iman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Kasım 2022 Salı

Şeytanın Varlığının İspatı Yahut Vicdanı Rabbe Karşı Koz Olarak Kullanmak

 Şeytanın/iblisin varlığının adeta ispatı:

Tüm nimetleri vereni unutan, Ona şükretmek aklının ucundan geçmeyen, belki Ona isyankar yaşayan insan;

24 Ağustos 2022 Çarşamba

Ürkütücü Bir Bilgi - Zariyat:36

 "zaten orada müslümanlardan bir ev halkından başkasını bulamadık" (zariyat:36)

** ilginc... belirlenmiş mumin bir ev halkı... Acaba toplumun digerlerinin durumu nasıldı ki mumin kabul edilmemişlerdi?!!! Ürkütücü bir soru....

28 Temmuz 2022 Perşembe

Tekfir Etmeye Meyyal Kardeşlerin Dikkatine - Al-i İmran:167

 Tekfir Etmeye Meyyal Kardeşlerimiz Buraya Bakabilir Mi?

Kur'an'da Allah yolunda savaşmaya davet edilen ve savaşa katılmayan münafıklar için kullanılan bir ifade var: 

"onlar o gün imandan çok küfre yakındılar"

5 Ocak 2022 Çarşamba

Allah İman Edenleri Savunur - Hac 38

 Allah iman edenleri SAVUNUR

Hain ve kafirleri sevmez

(Hac Suresi:38)
**
Allah tarafını belli ediyor. Yüce Rabbimizin savunusunu haketmek için gerçek imani derinliğe ulaşmamız gerekir. Dil ile iman etmiş olmanın yeterli olmayacağını söylemenin gereği yok sanırım. İman edenler
.canı,malı ve tüm imkanlarıyla imanlarını ispat eder

17 Mart 2021 Çarşamba

Kişi İçten İmanı Kabul Etmedikçe Durum Vahim - En'am:35

 Bu Ayet Bana İnsanların Ne Kadar ÖZEL ve İmtihanın Ne Kadar ŞAHSİ ve CİDDİ Olduğunu Öğretti! Bir de şunu: Kişi İçten Bizzat Kendisi Kabul Etmedikçe Durum Vahim:


"(Ey Peygamber!) O müşriklerin imandan yüz çevirmeleri zoruna gidiyorsa şunu iyi bilmelisin ki, yerin derinliklerine doğru bir tünel kazmaya veya göğe merdiven dayamaya gücün yetse ve böylece onlara (istedikleri türden) bir mucize getirsen onlar yine imana gelmezler. (Yine bilmelisin ki) Allah dileyeseydi/layık görseydi onların tümünü imana getirirdi. O halde, sakın bu gerçekten bihaber gibi davranma!"

en'am35

19 Şubat 2021 Cuma

Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar - İzutsu

- Semantik, kelimenin anlam derecesini araştıran bir bilim oraya çıkmıştır. İzutsu'ya göre semantik, bir
dilin anahtar terimleri üzerinden analitik çalışmadır. (14)

- Cahiliye şiirinin Kur'an'ın açıklanması için kullanılması ve şiirin semantik alanda izlenecek yöntemde araçlardan yalnızca bir araç olarak kendisine başvurulması olayına daha İslam'ın ilk yıllarında rastlamaktayız. Hatta bu yöntemin babası İbni Abbas kabul edilir. İbni Abbas'a Maide 35. ayetinde geçen "vesile" kelimesinin anlamı sorulduğunda, Antere'nin şiirinden örnek getirerek bu kelimenin "hacet" anlamında olduğunu söylemiştir. (17)

- Hz. Ömer'in de Kur'an'ın garib bilinen kelimelerinin cahiliye şiiriyle açıklanabileceğini söylediği aktarılıyor. Hz. Ömer bu konuda: "Divanlarınıza sahib çıkın ve sarılın" deyince, "Divanlarımız nedir?" diye kendisine sorulmuş, o da: "Cahiliye şiiri, bunlarda kitabınızın tefsiri ve sözlerinizin anlamı vardır" demiştir. (17)

3 Şubat 2021 Çarşamba

İman Sizde Nasıl Duruyor?

