- Başkent Nuakşot. Atlas Okyanusu sahilinde bir
şehir. Ülkenin resmi adı Moritanya İslam Cumhuriyeti. Ancak islami pratik
ideal düzeyde değil.
- Yerel kıyafetleri var. Özellikle erkeklerin.
“Dırra” diyorlar. Bir çeşit dış giysi. Hafif ve tesettüre
uygun.
- Nuakşot nemli ve sıcak. Ülkede Fransız etkisi
hakim. Maden kaynakları nedeniyle kendi başlarına bırakılmamışlar.
Yıpratılmışlar.
- Avrupa'nın ikinci hatta üçüncü el araba ve
gemileri burada birikiyor.
- Balıkçılık güçlü. Ama Çin, Türk, Rus şirketler bu
işi yürütüyor daha çok.
- Moritanyalılarda balık yeme durumu zayıf. Balık
tüketen kesim de siyahiler.
- Moritanyada farklı etnik gruplar var.
- Biz burda iken 4 istasyon gezdik ama benzin
bulamadık. Benzin sıkıntısı var.
- Burda da dilenciler yolun ortasında. Acayip bir
durum. Afganistan’da da böyleydi.
- Yol kenarında bildiğimiz nane satılıyor. Sorduk
ne yapıyorlar diye. Çin'den gelen yeşil çayın içine katıyorlarmış, aroma
oluyor. Yani nane satışı da bir gelir kaynağı.
- Burada erkeklerin başlarına örttükleri beyaz örtü
var, iyice sarıyorlar. Sıcaktan ve çöl tozundan koruyor.
- At arabaları yerine eşek arabaları daha çok
yaygın. At nerdeyse yok gibi.
- Cuma namazında camideyiz. Maalesef temizlik bir
tık zayıf. Ayakkabılıklar caminin orta yerlerinde. İmam ise hutbede
sembolik olarak elinde sarı renkli bir asa tutuyor.
- Farzdan sonra müezzin herhangi bir şey okumuyor.
Herkes kendi başına tesbihatını yapıp çıkıyor. Yani Türkiye’deki gibi uzun
uzun müezzin sedaları yok.
- Başkent Nuakşot'ta kenar camide cuma namazını
kıldık. Müezzin ikinci ezanı okudu. İki rekat farz kıldık. Ardından
muüezzinden herhangi bir sesli okuma gelmedi. Herkes kendi içinde hafif
tesbihatını yapıp çıktı. Zuhru ahiri falan bilmiyorlar. Ki doğrusu da
bu.
- Ortak paydalarımızın olması ne güzel. Fatiha ve
zammı sure. Kıyam rükû secde... Arapça okunmasının güzelliği burada daha
net görülüyor.
- Atlas Okyanusu sahilinde sayısızca balık teknesi
var. Birbirine bağlı siyah kovalar gördüm. Sonradan öğrendim ki bununla
ahtapot tutuyorlar. İlginç.
- Moritanyalı Adem'e ve Ahmed'e Malcolm X'i
tanıttım. Tanımamaları üzdü biraz beni.
Bir geliş maksadımız da bu: birbirimize ümmetin değerlerini tanıtmak.
Mandela'yı hemen tanıdılar ama…
- Otelimize yakın sokakları gezerken akşam ezanı
okudu. Otelde kılarız dedik ilerledik, az sonra bi baktık bir teyze
kaldırımda namaza durmuş. Az ilerledik bir genç abdest alıyor. Az daha
ilerledik baktık kaldırımda bir kilimin üstünde cemaat halinde namaz
kılıyorlar. Biz de orda kıldık. Namazımız bitince bir genç bizim su
şişesini işaret ediyor. “Kullanabilir miyim” anlamında, “tabi” dedim.
Abdest almak için aldı. Bu yönleri harika…
Hatta sonradan çocuğu olan bir abla geldi o da namazını kıldı. Sonra
tezgahına geçti. Bizim Türkiye’de hanımların açık alanda namaz kılması
garipsenir ama burda hiç öyle değil.
- Sokaklar maalesef kirli, maalesef dağınık.
Belediyeciliğin, zabıtacılığın önemi burada daha net görüldü. Hepsinden
önemlisi zihniyet tabi.
- Komşu ülke Mali'de iç savaş var ve bu nedenle
mülteciler Moritanya’ya geliyor. Sordum “gelmesinler” diyen var mı, yok
dedi bize rehberlik eden arkadaş. Türkiye’deki gibi çılgınlık yok bu
konuda.
- Kızlara miras veriyorlar. Türkiye’de vermeyenler
var dedik. Çok şaşırdılar. Nasıl olur da müslümanız dedikleri halde
vermezler dediler. Türkiyede yaşamış olan Adem de Türkiye’deki
müslümanların kendisinin namaz kıldıklarına şaşırdığını söyledi. Oysa bir müslüman
için son derece doğal bir şey dedi.
- Dinlenme tesisi denilecek bir yerde durduk, yaşlı
şoförümüz acıkmıştı, yanındaki genç ile etli pilav yediler. Tabi kaşıksız,
elle. Ardından ise ellerini yıkıyorlar tertemiz. Taşınan minik lavaboları
var. El yıkama kabı diyelim.
