ersin nazif gürdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ersin nazif gürdoğan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mart 2013 Pazartesi

Teknolojinin Ötesi 3

İyi ve kötünün, güzelle çirkinin, doğru ile yanlışın, faydalı ile zararlının sınırları Vahiyle çizilmiştir. (72)
***
Gelecek nesiller, modern çağların en büyük zalimi olarak Batılıları göreceklerdir. (Toynbee) (76)
***
Yüksek öğrenim yapanların önemli bir kısmı ikinci bir dil bilmiyor. Bırakınız yabancı dili, Türkçe'yi bile eski ve yeni kelimeleriyle birlikte doğru dürüst kullanamıyor. Böylesine çorak bir ortamda sağlıklı bir kültür ve düşünce patlamasının olmasını elbette bekleyemeyiz. (80)
***
Sezai Karakoç, konuşmalarında, "yetkin bir müslüman Arapça ve Farsça yanında iki tane de Batı dili bilmeli", derdi. (80)
***
Olanak, koşul ve olasılık derseniz, Batı'nın, toplumcu ve planlı ekonomi yanlısı oluyorsunuz. İmkan, şart ve ihtimal derseniz bireyci ve pazar ekonomisi taraftarı oluyorsunuz. İnsanın inandığı ve bağlandığı değer sistemini savunmak ve belirlemek işte bu kadar basit. (81)
***
Dil uzmanları doğru söylüyorlar. Gerçekten insanlar bildikleri kavramlar ve kelimeler kadar düşünebiliyor. kelime ve kavram bilgimizin sınırları aynı zamanda idrakimizin de sınırlarını gösteriyor. (81)
***
Kitle üretiminin yasaları edebiyat çalışmaları için de geçerlidir. Edebiyat eserinin derinliği, ele aldığı insanın ruh fırtınaları, açmazları, çözümsüz çatışmaları ve üzerine gittiği konular değil; okuyucularının sayısı, baskı adedi, anlatılanları basitliği ve kitle insanının anlayabileceği bir biçimde sıradanlığı önemlidir. (96)
***
Dinden böylesine uzaklaşmanın sonucu öyle bir insan tipi ortaya çıktı ki, onun için her türlü ahlakdışı eylem yaşanan hayatın ta kendisi oldu. Eski Yunan ve Roma'daki ahlaki çözülme yalnızca onların kendi toplumlarını yıkmıştı. Oysa bugün, Batı hayat tarzı ile gelen ahlaki yozlaşma, kitle haberleşme ve ulaşım araçlarıyla dünya ölçüsünde yaygınlaşıyor. Derinlikten yoksun, tek hedefi, ele geçenin çoğaltılması olan tiplerin anlatıldığı edebiyatla beslenen televizyon, sinema ve benzeri kitle iletişim araçları tüm dünyayı yönlendirir bir konuma geldi. (101)

Teknolojinin Ötesi 2

Değişmeyi hızlandırma adına körüklenen yenilik yanlısı olma psikolojisi, yalnızca yaşama şartlarını zorlaştırmıyor; araştırıcı, atılgan kişiliği örseleyerek silik, kendine güveni olmayan, kararsız ve dengesiz insanların sayısını da çoğaltıyor. (31)
***
New York Times'in hafta sonu baskısı on beş hektar ormanın yok olmasına karşılık çıkıyormuş. (35)
***
Ormanlar, su ve hava gibi kimsenin sorumsuzca harcamaya hakkı olmadığı kamu mallarıdır. (35)
***
Reklamlar da, bir ihtiyacı karşılamak adına bilgi vermenin değil, gösteriş tüketimini arttırmanın aracıdırlar. (36)
***
A. Huxley, bir denemesinde, New York'ta yapılan bir anketten söz eder. Bir sendika, işçilerin sürekli izledikleri gazetelere ilişkin anket yapmış. İşçilerin yarısından çoğu bu gazetenin, yörenin en yalancı gazetesi olduğunda birleşmişler. Ancak yine de yarıya yakın bir kısmı, aynı gazeteyi, resimli romanları, abartılmış cinayet ve benzeri haberleri ve dedikoduları yüzünden satın aldıklarını belirtmişler. (36)
***
Kitle haberleşme araçlarının sebeb olduğu bilinç kamaşması ancak peygamberlerin çağrısına uymakla giderilebilir. (36)
***
Kirlenmenin kaynağı, yaşamamız için gerekli olup olmadığına bakmadan, ahlaki ölçü ve değerleri gözardı ederek, tüketimi durmadan artıran insandır. (44)
***
Otomobiller, buzdolapları, televizyonlar, telefonlar ve metrolar; insanlar birbirlerini sevmedikçe, birbirlerine dost gözüyle bakmadıkça toplumsal mutluluğa ne ölçüde katkıda bulunabilirler? (50)
***
Doğal dengeyi bozmak, yani ölçüyü aşmak, uç noktalara gitmek, Cehennemi yeryüzüne taşımak demektir. (56)
***
Zaman iki yanı keskin bir kılıç gibidir, ya insanın sonu gelmeyen tutkularının tatmininde bilinçsizce yok olur ya da gönlünün genişletilmesinde, yüreğinin zenginleştirilmesinde ve ruhunun yüceltilmesinde kullanılır. (57)