    Allah'ı sevmek, peygamberi sevmek, kainat ayetlerini görüp hayretlere düşmek, Allah'ın azametini tefekkür edip kalpte O'na olan aşkı harlamak. İnsanları sevmek ve insanlara karşı itici olmamak.. Bir kafire haksız yere yumruk vurduğunda Allah'ın yarattığına saygısızlık ettiğinin farkında olmak. Üzerine küçücük, minicik bir böcek kondugunda, onu Allah'ın gönderdigini düşünüp kovmamak..

**
    Dindar adam, elindeki ilmihali kılıç yapıp insana batiran değil, insanların sorunlarına çözüm bulan onlarla ilgilenen, sırf Allah yarattıgı için ilk elden mahlukata deger verendir..

28 Ocak 2021 Perşembe

Şımarık Zenginlerin İman Etme Şartına Bakar Mısınız? - Şuara 111-114

 

Dediler ki: “Sana hep aşağılık kimseler (erzel) uymuş iken, biz hiç sana inanır mıyız?”

Nûh, şöyle dedi: “Onların yaptıklarına dair benim ne bilgim olabilir?”

“Onların hesaplarını görmek ancak Rabbime aittir. Bir anlayabilseniz!”

“Ben inananları kovacak değilim.” /Şuara:111-114


       Nuh peygamberin kavminden olan sözde ileri gelenlerinin ifadelerine bakar mısınız? İman etmelerini engelleyen şeylerden biri de toplumun aşağı tabakasında olanların Nuh'a iman etmesiymiş. Yani onlarla bir olmamak için bile olsa iman etmeyecekler. Yahu zaten böyle bir şartla edilecek olan iman, iman sayılır mı ki? 

5 Ocak 2021 Salı

Hakiki İmanın Üstünlüğü - Al-i İmran:139

        Al-i İmran139: “Öyleyse çözülmeyin ve moralinizi bozmayın. Eğer yüreğinizde gerçek iman varsa, sırtınız asla yere gelmez.”

        Gerçek iman insanın ruhunu ve bedenini hakkıyla yönetir. İnsanı güçlü kılar. Yalpalamalardan korur. Kararsızlıklardan korur. İman dünyadan ahirete uzanan hayat köprüsünü başarılı bir şekilde geçmemizi sağlayan bir nimettir.

        İman bidayetimizi ve nihayetimizi bize öğreten bir ilimdir. İman insanlara bizleri kul olmaktan kurtaran bir nişanedir. İman bizi zalim olmaktan ve zalimden korur. İman bizi adam eder, iblisleşmekten korur. İman hem izzet kazandırır bize hem tevazu. İman hem korku salar içimize hem de müjde. İman dev aynası değildir.

        İman çukur ayna da değildir. İman bizi olduğumuz gibi gösteren düz aynadır. Rabbim, bizi ölümümüzün sonuna kadar sana iman eden kullarından eyle ne olur. Amin.

4 Ocak 2021 Pazartesi

Unutmayalım ki, Şirk İnanan İnsanın Düşeceği Bir Problemdir

 Yüce Rabbimiz "Peygamberler arasında bir ayrım yoktur" der. İkincisi olarak da "Deki: Ben de sizin gibi bir beşerim". İşte size iki Kurani ölçüt..

Rivayetlerden de şöyle iki ölçütümüz var: Biri "Hanginiz Muhammed?" sorusu, diğeri de "Karşımda ne titriyorsun be adam ben de senin gibi kuru et yiyen bir kadının oğluyum" nebevi sözü.


"Hz. Muhammed'in eşi benzeri yok" demek ya da "Muhammed eşittir Allah" demek (aşk ile de olsa) itikadi açıdan ciddi bir sapmadır.. O Allah'ın kulu ve resulüdür.. Onu aşırı yücelten onun davasına ihanet etmiştir. . Üstelik Kur'an 'sahibukum' der yani arkadaşınız.. Prosedür ve protokol yok yani.. Tabi saygı var, değer verme var, candan aziz bilme var..

