Bu






Bu
Bu çağın insanı da çağa ait önyargılara veya önbilgilere veya çağın kabullerine LA diyebilmesi gerekiyor.
Bizzat müşahede ediyoruz bu iki insan tipini:
1) Parası çok olsaydı veya zengin olsaydı daha azgın daha umursamaz daha zalim olacaktı. Fakir kalması kendi hayrına aslında. Bazen öyle sözler ediyor ki fakir haliyle, "bunda para olsaydı neler yapardı acaba?" diyorsunuz..
2) Parası ve zenginliği olduğu için sesi daha çok çıkıyor, zulmediyor, bencil davranıyor, düşüncesiz duruyor, umursamaz oluyor, kendini doğru sanıyor, ama bilmiyor ki ona acıyanlar var.
Onun için bu tip kişilerin fakir kalması beni fazla üzmüyor. Çünkü fakir kalması kendi hayrına.
Ve yine bu tip kişilerin zengin olması beni sevindirmiyor. Çünkü zengin olması zararına. Zenginliğine güvenerek hareket ettiği için bütün şahsiyetsizliğini ve bencilliğini ortaya çıkarıyor, haberi yok...
Bundan dolayı insanlara ilim, irfan, ahlak öğretilmeli.
Sapmanın kilitlenmiş hali şu ayette gizli:
"Resulleri kendilerine apaçık beyyinelerle geldiği zaman şöyle dediler: Bir beşer mi bizi doğru yola iletecek?" (tegabun:6)
**
İnsanın insana güvensizliginin sonu budur işte! Bu bir anlamda insanın kendi güvenilmez iç dünyasını dışa vurmadır. Kendisi doğru olmadığı için kendi cinsinden olan herkesi öyle sanmak. İşte bu sanı, kâfir olmalarına yol açıyor. Oysa beşer içinde bozuk olan da vardır, doğru olan da...
İnsanın derununda yer alan güdülerden biri de bugünü ve yarını için iz/eser/etki bırakmaktır.
Modern insan yaşam felsefesi çelişkilidir, dengesizdir.
Birkaç gün sonra yakın komşusuna gıda paketi geldi. Paketi alan komşusu sevindi ve çok teşekkür etti.
Paketi alan komşu açtı paketi, baktı ki, içinde "yerli çay" var. Kendileri "kaçak çay" içtikleri için, yerli çayı vermek üzere kendisi için yardım talebinde bulunan komşusunun kapısını çaldı, "biz içmiyoruz siz içiyorsunuz alın siz" dedi komşusuna....
Komşusu ısrarla almak istemedi, ama ne kadar almak istemedi ise de diğer komşu ısrarını arttırdı. Çaresiz kalan komşu istemeyerek de olsa almak zorunda kaldı. Almak istememesinin en önemli sebebi, bu hayırlı işe Allah için aracı olduğundan içine asla maddi bir şey girmemesiydi.
Yerli çayı alan komşunun bu hassasiyeti devam etti. Çayı eşine vererek, "bu çayı biz içmeyelim, sen fakir ailelere götür", dedi. Eşi de bu kararı destekleyerek çayı aldı ve onun fakir ailelere götürdü.
Bir gün sonra öteki binadaki, paket verdiği aileyi arayarak "size verdiğimiz paketteki çay, yarım kilo muydu yoksa bir kilo muydu?" diye sorunca, paketi alan komşu çayı verdiği komşusunu arayarak: "komşu onun gramajı ne kadar idi, ben tam hatırlayamadım" deyince, komşusu ona şu cevabı verdi:
"Ya komşu, onu eşime verdim, fakir ailelere ulaştırması için, açıkçası içmek istemedik, ben de dikkat etmedim gramajına"
*
Evet... Yaşanmış bir hikaye bu. Rabbim böyle hassasiyet sahibi insanlarımızın sayısını çoğaltsın. Birine yaptığı iyilikten nemalanmayan kişiler toplum için hayati bir ihtiyaçtır. Çoğu insan birine iyilik eder de, sonrasında gıdım gıdım çıkarır karşılığını veya karşılık bekler. İşte Allah için yapılan iyiliğin hali böyle değildir, Allah için iyilik yapan kendi alın terinin dışında bir menfaat beklemez, hele hele başkasına yaptığı iyilikten nemalanma hesabı yapmaz. Bu konuda İnsan Suresinde geçen ayetleri sizlerle paylaşmak isterim:
Kitabi şuuru olmayan ve ilahi terbiyeden geçmeyi hiç akıllarının
Sabah insanı olmak..
Yeni bir ruh ile kalkmak,
Gunesten önce..
Sabahin maneviyatini yakalayip,
Öyle güne baslamak..
Günün ilk bulusmasini Rabble yapip,
Seytanin günü kirletmesine engel olmak..
Sabah insani olmak,
Sabahin berrak aydinligini kalbe tasimak
Ruhsal enerjiyi yakalayip günün bereketine
kavusmak
Mustafa Tosun
Gerçek hayatta bizzat müşahede ediyoruz bu tür insan tipini...
Bu insan tipinin birinci versiyonu,
Parası çok olsaydı veya zengin olsaydı daha azgın daha umursamaz daha zalim olacaktı. Fakir kalması kendi hayrına aslında. Bazen öyle sözler ediyor ki fakir haliyle, "bunda para olsaydı neler yapardı acaba?" diyorsunuz..
Şımarıkça ifadeler rızkın daralmasının bir sebebi olabilir.
Bolluk ve darlığı iyi okumayan tiplerin düşeceği bir durumdur bu..
**
Fecr suresinde bu tipoloji iyi vurgulanır. Dikkatle inceleyelin:
"İnsan var ya, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde «Rabbim bana ikram etti» der.
Ne zaman da Rabbi onu (darlıkla) sınayıp onun geçim alanını sınırlandıracak olsa, bu kez de Rabbim beni zelil etti der."
(Fecr 89:15-16)
__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...