İlkokula başlarken tek kelime Türkçe bilmiyordum, köyümüzdeki
diğer çocuklar gibi. Dili düşe kalka öğreniyorduk. Ses benzerliklerinden dolayı kelimeleri karıştırıyorduk. Kastettiğimiz şeyle söylediğimiz söz uymuyordu ve dönüp birbirimize gülüyorduk. Bir arkadaşımız “dişim ağrıyor” diyecekken “dışım ağrıyor” demişti de öğretmenimiz gülmekten kırılmıştı. Zavallı çocuk dişinin ağrıdığını söylemenin neresi komiktir diye içinden geçirmişti herhalde. Kürtçede hem tilkiye hem de bağırsağa “rovî” denir. Bir derste öğretmenimiz tilkinin resmini göstermiş ve Türkçede buna tilki denir demişti. Arkadaşlarımızdan biri bir gün sırasında kıvranıyordu. Garibim, karnını üşütmüştü. Öğretmen ne oldu, diye sorunca da “tilkim ağrıyor” diye cevap vermişti. Basit bir mantıkla Kürtçede olduğu gibi Türkçede de tilki ile bağırsak için aynı kelime kullanılmalı diye düşünmüştü.
diğer çocuklar gibi. Dili düşe kalka öğreniyorduk. Ses benzerliklerinden dolayı kelimeleri karıştırıyorduk. Kastettiğimiz şeyle söylediğimiz söz uymuyordu ve dönüp birbirimize gülüyorduk. Bir arkadaşımız “dişim ağrıyor” diyecekken “dışım ağrıyor” demişti de öğretmenimiz gülmekten kırılmıştı. Zavallı çocuk dişinin ağrıdığını söylemenin neresi komiktir diye içinden geçirmişti herhalde. Kürtçede hem tilkiye hem de bağırsağa “rovî” denir. Bir derste öğretmenimiz tilkinin resmini göstermiş ve Türkçede buna tilki denir demişti. Arkadaşlarımızdan biri bir gün sırasında kıvranıyordu. Garibim, karnını üşütmüştü. Öğretmen ne oldu, diye sorunca da “tilkim ağrıyor” diye cevap vermişti. Basit bir mantıkla Kürtçede olduğu gibi Türkçede de tilki ile bağırsak için aynı kelime kullanılmalı diye düşünmüştü.