UNUTMAYALIM Kİ ŞİRK, İNANAN İNSANIN DÜŞECEĞİ BİR PROBLEMDİR..

3 Eylül 2016 Cumartesi

İman ve Salih Amel

Ve men yu'min billahi ve ye'mel salihen
Yukeffiru anhu seyyieti ve yudhilhu cennetin ..... (ila ahır ayeh) (tegabun:9)
**
Kim Allah'a iman eder ve salih amel işlerse,
(Allah) onun kötülüklerini örter ve cennete koyar....

Kur'an zihni bulanmaktan kurtarıyor. İmanın/İslamın şartı iki maddede ozetleniyor:
Allah'a iman
ve
Salih Amel
(Sadece namaz değil yani veya Rituel dindarlik degil, kuşatıcı bir kavram salih/ıslah/sulh/salah)

28 Ekim 2015 Çarşamba

HER İMAN, İMAN OLAMAYABİLİYOR DEMEK Kİ...

Onlara "Bu duruma düşmenizin sebebi şudur: Tek Allah'a çağrıldığınız zaman inkar ederdiniz. O'na ortak koşulunca İNANIRDINIZ. Artık hüküm yüce ve büyük Allah'ındır."
(Mü'min:12)
**
Rabbim şirkten Sana sığınıyoruz.. Tevhidi bilincimizi daim eyle.. Şahıslara/kurumlara/partilere/aşiretlere karşı bize cesaret ver.. Onlara ram eyleme.. Doğrularını destekleme bilinci de ver..

31 Aralık 2014 Çarşamba

İMANIN ŞARTLARI TARTIŞMASI -I (Ahmet Ay)

Resul-i Ekrem’in (SAV) vefatından kısa bir süre sonra “Kur’an karşısında hadislerin konumu” ve“hadislerin sıhhati” meselesinden kaynaklandığına inandığım İMANIN ŞARTLARI ile ilgili tartışmaların hayırlara vesile olacağını ümid ediyorum.
Kur'an'ın, Yahudi ve Hıristiyan teolojisindeki çarpıtma, tahrif, reform gibi handikapları yaşamamış olması ciddi bir avantaj olsa da Müslüman âlimlerin özellikle kelami konularda anlaşamayacakları 14 asırlık tecrübeyle sabittir.
İslam dünyası dini pek çok konuda Resul-i Ekrem’in (SAV) vefatından hemen sonra“metinlerin doğası gereği” yorumlama farklılıklarından kaynaklanan tartışmalara sahne olmuştur. Ama metinlerden kaynaklanmayan tartışmalar çok daha hararetliydi. Uzun süre Kur’an’ın Mushaf halinde çoğaltılamayışı, dolayısıyla “din”i bilgi ile iştigal edenlerin ayetler üzerinde derin tefekküre imkân bulamayışı, insanların her türlü inanç ve alışkanlıklarıyla birlikte kitleler halinde Müslümanlığı kabul etmesi ve bunlar için dinin kolaylaştırılmasından dolayı oluşan dualite, okur-yazar sayısının azlığı, kültürel farklılıklar, diğer din ve kültürlerden etkilenme gibi değişkenler dini tartışmalara çeşitlilik kazandırdığı gibi sertlik de katmıştır.*
Öteden beri hayatın içinde hadislerin Kur’an’dan daha çok ön plana çık(artıl)ması sorunsalının yaşandığı bir gerçek. Bunun çeşitli sebepleri var.

8 Mart 2014 Cumartesi

İMAN SEVGİNİN ALANINI SINIRLIYOR. (bakara:221)

