haline getiriyor. Oysa bu duygular içimizde oluşabilir ve aşık olabiliriz.. Ancak aklımızı da kullanmalıyız. Aşkımızla her zaman bulutların üzerinde yaşamayacağımızı bilmemiz gerekir. Bir ev olması gerekecek, eve domates ve maydanozun gitmesi gerekecek.. O halde aşık olabiliriz ama bu aşk bizi okulumuzdan, iş hayatımızdan alıkoymamalı ve bizi başıboş dolaşan biri haline getirmemeli.. Belki aşkımız bizi daha azimli ve daha çalışkan hale getirmeli. Peki bunun dengesini nasıl ayarlayacağız.. Denge (bana göre) Allah'ın kitabıdır.. Dengemizi ayrıca sağlam temiz ortamlarda bulabiliriz.. Ahlaki özelliği olmayan arkadaşlarımız bizleri tüketecektir.. Hayata yükseklerden bakmalıyız bizi bekleyen çok şeylerin olduğunu bilmeliyiz. Hayatta tecrübe etmiş büyüklerimizin ağızlarındaki sözlere dikkat kesilmeliyiz. Hayattaki tecrübelerle alakalı sözlerini kulağımıza küpe yapmalıyız. Çünkü onlar siz gençlerin henüz çıkmadığınız hayatın basamaklarını çıkmışlar ve sizin göremediğiniz bazı şeyleri görebilmişler. Tabi ki büyüklerin de her dediğini körükörüne kabul edeceksiniz anlamı çıkmıyor. Çünkü bazı büyükler yaş olarak büyümüş olabilirler ama zihinleri ve ufukları gelişmemiş olabilir. Ama yine de büyükler ile bağlarımızı koparmamalıyız. Onları can kulağı dinlemeli ve aynı zamanda kitap okuyarak zihnimizi temiz bilgilerle geliştirmeliyiz.
           
        Gençler neden ileriyi görmezler? (İstisnalar olabilir) Çünkü şeytan onların gelişmesini engelleyecek duygularla ve işlerle meşgul eder. Evet "aşkımız" olacak ama sorumluluklarımızı da bileceğiz. "Aşkımızı" sedefteki inci gibi görüp onu değerli görüyorsak o halde kendimizi hayata iyi hazırlamalı ve incimizi bir ömür boyu yanımızda götürecek bir hayat hazırlığına sahip olmamız gerekecek. Hayatı hem maddi yönüyle hem de manevi yönüyle inşa etmemiz gerekecek. Bunun için de ta lise/ortaokul yıllarında kollarımızı sıvamamız gerekecek. Gençler bunun farkında mı acaba? 

        Ey gençler! Duygularınız olsun, olsun ama duygularınızı uzun soluklu yaşamak istiyorsanız hayata dair ödevlerinizi yerine getirmelisiniz. Okulunuzda, evde üzerinize ne düşüyorsa yapmalısınız. Bir de bu ikisinin dışında Allah'ın Kitabıyla hareket eden güzel ortamlarınız olmalı.

        Evet yaşama herkesin hakkıdır. Bu hakkı nasıl kullanacağımız ise bizim tercihimize bırakılmış. O halde hak sahibi olmak yetmiyor. Hakkımızı çar-çur edersek bunun bir anlamı olur mu? Peygamberin değerli arkadaşları olan sahabeleri zamanlarına öyle önem veriyorlardı ki, onlar hakkında şöyle denilir olmuş: "Onların zamanları altından daha kıymetliydi, altınlarını iste ama zamanlarını (boşa harcamalarını) isteme". Dikkatli olmalıyız. Bu hayat yan gelip yatma yeri değildir, bilakis ter dökme yeridir. Öyle değil mi? Yan gelip yatarak mı ekmeğin tadına varırsınız yoksa ter döküp yorulduktan sonra mı? Yorulmak, insanın değişmez kaderidir (yaşam ölçüsüdür) ve yorulmak kötü değildir. Ama şuna dikkat etmeliyiz ki, ne uğruna yoruluyoruz, işte buna dikkat etmezsek, o zaman hayal kırıklığını öyle bir dehşetle yaşarız ki, o zaman yaşam hakkımızı boşa kullandığımızı anlarız. Hele bir de Hesap Günü'nde hayat karnemiz karşımıza çıktığında ne olacak düşünebiliyor musunuz? Bu yaşam hakkını bize veren Yüce Yaratıcımız ve Rabbimiz sizce bize sorma hakkı yok mu, ömrümüzü nasıl geçirdiğimizi? O halde bu hayat baştan sona sorumluluklarla dolu bir hayattır ve hayatı anlamlı ve güzel hale getiren ise sorumluluk bilincine sahip olarak yaşamaktır. 

        Sorumsuzca, çılgınca, helal haram demeden yaşayan gençler sizce mutlular mı? Bence yanılıyorsunuz. Onlar nefslerini tatmin edebilirler ancak peki ya akıllarnı, kalblerini?! Onların aklı ve kalbi terkedilmiş evler gibi ıssız ve sessizdir, yıkık ve döküktür. Bu mu değerli yaşam söyler misiniz? Aklınızı bilgi ile kalbinizi iman/inanç ile doldurmadan bu hayatın rahat yaşanacağını mı sanıyorsunuz? Bence böylesi doğru olmayandır.

Söz uzar ve gider. Söylenecek ve yaşanacak çok sözümüz var. Çünkü gençler bizim için altın kadar kıymetli ve birileri onları tenekeleştirmeye çalışıyorlar. Vesselam..

22 yorum:






Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...