Ey milletim, Allah’a kulluk ediniz. O’ndan başka tanrınız yoktur. (Araf,59)
Bu değişmeyen cümle peygamberlerin getirdiği inancın temel taşıdır. Bu taş olmadan inanç tutmaz. Bu cümle insan hayatının orta direğidir. Bu direk olmadan hayat yürümez. Bu inanç, istikamet, gaye ve mücadele birliğinin teminatıdır. Bu inançla insan kendi meraklarına tapmaktan kurtulur. Yine bu inançla beşer cinsinden kendisi gibi birine kulluk etmek aşağılığını göstermez. İnsan bu inançla sapık arzularına hâkim olur, dirayet ve cesareti artar.
İlahi din, bir hayat nizamıdır. Temel kaidesi; beşer hayatına – istisnasız- hâkim olmasıdır. Yalnızca Allah’u Teala’ya ibadetin anlamı ve “Allah’tan başka insanlar için tanrı yok” sözünün manası da budur. İnançta saltanat: Kâinatın rabbinin, Allah olduğuna, her şey kudretiyle var ettiğine, takdiriyle yönettiğine, insanlarında Rabbi olarak onları da kudretiyle var etmiş, takdiriyle yönetmekte olduğuna, insanların günlük hayatlarında O’nun emir ve hükümlerine uymaları gerektiğine ve bu hükümlerin kulluğu icaplarına göre tatbik edilmesi lazım geldiğine inanmak şeklinde tecelli eder. Bu inançlar manzumesi bir demet halindedir. Bütündür, parçalanmaz. Parçalamaya kalkışıldığında şirke düşülür. Ya Allah ile beraber bir başkasına, ya da yalnız başkasına tapılmış olur.
Her peygamberin söylediği cümleyi Nuh’ta kavmine söylemiş, bu cümleyi yalanlamanın feci akibetini kardeşane bir şefkatle onlara hatırlatmıştı. Nuh (as)’ın daima doğruyu anlatan bir önder olduğundan şüphe edilebilir miydi?
Doğrusu sizin için büyük günün azabından korkuyorum demişti Nuh (as).
Buradan anlıyoruz ki Nuh (as)’ın dini, ahiret inancından bahseden dinlerin en eskisidir. Evet, büyük günün hesap ve cezasından bahsederek o günde onları bekleyen azaptan korktuğunu anlatıyor kavmine. Böylece Kuran, Allah’u tealanın inanç hakkında vaaz ettiği prensiplerle, tarihin derinliklerinden söz etmeye kalkışan “din bilginleri” ve onlara uyan kâfirlerin hatalı metotları arasındaki farkı ortaya koyuyor. Hz. Nuh’un yaptığı bu dürüst, samimi ve açık daveti, milletinin sapıkları nasıl karşılamıştı? Milletinin ileri gelenleri: “biz seni apaçık sapıklıkta görüyoruz” demişlerdi.