“Müşrik kadınlarla iman etmedikleri sürece asla nikahlanmayın. Mü’min bir cariye, çok sevseniz de soylu bir müşrik kadından daha iyidir.” (Bakara:221)
SEVGİ, İMANLA SINIRLANDIRILIYOR.
Rabbimiz böyle emrediyor: Nikahlanmayın!
Sevginin sınırsızlığı imanla sınırlandırılıyor. Sevmek, aşık olmak dengesini bu şekilde buluyor. Müşrik olan bir kadın yani Allah’la bağlantısı allak bullak olmuş bir kadını sevmek, onunla evlenmek için yeter şart değil. Onun Rabbiyle bağlantısızlığı öte aleme uzanmayacak bir aile ortamının kurulmasının önünün açacak ve kurulan bir aile rabbani olamayacak. O halde aşkın gören gözüyle hareket etmemiz gerekiyor. Aşkın kör olan gözü doğru hedefe ulaştırmayacaktır. Veyahut aşkın kör gözünü iman ile açtırmak lazım.
Mümin bir cariye soylu bir müşrik kadından daha hayırlıdır. Kuran evliliğe bakış açımızı belirliyor. Müşrik kadının tüm artı özellikleri şirk tarafından ortadan kalkıyor. Mümin bir bakışın nazarında müşrik kadındaki güzellik ve soyluluk hiçbir işe yaramıyor. Cariyedeki iman onu güzelliğini meydana getiriyor, ona imani bir asalet veriyor ve Kuran işte bu kadını evlilik için uygun görüyor. Mümin erkeğe bu farkındalığı kazandırmak istiyor. Üstelik şu an bu durum şer’an yasak bir durum. Ancak bu hükmnü arka planında alacağımız hikmetler var. Eş seçiminde malum klasik kriterler değişiyor. Kuran yeni ufuk kazandırıyor topluma. Soyuna güvenerek kendini n cazib olduğunu düşünen bir kadın Kur’an nazarında cezp ediciliğini kaybediyor. Kur’an cariyeyi ona yeğ tutuyor. Çünkü cariye de var olan iman ona soyüstü bir statü kazandırıyor. Kur’an tercihin buna yönelik olması gerektiğini bildiriyor.
Eş seçiminde duygusallığı ön planda tutanlar kriterlerin seçip ayırma işlemini icra edememekteler. Evlendikten sonra duygusallık karşıt cinsin tutarsız tavırlarıyla adeta yağmura maruz kalmış bir ateş gibi yavaş yavaş sönüyor. Daha sonra nikah sözleşmesinin verdiği bağlayıcılıkla ona katlanmak zorunda kalıyor. Duygularla inşa edilen hayaller, realitenin varlığıyla bir bir yıkılıyor. Kur’an’ın bu emri aslında bir önfikirdir, tercih aşamasında yardımcı bir unsurdur. Kur’an asla sevgiyi küçümsemez. Hatta Rum:21’de: “Yanlarında sukünete eresiniz diye sizin bizzat kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranızda muhabbeti ve merhameti peyda etmesi O’nun işaretlerindendir. Düşünen taşınan kimseler için bunda kesinlikle pek çok ibretler vardır.” Diyerek sevginin yaratıcının varlığına bir delil olduğu anlatılıyor. Bunu dengeleyen bu ayet yuvanın temelinde sadece sevgi değil, imani bir alt yapının da olması gerektiğini dile getiriyor. Sevgi ve aşk, iki kişiyi bir arada tutar belki ama imani bağ ile o iki kişinin meydana getireceği aile ümmete bağlanacak topluma bağlanacak, ümmet içinde anlamlı yerini bulacak. Sevgi bağı iki kişi için gereklidir, ama imani bağ ise ailenin sağlamlığı ve ümmete intisabı için gereklidir. Aksi halde bu durum zevclerin arasını bozacaktır ve ümmetin gücü zayıflayacaktır.
