gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ağustos 2022 Salı

Kısa Kısa Moritanya Notlarım

  • Başkent Nuakşot. Atlas Okyanusu sahilinde bir şehir. Ülkenin resmi adı Moritanya İslam Cumhuriyeti. Ancak islami pratik ideal düzeyde değil. 
  • Yerel kıyafetleri var. Özellikle erkeklerin. “Dırra”  diyorlar. Bir çeşit dış giysi. Hafif ve tesettüre uygun. 
  • Nuakşot nemli ve sıcak. Ülkede Fransız etkisi hakim. Maden kaynakları nedeniyle kendi başlarına bırakılmamışlar. Yıpratılmışlar. 
  • Avrupa'nın ikinci hatta üçüncü el araba ve gemileri burada birikiyor. 
  • Balıkçılık güçlü. Ama Çin, Türk, Rus şirketler bu işi yürütüyor daha çok.
  • Moritanyalılarda balık yeme durumu zayıf. Balık tüketen kesim de siyahiler.
  • Moritanyada farklı etnik gruplar var. 

14 Mayıs 2022 Cumartesi

Afganistan Notlarım (Fotolu)

Afganistan'da gün gün tuttuğum notlarımı biraz daha düzenleyerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Kısa da olsa bir Afganistan turu yapmış olacaksınız:

İstanbul havaalanında beklerken yaşlı bir çift farsça konuşuyordu. “İranlı mısınız” diye sordum, hayır “Afganistanlıyız” dediler. Meğer Afganistan’ın da bir kesimi farsça konuşuyormuş. Dillerimiz birbirine yakın. Kadın şöyle dedi, “bist penç sal denmark …..”. 25 yıl Danimarka’da yaşıyormuş. Kürtçede de 25 yıl, bist penç sal demek...

Kam Air yolcu uçağıyla geldik. Özel sektöre ait. Kaptan uçmadan önce "subhanellezi sehhara lena" ayetini okudu. Öyle hoşuma gitti ki... Ayetin meali şöyle: “Bu bineği emrimize veren Allah eksik sıfatlardan münezzehtir. Dönüşümüz O’nadır”

27 Nisan 2014 Pazar

|Gezdiklerim ve Gördüklerim| Mezopotamya'da Bir Günlük Gezi|

|GÖBEKLİTEPE|

12 bin yıl öncesi ait olduğu söylenilen tapınak. "Göbeklitepe/Şanlıurfa". İnsan izine ait ne varsa bir yerde, dikkatini çeker insanın. "Burada bizim gibi olanlar yaşamış" bile dedirtmesi tarihi tefekkür bilincinin başlamasının alameti oluyor. Öylece bakarız. Basiretle yapılan bakış insana hikmet kazandırır. 
Şehre döndüğünüzde olaylara farklı bakıyorsunuz. İç dünyanızdaki sorunlar, tarihi tefekkür etmenin temizleyici yönüyle yok olup gidiyor. Çünkü sizin gibi olan insanlar yaşamışlar ve sadece birkaç kalıntı bırakıp gitmişler bu dünyadan. Kim bilir belki ne kadar da problemleri vardı onların ve onlar da ne kadar inlediler, sızlandılar. Ancak her halükarda bitiyor hayat. 

O halde bu hayatı ne için ve kim için yaşayacağız? Bu tür sorular üşüşüyor bu defa zihnimize ve kalbimize. Yağan dolunun ardarda değmesi gibi değiyor kafamıza/kalbimize. Cevap vermediğiniz sürece delecek gibi oluyor kafanızı/kalbinizi adeta. Bir gün biz de tarih olacaksak "Göbeklitepe" gibi... 

Evet başlıyor bu cümle ile sorular. Ve vuruyor kafanıza kafanıza. Son sözümüz şu: gezelim, görelim ve tarihi tefekkür ederek içimizin temizlenmesini sağlayalım.

|SU KANALLARI|

Kırmızı tarlalar suyla kanallar aracılığıyla buluşuyor ve güneşin verdiği aydınlıkla parıl parıl parlıyor... İnsana düşen ise akan suyu kanaldan alıp tarlaya bırakmak sadece... GAP ile oluşturulan bu kanallar toprağı fıtri dostu olan su ile buluşturuyor... Böylece toprağın ma hulike leh'ine(yaratılış amacına) uygun hareket edilmiş oluyor... 

Pamuk tohumları yeni yeni filizleniyor... Buğday başakları büyümüş ve artık güneşte kızarmayı bekliyorlar... Bazı tarlalar ise boş bir şekilde durmakta. Yol kenarında ise hudanabit otlar ve çiçekler her daim gözlerimizden kalbimize mutluluk gönderiyorlar... Durduk yolun bir kenarında ve açık eflatun renkte olan çiçekleri kopardık... Evde reçel yapmak için aynı zamanda... 

Toprağa ayak basmak, bir ağacın gölgesinde oturmak ve uzaklara bakmak. İnsana güzel duygular veriyor bu bakışlar... ve aynı zamanda sessizlik. Etrafı dolu ve dağınık olan modern insan galiba muhtaç bir atmosfere. Biz insanız ve toprağız. Doğayla bağımızı korumalıyız ve doğayı korumalıyız. Kendi doğamızı da tabi ki. Doğası bozulmuş insanlarla yaşamak öyle zor ki, tıpkı doğal ortamı bozulmuş bir şehrin merkezinde yaşamak gibi... Korna sesi, egzos sesi, bağırma sesleri, reklam sesleri ve görüntüleri, selamsız sabahsız geçiş gidişler. Evet tıpkı bunun gibi. Doğası bozulmuş insanlarla yaşamak.

Su kanalları dedik nerelere geldik. Önce büyük kanallar ile su getiriliyor ve sonra bir seviye küçültülüyor kanallar ve en son olarak daha küçük bir hale gelip tarlaların yanından geçiyor ve suya ihtiyacı olan köylüler hortumlar aracılığıyla tarla ile suyu buluşturuyorlar... Tarlanın bir kısmına bostan eken bir kadın görüyoruz. Bizler mesai saati içerisinde çalışarak para kazanıp binbir stresle ve öylece akşam hormonlu domates almaya gidecekken onlar şimdiden halletmiş oluyorlar ihtiyaçlarını. Bizler de yüreklerimize vahyin kanallarını oluşturmalıyız. Aksi halde vahiysiz kalırsa yüreğimiz, kuru bir toprak gibi işlevsiz hale gelir.
Mustafa Tosun





Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...