Teknolojinin Ötesi

Ülkelerin gelişmişliği, artık kişi başına tüketilen enerji, kişi başına üretilen çelik ve çimentoyla kaç kişiye bir otomobil, televizyon, çamaşır makinası ve buzdolabı düştüğüyle ölçülüyor. Bunların para birimine dönüştürülmesi olan milli gelir de gelişmişliğin şaşmaz ölçüsü haline geldi. (19)
*
Bir toplumun gelişmişliğini ölçmeye, kültürünü, insanlarını ve zihinsel gücünü değerlendirmeye yeter mi, bunlar?   İnsanların birbirlerini sevmesine, birbirlerine yardımcı olmalarına yol açabilir mi, bu nesneler? İnsanlar birlikte yaşadıkları kimselerin dertleriyle ilgilenmiyorlarsa, neye yarar bunca eşya, insanı bencilleştirmekten öte? İnsanlararası hased ve kıskançlığı çoğaltmaktan başka, tüketimin böyle arttırılmasının sonucu nedir? (19)
*
İnsanı tüketim tutsaklığından kurtarmak için, değer ölçüsü, eşyadan ve paradan erdeme kaydırılmalıdır. (19)
*
Çıkmazın bilincine varılmaması için, her gün bir değişik oyalayıcı ürün pazara sürülmektedir. Vakit geçirme, yorgunluk çıkarma adına yeni bir endüstri doğmuştur: Turizm. eğlencesiyle, plajıyla, sinemasıyla, televizyonuyla, sürekli insanın bilincini karartan bir çarktır bu. (25)
*
Yenilik yapmak bahanesiyle araçlar sık sık değiştirilerek, durmadan kamçılanan eşya açlığıyla, insanın kalıcı ve değişmez olanı algılaması ortadan kaldırılmaktadır. (25)
*
İnsanı mutlu kılan, eşya, para ve tüketim değil; tabiat ve evrenle uyum içinde yaşamak ve erdeme ayarlanmaktır. (25)
*
Ekonomi; sonsuza dönük, sonsuza ayarlı insanın, tabiattan gerçek ihtiyaçları doğrultusunda yararlanmasına ilişkin bir faaliyet olmalıdır. (25)
*
Özünde erdemi ihmal etmiş insan çabasının, dünyayı yaşanır bir hale getirmesi beklenemez. (28)
*
Batı, insanlığa yeryüzünü bir anda yok edebilecek silahlar armağan etmiştir. (28)
*
Çağdaş insan; kendisini gösteriş ve böbürlenme gibi en zayıf yanından yakalayan reklam ve propaganda saldırısıyla karşı karşıya. (31)
*
Değişmeyi hızlandırma adına körüklenen yenilik yanlısı olma psikolojisi, yalnızca yaşama şartlarını zorlaştırmıyor; araştırıcı, atılgan kişiliği örseleyerek silik, kendine güveni olmayan, kararsız ve dengesiz insanların sayısını da çoğaltıyor. (31)
*
New York Times'in hafta sonu baskısı on beş hektar ormanın yok olmasına karşılık çıkıyormuş. (35)
*
Ormanlar, su ve hava gibi kimsenin sorumsuzca harcamaya hakkı olmadığı kamu mallarıdır. (35)
*
Reklamlar da, bir ihtiyacı karşılamak adına bilgi vermenin değil, gösteriş tüketimini arttırmanın aracıdırlar. (36)
*
A. Huxley, bir denemesinde, New York'ta yapılan bir anketten söz eder. Bir sendika, işçilerin sürekli izledikleri gazetelere ilişkin anket yapmış. İşçilerin yarısından çoğu bu gazetenin, yörenin en yalancı gazetesi olduğunda birleşmişler. Ancak yine de yarıya yakın bir kısmı, aynı gazeteyi, resimli romanları, abartılmış cinayet ve benzeri haberleri ve dedikoduları yüzünden satın aldıklarını belirtmişler. (36)