Bu emir ile ümmet bağının önemini de daha iyi anlıyoruz. Duygusallığın uzun soluklu bir yürüyüş için yetmediğini bununla birlikte imanın da gerekliliğini ve böylece ümmet olabilmenin farkındalığını görüyoruz. Şirke bulaşmış kadın, kocasının imani değerlerini hiçe sayacak, önemsemeyecek. Bu şekilde doğan çocukların imani alt yapılı olmaları zor olacak ve ümmet bütünlüğü zedelenecek. Çünkü ailenin zedelenmesi ümmeti etkileyecektir. Çevrenizde nice erkekler görebilirsiniz ki, eşlerinin sorumsuzluğundan ve vurdumduymazlığından dolayı omuzları iniktir, başları büküktür. Sesleri gür çıkmamaktadır. Bunun sebebi imanına tevhidi boyut kazandırmamış eşlerin varlığı ve sonuç olarak erkeğin ümmetin sahasına ailesi ile birlikte çıkamaması. Kur’an’ın bu emrinin altında bu hayati gerçekleri görebiliriz. Ayetin devamında aynı durum erkekler için de söz konusudur: “Ayrıca kadınlarınızı da ima etmedikleri sürece müşrik erkeklerle evlendirmeyin. Mü’min bir köle, çok sevseniz de soylu bir müşrik erkekten daha iyidir.” Ayetin bu şekilde tamamlanması tabi ki soruna iki açıdan bakmamızı gerektiriyor. Mü’min kadın için mümin erkek, mü’min bir erkek için ise mü’min kadın. Velev ki biri köle veya cariye de olsa. İmani bağ bu durumda devreye girip duygusallığa yön veriyor. O halde, ‘sevenler ayrılmamalı’ deyip duygusallık denizinden çıkıp, imani alt yapılı olmadığı sürece sevginin uzun soluklu hayatta rol üstlenemeyeceğini ve birbirlerini olumsuz anlamda etkileyebileceklerini görmeliyiz, kabullenmeliyiz. Dünya hayatında evlilikte imtihan sırrına göre şekillenmeli. Sizi tembelliğe itecek eşinizin varlığı imtihanınızın kaybı demektir belki de. Bu ayırım özellikle imani bir ayırım. Yoksa imani dereceleri farklı olan insanların evlenmemesi gerektiği falan değil. Lakin bu konuda bile dikkatli olmamız gerektiğini ayetten çıkarabiliriz. Sevgi rotamızı imani bilincimiz taa baştan belirlerse yol arkadaşımız ile ilerleyebiliriz. Aynı imani dairede olup derece farklılığı bile gidişatı yavaşlatabilir. Buna da dikkat etmemiz gerekmektedir.
Son olarak şunu da ifade etmeliyiz ki, Kur’an hayatın içinden konuşuyor. Kur’an rotamızı belirleyecek ilkeler vazediyor. Buna kulak kesilmeliyiz, yürek kesilmeliyiz. Satır aralarına inebilmeliyiz. Bize ne mesaj verdiğini irdelemeliyiz. Müşrik bir topluma inen Kur’an’ı o zamandaki insanlara söylenmiş bir hitap olarak görmemeliyiz. Kur’an mutluluğumuz için gelmiştir. Onu dikkatli bir şekilde takib etmeliyiz. Onun hayata dair dile getirdiği püf noktaları tesbit edip kulağımıza küpe yapmalıyız. Hükümlerini hayata aksettirebilmeliyiz. Hayat kitabı Kuran diyebilmemiz için hayatın içine taşınması gerekir. Özelikle bu ayetle duygularımıza bir rota belirlendiğini rahatlıkla görebiliriz. Bunu taa baştan imanlı gençlerimizin kalbine yedirmeliyiz. Ki duygusallığın komasına girip aşk kurbanı olmasınlar.

