Evet, geçen Cuma günü (15.01.2021) camilerimizde çok kritik bir hutbe okundu. Hasretle beklediğimiz içeriği dolu hutbelerden biriydi bu. Hatta yakın zaman öncesinde sosyal medya hesabımda şu mealde paylaşım yapmıştım. Acaba sesimizi mi duydular dedim:
“Urfa’da
vaizlerin vaazlarını namaz, oruç gibi ibadetlerle sınırlaması asla doğru
değildir, sosyal dindarlığa katkı sunacak hak-adalet merkezli vaazlar
verilmeli. Hatta ağır olacak ama aksi durumda bu halk aldatılmış olur. Zira
hak-adalet merkezli olmayan dindarlar, kıldıkları namaz ve tuttukları oruçla
kendilerini kurtulacak hissedebilirler. Ama ahirette sonuç sürpriz olabilir.”
Sizce de öyle değil mi dostlar? Aile içi adaletsizlik, akrabalar arası adaletsizlik, kadın-erkek arası adaletsizlik, toplumda iltimasa dayalı adaletsizliklerle nereye varacağız? İslam’ı iki kanatlı bir kuş olarak tasvir edersek kanadın biri Tevhid, diğeri Adalettir. Hemen şuraya adaletle alakalı iki ayet bırakmak istiyorum. Adeta adımız gibi bilmeliyiz bu ayetleri, zihnimize, kalbimize nakşetmeliyiz.
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu takvâya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”(Maide:8)
“Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine de olsa adaletten asla ayrılmayan, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.”(Nisa:135)
Bilmeyenler
veya hatırlamayanlar hutbeyi merak etmiş olabilir. Hutbenin konusu “Miras” idi.
İmam efendi, Urfa halkının ekserisinin (tümü değil) Allah’ın emrini çiğnediği
bu meselede, cemaate -bana göre- tarihi şu ifadeleri okudu:
“Miras taksim edilirken her hak sahibine
hakkının verilmesi, kadın-erkek, büyük-küçük hiç kimsenin mağdur edilmemesi
esastır. Kadınlara miras verilmemesine yönelik örf ve adetler, dinimize göre
adaletsizliktir, zulümdür, asla meşru değildir. Allah’a ve O’nun indirdiği
Kur’an’a iman eden her Müslüman, mirastan payına düşene rıza göstermeli ve
kardeşlerinin hakkına el uzatmaktan sakınmalıdır.”
İşte, hutbenin
bu kesitindeki hakikatin ihlal edilmesi sebebiyle yüzyıllarca ne zulümler, ne
haksızlıklar yaşanıyor ah bir bilseniz. Nice kadınlar mağduriyetler yaşıyor
ailesiyle. Sözde erkek kardeşleri de lordlar gibi yaşıyor, (aslında utanç dolu
bir yaşam). Yahut nice erkekler büyük abilerinin zalimce baskısından dolayı
aldığı mirasın tadına varamıyor. Yakında zamanda Urfa’da yaşanan arazi
cinayetleri de bu günahın sonucudur. Birbirlerine düşen paylara ilkin razı
olanlar sonradan razı olmamaya başlıyor.
Efendim?
Duyamadım! “Müslümanız ama” mı demiştiniz? Güldürmeyin beni. Sabahın erken
saatinde soğuk suda üşenmeden abdest alanlardan sadır oluyor bu adaletsizlikler
dersem inanır mısınız? (İslam davetçileri her bölgenin nabzına göre davet
vizyonu oluşturmalı, aksi halde işte böyle trajikomik manzaralar çıkıyor)
İmamlar,
vaizler cemaatin suratına suratına çarpacak şu sözleri:
“Mirası adaletle bölüşmüyorsan, Allah’ın
azabını bekle! Kızına vermiyorsan, yahut baban öldükten sonra kızkardeşine
vermiyorsan Allah’ın senin için hazırlayacağı azabı bekle! Adalet duygusu
kalbine yerleşmemiş biri nasıl “Ben Müslümanım” diyebilir aziz cemaat, dil ile
iman ve namaz/oruçla İslam tamamlanmış mı oluyor sanıyorsunuz? Haberiniz var
mı, Allahu Teala, “Yazıklar olsun namaz
kılanlara”(maun suresi buyuruyor. Haberiniz var mı, Allahu Teala, “Yetimlerin malını yiyenler ancak
karınlarına ateş doldurmuş olurlar.”(nisa:10) buyuruyor. Bu ayetlerden
haberiniz var mı ey cemaat?
