inanç psikolojisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
inanç psikolojisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ekim 2014 Çarşamba

İnanç Psikolojisi 1 - Nevzat TARHAN

İnsanca yaşamak, kendini gerçekleştirmek ve hayatını yeniden inşa etmek yeni uygarlık arayışının
çabalarıdır. (14)
//
İnanç denildiğinde dogmatik olan, mitolojik yönleri ağır basan, sorgulanamayan inancı anlamak yeterli değildir. Sorgulanamayan, bilimsel yöntemlerle test edilmeyen, üzerinde çalışma yapılmamış, akıl yürütme yöntemleri ile incelenmeyen hiçbir inanç sağlam değildir. Sağlam olmayan bir inanç temeline oturmuş din ise, insanın psikolojik sağlığında kalıcı bir etki bırakamaz ve iyi bir yol gösterici olamaz. (14)
//
En yakın yıldızın 4 bin ışık yılı mesafede olduğunu evrenimizde, insanın ne kadar küçük olduğu aşikar. (15)
//
Akıl insana, tapınmaya değer bir yaratıcının olması gerektiğini söylerken; DNA'da insanın kader programını göstermektedir. (15)7
//
Özgür düşünen, sağlıklı fikir üretmek isteyen modern insanın, sağlam inanç ve dinin getirdiği güzelliklerden mahrum kalmaması gerekir. Dindar insan da yeni uygarlık anlayışında pozitif bilimin getirdiği tasavvurdan, metodolojiden ve bireysel mutluluk araçlarından yararlanmalıdır. (16)
//
Mantık yürütme sonunda onaylanıp, gönülden doğrulanan fikirler, inanca dönüştüklerinde daha kalıcı bir temel dayanağa sahip olurlar. (19)
//
Özgür irade ile onaylanmayan inanışlar çoğu zaman geçicidirler. (19)
//
Marsel Mesulam insan beyninin %90'ının duygu, düşünce ve davranış işlemdiğini, beş duyu ile ilgili işlemlerin ise sadece %10'unu kapladığını söylüyor. (21)
//
Beş duyumuz yemek, içmek, barınmak ve üremek için yeterli iken; medeniyet üretmek, akıl yürütmek, muhakeme yapmak, evrene hakim olmak, insani değerleri geliştirmek, felsefi arayış içinde olmak, kutsala inanmak bu sınırlı duyularla yeterince açıklanamaz. (21)
//
Hayatı anlamsız gören kişinin yaşamak için sebebi kalmadığında, toplumsal katılıma sırtını döner. (23)
//
Maddenin arka planı, onun anlam boyutudur. Soyut kavramlar somut olgulara anlam katar. Bildiğimiz her şeyi, her cismi soyut kavramlarla oluştururuz. Soyut ve sembolik düşünce, her şeyin "doğa"sını ortaya çıkarır. (23)
//
Somut yani maddesel evrenle, soyut diye adlandırdığımız anlamsal evren arasındaki dengeyi fark
eden ve korumaya çalışan insan hakikate ulaşacaktır. Somut evren bitkisel ve hayvansal düzey evrenidir. Soyut evren insani boyuttaki evrendir. (24)
//
Darwin ve Freud'a göre insan ile böcek aynıdır. (24)
//
Nasıl ki kitabı kitap yapan mürekkep ve kağıt değil de içindeki mana, bilgi ve geleceği aydınlatabilme kapasitesi ise, insanın değeri de onun gayesinde gizlidir. (25)
//
Antika bir eserin kıymeti demirciler çarşısında bir lira, antikacılar çarşısında bin liradır. (25)
//
İşte insanı da kıymetli kılan evrenin yaratıcısıyla olan bağı, mensubiyeti ve taşıdığı anlam boyutudur. (25)
//
Hayali güzelliğe aşık olanlara, platonik aşk denilmiştir. Eflatuncu bakış, evrenin manevi yapısı ile ilahi düzenin tapınmaya değer olduğu kanısını taşımaktadır. (25)
//
Günümüzde tapınmaya değer bir düzenin inkar edilmesi sonucu Tanrı'sı olmayan kiliseleri görmekteyiz. (25)
//
Şizofreni gibi akıl hastalıklarında hayal ile gerçek arasındaki sınırları algılama bozulduğu için kişi halisünasyonlara inanır ve yanılsamalar oluşturur. (27)
//
Kilise Galileo'ya karşı çıktığı zaman, o kendisini şöyle savunuyordu: "Tanrı insanların doğayı incelemesini istemeseydi, onlara beyin gibi bir organı vermezdi." (30)
//
Einstein ise Tanrı'ya inandığı halde ama dinler hakkında bilinmezci olduğu söylenmektedir. O da "Ben evrenin nasıl yaratıldığı ile ilgileniyorum; neden yaratıldığı ilgi alanım değildir" demiştir. (31)
//
İnana bir insan, inandığı şeyin gerçekliğini merak etmiyor ve araştırmıyorsa, bu inancı temel bilimsel ilkelere uymayacaktır. Zira inancın hakikatine dair sorgulama olmadan o bilginin yaşamı şekillendirmesi çok zordur. (31)
//
İnanma, sorgulayarak gerçekleştiğinde kalıcı olur. (31)
//
Diğer yandan kendi inancının sağlamasını yapan ve buna güvenen insan, inancını başkalarıyla tartışmaktan kaçınmaz. (31)
//
İnançlara güvenen kişiler teslimiyetle inanmanın hoşnutluğunu terk etmeden, teemmülle yani derin düşünce ile inanmanın sağlamlığını da yaşayan çağdaş dindarlardır. (32)
//
Yaratıcının kontrolünde olan bir evrim, dini öğretileriyle örtüşür. Doğal seleksiyonda türler arası geçiş yapan bir ayıklanma kanıtlanmamıştır. (34)
//
İlahi kontrolün hakim olduğu bir evrimin olması, ilahi hedefe aykırı düşmez. (34)
//
Tanrı'ya ihtiyacı olmadığını söyleyenlerin her şeyden önce evrim hipotezinin kanıtlanmış bir bilgi olmadığını kabul etmeleri gerekir. (35)
//
DNA zincirimizde Tolemer adında bir protein molekülü vardır. Tolemer, DNA'nın ömrünü yani kaç defa bölünebileceğini belirler. Matematikte olasılık hesaplarına göre 10^50 imkansız kabul edilir. Tolemerin kendi kendine rüzgar ve şimşeklerle dizilme olasılığı 10^625'dir. Yani olasılık hesaplarına göre 10^50'nin çok üstündedir. ve bu da tesadüfi varoluşun imkansız olduğunu göstermektedir. DNA'nın tek bir protein molekülünün bile bu derece ince bir hesaba dayanması, evreni de tesadüfi varoluşla açıklamanın imkan dışı olduğunu gösterir. (36)
//






Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...