8 Haziran 2012 Cuma

İman ve Alışkanlıklar

Birey, kapkara alışkanlıkları ile bembeyaz imanını karşılaştırırken, imanın, kendisine ait bir parça olduğunu görebilmelidir. Ondan çekinmemelidir. 

İman, fıtratta temeli olan bir duygudur.

Alışkanlıklar ise fıtri olmayan eklentilerdir.

25 Şubat 2012 Cumartesi

İMAN / Mustafa İSLAMOĞLU (18.baskı)

Batı; ilmi, Adem'i cennetten kovdurtan yasak meyve olarak algıladı (s.12)

*
Batı, ortaçağda akılsız imanın günümüzde ise imansız aklın dengesizliğinde bocalayıp durmaktadır. (s.12)
*
Bugün ümmet ilahi adaleti yeryüzünde gerçekleştirecekse eğer bunu teknolojik ve maddi alandaki üstünlüğüyle değil, daha çok çağdaş uygarlığın, iktidarından alaşağı ettiği iman ve ahlakı yeniden iktidar mevkiine geçirerek gerçekleştirecektir. (s.18)
*
Kur'an, imanın oluşturduğu örgüte Hizbullah, şeytanın oluşturduğu örgüte Hizbuşşeytan adını vermektedir. (s.28)
*
 Muharrifler, mücedditlerin en şiddetli düşmanı olagelmişlerdir. (s.28)
*
İslam akidede, rububiyette, uluhiyette, düşüncede, eylemde, ibadetteve siyasette özetle tüm alanlarda tevhidi öngören bütüncül bir hayat nizamıdır. (s.30)
*
Haricilerin Necedat kolu, ısrarla yalan söyleyenin kafir olacağını iddia etmekle birlikte içki içene uygulanması gereken had cezasını da kabul etmiyorlardı. Yine bazıları Kur'an'da olmadığı için recm cezasını da reddediyorlardı. (s.38)
***
Cehmiyye'den bazıları Allah'ı görmek istedikleri için Hz. Musa'yı, Maide 116'da nakledilen sözünden Hz. İsa'yı tekfir edecek kadar aşırı gittiler. (s.38)
***
Tarihi mürcienin en büyük cinayeti, müslümanı küfür ve nifaka, şirk ve zulme karşı duyarsızlaştırması, bağışık hale getirmesi, laubalileştirmesi olmuştur. (s.46)
***
Kufe'de bir boşboğazın laf olsun diye sorduğu soru Basra ilim mahfillerinde ciddi ciddi tartışılan, hayati ve akidevi bir konu haline gelecek ve tabi verilen cevap da akidevi olacaktı.
İşte size Kelamın akideleşmesi... (s.55)
*
Maturidi kelamcısı Nesefi, iman esaslarını altı madde değil, beş madde olarak sayıyor. Bunlar içerisinde 'kadere iman' maddesine yer vermez. (60)
*
Tevhid, İslam itikadının anahtarı, insanı en geniş manada mazi, hal ve müstakbel olarak kuşatan bitimsiz hayatın muazzam felsefesi. (91)
*
Allah'ın kendisine verdiği görevi aksatmadan yerine getiren güneş, mükemmel müslümandır. (93)
*
Allah'ı dünyaya ve dünya işlerine karıştırmak istemeyenlaik mantığa ilahi bir red olan şu ayeti alıntılamakta fayda var: "O GÖKTE DE İLAHTIR, YERDE DE İLAHTIR."(43/84) (96)
*
Tevhid ancak muvahhid toplumların eliyle ikame edilir. (97)
*
"Ummetukum ummetun vahide.." (21/92)
*
'Lailahe' bir enkaz temizlemedir. Daha önceden kabe yerleşmiş sahte ilahları ve onların tüm kalıntılarını temizleme operasyonudur. (103)
*
Gayb bilinci, her an Allah'la olmaktır. O'nu kendinize şah damarından daha yakın hissetmek,O'nun tarafından korunduğunuzu, gözetildiğinizi duyumsamaktır. (110)
*
Gayb bilinci, göksel bir sigortadır. (110)
*
Sorumsuzca bir hayat sürmek isteyenler Allah'sız bir dünyanın özlemiyle yanıp kavruluyorlar. (113)
*
Çağın lezzete ve şehvete dayalı akidesi ve bu imansız akidenin ibadethanelerine dönüşen bankalar, stadlar, diskolar, borsalar, anıtlar, anıt-mezarların işlev açısından Samiri2nin buzağısından ne farkı var? (123)
*
İblis'i kafir eden, mel'un eden ve matrud eden neydi? Elbette Allah'a inandığı halde O'nun hükmüne razı olmamasıydı. O'nun hükmüne razı olmayan, O'na O'nun yaratıcılığına, yüceliğine inansa ve O'ndan korktuğunu söylese yine de O'nu inkar etmiş sayılır. (127)
***
Materyalizm, Pozitivizm, Naturalizm, Laisizm birer akide hizbidirler. Bu ve buna benzer hiziplerden birinin dünya görüşüne inanan, İslam'ın dünya görüşünü reddediyor demektir. 
Eğer demokrasi fikir ve inanç hürriyeti değil de kanun koymada beşer iradesini mutlak irade kabul eden bir sistem olarak tanımlarsa bu durumda demokrasi de akide hizbi haline gelir. (135)
***
Şirkin en yeni ve çağdaş biçimi Laisizm/Liberalizm adı altında pazarlanmaya çalışılmaktadır günümüzde. (136)
***
Tağutu inkar, Allah'a imanın olmazsa olmaz şartıdır. (143)
***
Tağut, insanoğlunun ilahlaştırdığı her şeydir. Daha doğrusu tağut insanla Allah arasına gerilen şeylerin tümüne verilen ortak isimdir. (147)
***
Besmele; insanın Allah'la iş yapması, Allah'ı işine karıştırmasıdır. Dolayısıyla besmele Allahsızlığı reddir. (156)
***
İnsanların önderlerini, din ulularını, büyüklerini hatta paygamberlerini rabbler edinmeleri sevginin ve bağlılığın cinayet derecesine vardığı bir aşırılık örneği. Allah bundan müslümanları şiddetle reddediyor. (158)
***
Yusuf peygamber dahi kendisine madden emeği geçen Mısır'lı bakanı rabbi (rabbim, efendim, büyütenim, besleyenim) diye anacak ve onun karısının meşru olmayan isteğini reddecektir. (158)