Siz yetim malı
yemekten sadece kamu malını mı anlıyorsunuz, babası ölmüş yeğenleriniz var ya,
işte onların payına düşen binlerce dönüm araziyi onlara vereceksiniz, alavere
dalavere ile o arazileri üzerinize geçirirseniz, işte o zaman karnınıza ateş
doldurmuş olursunuz ahirette, dünyada da zillet dolu azap göreceksiniz. Konu
yetim olunca akan sular durur ey cemaat haberiniz olsun! Hak ve adalet eksenli
bir dindarlık algınız ve pratiğiniz yoksa amellerinizin boşa gitmesinden korkun
vallahi. Münafıklar namaz söz konusu iken Allah’ı aldatmaya çalıştıklarını
sanıyorlardı, Allah ayette buyuruyor ki, “Münafıklar
Allah'ı aldatmaya çalışıyorlar. Oysa Allah onların aldatmalarını kendi
başlarına çevirmektedir.” (Nisa142). İşte Allah mirası hakkıyla
vermeyenlerin de bu şeytani tavırlarını kendi başlarına çevirecek, çeviriyor
da. Müşahade ediyoruz. Urfalı bir abimiz şunu söylemişti bir ara: “Urfa’da
köklü zengin aileler var herkes bilir, mesela şu aile mirasını kadınlara pay
ettiği için istikrarlı bir şekilde bugüne kadar geldiler, kaç göbekten. Ama
mirasını kadına vermeyenleri biliyoruz, onlardan daha zengin oldukları halde
tepe taklak oldular.” Bu ifadeler abimizin bir gözlemi dileyen katılır, dileyen
katılmaz. Ama bence bu iş denemeye gelmez. Allah zalimden mazlumun, mağdurun
intikamını muhakkak ama muhakkak alır.”
Kendim aynı
zamanda yardım çalışmaları yürütüyorum. Dul kalan onlarca kadına yardımlar
ulaştırıyoruz. Koca hayırsız çıkmış ve terk etmiş, kadın per-perişan ortada,
çocuklarıyla. Soruyorum, “Mirastan kalan bir şeyler yok mu?”. Verdiği cevap: “Bize
verirler mi?”. İnanın miraslar düzgün dağıtılsa biz bu kadar yardım ulaştırmak
zorunda kalmayacağız. Özellikle büyük abiler malı götürüyor. İflah da
olmuyorlar. Bence korksunlar, haksızlık yapan herkes korksun, bu iş denemeye
gelmez. Allah’ın azabı şiddetli olur.
Şuna da dikkat
edelim dostlar. Allahu Teala miras ayetlerinde, alenen kesirli ifadelerle
bölüşümleri izah ediyor. “kadına da beş-on bir şeyler verin” demiyor. Oran
belirtiyor ve ailenin diğer bireylerinin farklı ihtimallerini de belirterek
kesirli ölçü vermeye devam ediyor Kur’an. Bu durum, işin daha da ciddi olduğunu
gösteriyor. Bunu da belirtmiş olalım.
İmanı besleyen
ameldir. Kur’an’a ve Sünnete ittiba imanı besler. Yoksa istediğin kadar “Allah
birdir, peygamber haktır” de. Lafla peynir gemisi yürümez. Son olarak Hac
suresinin 37. ayeti bize öyle bir tüyo veriyor ki iman, amel meselesinde
anlamak isteyene yeter:
“Onların ne etleri Allah’a ulaşır ne de kanları; O’na ulaşacak olan sadece sizin takvânızdır. İşte Allah onları sizin istifadenize verdi ki size doğru yolu göstermesinden ötürü O’nu tâzimle anasınız. İyilik yolunu tutanları müjdele!”
Not: Miras bölüşümü konusunda çok asil Müslümanlar da var. Duyuyoruz. Allah
onlardan binlerce kez razı olsun. Bir amcamız tam 18 çocuğuna mirasi hakkıyla
bölüşüyor. Tabi kızlara da. Rabbim böyle yiğitlerin sayısını arttırsın.
Konu ile ilgili blog sitemde yazmış olduğum
bu yazıyı da okumanızı ve paylaşmanızı tavsiye ederim: https://mustafatsn.blogspot.com/2020/11/fstk-bahceleri-dunya-ve-ahirette.html
Ağzına yüreğine sağlık abi. Inşaallah bu konularda ki titizligimiz ile cevremize ornek olup Islami bir daire icerisinde adalet ile yasamayı sürdürürüz
YanıtlaSileyvallah kardeşim. Amin diyorum duana.. Hep birlikte toplumsal ıslah vazifemizi ifa etmeliyiz.
YanıtlaSilDeğerli kardeşim güzel bir konuya değinmişsin, gerçekten toplum olarak bir çok kesim bu konuda muzdarip, aslında işin hakkaniyet boyutuna bakılır ise " dino bave kalodan" gen bir uygulama ile; din alimlerimiz sanki bu konulara razı olmuş gibi. Zaten eski imamlar dediğiniz bir kesim bu uygulamayı bozmuş, " Muho ağanın etkisinde kalarak" geri kalmış bir toplumu istedikleri gibi sömürmeye başlamışlar, ne zaman ki birileri uydurulan dinin uygulamalarının da yanlış olduğunu söyleyince; millet uyanmaya başladı. Kısacağı işin çözümünü ve ADALETİN yerine gelmesini diliyorsak, iş Diyanetten başlayıp tüm toplumu ilgilendiren bir esas olduğunu millete anlatmak lazım diye düşünüyorum. Selamlar sevgiler.
YanıtlaSilEyvallah Ahmet abim..
YanıtlaSil