*
Kitle haberleşme araçlarının sebeb olduğu bilinç kamaşması ancak peygamberlerin çağrısına uymakla giderilebilir. (36)
*
Kirlenmenin kaynağı, yaşamamız için gerekli olup olmadığına bakmadan, ahlaki ölçü ve değerleri gözardı ederek, tüketimi durmadan artıran insandır. (44)
*
Otomobiller, buzdolapları, televizyonlar, telefonlar ve metrolar; insanlar birbirlerini sevmedikçe, birbirlerine dost gözüyle bakmadıkça toplumsal mutluluğa ne ölçüde katkıda bulunabilirler? (50)
*
Doğal dengeyi bozmak, yani ölçüyü aşmak, uç noktalara gitmek, Cehennemi yeryüzüne taşımak demektir. (56)
*
Zaman iki yanı keskin bir kılıç gibidir, ya insanın sonu gelmeyen tutkularının tatmininde bilinçsizce yok olur ya da gönlünün genişletilmesinde, yüreğinin zenginleştirilmesinde ve ruhunun yüceltilmesinde kullanılır. (57)
*
İyi ve kötünün, güzelle çirkinin, doğru ile yanlışın, faydalı ile zararlının sınırları Vahiyle çizilmiştir. (72)
*
Gelecek nesiller, modern çağların en büyük zalimi olarak Batılıları göreceklerdir. (Toynbee) (76)
*
Yüksek öğrenim yapanların önemli bir kısmı ikinci bir dil bilmiyor. Bırakınız yabancı dili, Türkçe'yi bile eski ve yeni kelimeleriyle birlikte doğru dürüst kullanamıyor. Böylesine çorak bir ortamda sağlıklı bir kültür ve düşünce patlamasının olmasını elbette bekleyemeyiz. (80)
*
Sezai Karakoç, konuşmalarında, "yetkin bir müslüman Arapça ve Farsça yanında iki tane de Batı dili bilmeli", derdi. (80)
*
Olanak, koşul ve olasılık derseniz, Batı'nın, toplumcu ve planlı ekonomi yanlısı oluyorsunuz. İmkan, şart ve ihtimal derseniz bireyci ve pazar ekonomisi taraftarı oluyorsunuz. İnsanın inandığı ve bağlandığı değer sistemini savunmak ve belirlemek işte bu kadar basit. (81)
*
Dil uzmanları doğru söylüyorlar. Gerçekten insanlar bildikleri kavramlar ve kelimeler kadar düşünebiliyor. kelime ve kavram bilgimizin sınırları aynı zamanda idrakimizin de sınırlarını gösteriyor. (81)
*
Kitle üretiminin yasaları edebiyat çalışmaları için de geçerlidir. Edebiyat eserinin derinliği, ele aldığı insanın ruh fırtınaları, açmazları, çözümsüz çatışmaları ve üzerine gittiği konular değil; okuyucularının sayısı, baskı adedi, anlatılanları basitliği ve kitle insanının anlayabileceği bir biçimde sıradanlığı önemlidir. (96)
*
Dinden böylesine uzaklaşmanın sonucu öyle bir insan tipi ortaya çıktı ki, onun için her türlü ahlakdışı eylem yaşanan hayatın ta kendisi oldu. Eski Yunan ve Roma'daki ahlaki çözülme yalnızca onların kendi toplumlarını yıkmıştı. Oysa bugün, Batı hayat tarzı ile gelen ahlaki yozlaşma, kitle haberleşme ve ulaşım araçlarıyla dünya ölçüsünde yaygınlaşıyor. Derinlikten yoksun, tek hedefi, ele geçenin çoğaltılması olan tiplerin anlatıldığı edebiyatla beslenen televizyon, sinema ve benzeri kitle iletişim araçları tüm dünyayı yönlendirir bir konuma geldi. (101)





Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...