*
Külli kader: Külli iradenin insana irade hakkı vermediği kaderdir.
Cüz'i Kader: Sonuçlarının insanın cüz'i iradesiyle belirlendiği kaderdir. (163)
***
Allah zoraki imanı değil, seçim ve iradeyi insanın kaderi olarak yazdı. Artık insan kaderiyle başbaşaydı. Yani özgür seçimiyle: "De ki: Hak Rabbinizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen inkar etsin." (18/29) (166)
***
İnsan eyleminin yaratıcısı değil sahibi ve tek sorumlusudur. Çünkü onun kaderi seçmektir. (169)
***
İman-amel konusundaki klasik sunni tavır toplumdaki ahlaki hassasiyetin zayıflamasına neden olmuştu. Öyle ya, eğer her türlü ahlaksızlığı yaptıktan sonra insanın imanına hala hiçbir zarar gelmiyorsa ahlaklı olmak bir parça enayilik olarak algılanacaktır. (171)
***
Düşmek kaderse, kalkmak da kaderdir. 
***
İnsanın kaderi seçmektir. Siz seçersiniz o da sizin kaderiniz olur. (175)
***
Nebiler yangın kulesinin uykusuz nöbetçileridir. Bir ömür gözlerini kırpmadan yangınları topluma haber vermişlerdir, insanlar yanmasın diye gerekirse ateşe gönüllü atlamışlardır. (212)
***
Zahirci anlayışın yaptıkları:
"İhramdan çıktığınızda avlanınız." ayeti zahirine göre alınarak ihramdan çıkınca avlanmanın farz olduğu sonucuna varılmıştır.
Yine peygamberin bir hadisine dayanarak uykudan uyananın ellerini yıkaması farz olarak kabul edilmiştir. (230)

20 Şubat 2012 Pazartesi

Modernist Eklenti Kıskacındaki Müslümanlar

 Modernizmin eklentilerinden bir türlü kurtulamayan imanlı kalpler...                              
Yürek yakıcı.. İç acıtıcı... Yüreklerdeki imani çığlığın sesi duyulduğu halde bu modernist eklentiler öyle hakim olmuş ki... Şeytani cephe , imani cepheye diyor ki: 'Böyle.. Sen beni de kabul edeceksin bu yürekte.. Ben yıllarımı verdim'.. İmani cephe garib, mahzun ve dertli...
 
Devrimin en esaslı coğrafyası YÜREKTİR...

9 Şubat 2012 Perşembe

İMAN VE SALİH AMEL

Düşünce ve kalp alanından eylem ve hareket alanına çıkmamış olan İMAN, meyvesiz ağaca benzer. 

(Mehmet Soysaldı/Kurani Hayat Dergisi)





Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...