- Moritanya'da misvak çok yaygın. Marketlerde bile
satılıyor. Hatta dışarıda kadınların ağzında da görürsünüz. Sigaradan bin
kat iyi. Ayrıca sigara içen de az gördüm. Türkiye'yi bilen arkadaş,
Türkiye’deki gibi yaygın olmadığını söyledi.
- Erkeklerin elinde 3 boğumlu tesbih var. Sokakta
vs gezerken hep ellerinde. Muhtemelen zikir çekiyorlar. Türkiye’de o kadar
yaygın değil. Burada herkesin elinde var nerdeyse.
- Namaz konusunda çok hassaslar. Oldukları yerde
suyla abdestlerini alıp hemen seccadeyi serip başlıyorlar kılmaya. Bir
başkası yere bir şey sermeden direk kılıyor. Adeta namaz sürekli
zihinlerinin köşesinde duruyor. Abartmıyorum az biraz gezince illaki
birinin ya abdest aldığını görürsünüz ya da namaz kıldığını. Tabi bütüncül
İslam sadece namazdan ibaret değil. Ancak Türkiye müslümanları maalesef
namazdan gafil.
- Burada bayram namazı, sabah namazından 3 saat
sonra kılınıyor.
- Tanıdık bitkilerden pırpar dediğimiz semiz otu ve
naneyi gördüm.
- Sudan'da sabah namazından bayram namazına kadar
hoparlörlerden tekbir ve tehliller getirilirdi burada ise kişi evinden
camiye gidene kadar hafif ses tonuyla ama yakın çevresi duyacak şekilde
gidiyor.
- Diğer Afrika ülkelerinde de oluyordu. Bayram
namazlari açık alanda ve kadınların da iştiraki ile kılınıyor. Muhteşem
bir bayram havası. Türkiye bu konuda negatif durumda. Kadınlar bayram
namazına maalesef katılmıyor.
- Moritanya'da yerel dilin adı "pular"
Gökyüzü;
Kurdî 'ezman'
Farisî 'asuman'
Pularî 'asman'
İlginç... Kadim siyahi bir dil olan pularî ile kurdî kelime ortak
nerdeyse...
Moritanya 4 farklı ırk var: pulari,soninki,volof,haseni
(Sondaki Arap kökenli diğerleri siyahi)
- Yol kenarında duran büyük kamyon şoförleri
istirahat için kamyonun içinde değil de dışarıda portatif yatak üzerinde
yatıyor.
- Burada su problemi şöyle çözülüyor: yerelde bir
yardım derneği yarım kamyonetin arkasına merkezi bir sondaj yerinden su
yüklüyor ve tek tek evleri dolaşıp mevcut bidonları dolduruyor. Günde 70
ton du dağıtılıyor gittiğimiz mıntıkada.
- Türkçede kullanılan jandarma kelimesi
Fransızcadan gelme, gandermerie. Burada her trafik kontrol noktasında
fransızca bu tabela var.
- Halt fransızcada dur demek
- Büyük bir hurma bahçesine girdik. Hasat zamanı.
Üzüm salkımı gibi hurmalar taa yükseklerde. Üç boğumlu merdiven uzatarak
ağaca çıkıyorlar. İlk defa gördüm. Bize de hediye ettiler.
- Burda köylerde ve suyun olmadığı yerlerde
dikdörtgen şeklinde yere serilen su tulumları var. Depo niyetine. Zaten
başkentten uzak yerlerde su sorunu yaygın.
- Camilerde abdesthane işlevli olmadığı için
herkesin elinde abdest almak için küçük şişeler var. Oldukları yerde
abdest alırlar. Tabi bu bir imkan eksikliği.
- Şankiti adında dünya çapında meşhur müslüman
yazarı duymuştum ama moritanyalı olduğunu bilmiyordum. İnşallah en kısa
zamanda kitaplarını okuyacağım.
- Hayırsever bir milletvekili ile tanıştık. Orada
iş ve işlemlerimizin kolay yürümesinde onun katkısı vardı ve bizi güzel
ağırladılar.
- Para birimlerinin adı ukiye. 1 dolar 36 ukiye
idi.
- Yeraltı zenginlikleri çok fazla. Batılılardan bir
hayır görmediklerini söylediler. Türkiyeli girişimciler keşke gelse burada
çalışma yapsa. Hem kazanacaklar hem de eminim buralara hizmetleri olacak
dedi arkadaşımız.
- Büyük sahra çölünün bir kısmı bu ülkenin
sınırları içinde.
- Şehirlerin ana yolları dışında kalan yollar kum toprak
şeklinde.
- İkinci el arabaların çoğu eski model Mercedes.
- Konuşma dilinde arapça ile fransızca hakim. Yerel
diller ile de konuşuyorlar.
Rabbim bahtlarını açık eylesin. Geleceğini
aydınlık eylesin bu güzel ülkenin..
Selam ve dua ile..
Emeğinize saglik
YanıtlaSilTeşekkürler
Silyazınızı okudum hocam emeğinize sağlık… Afrika ülkelerinin aralarında bazı farklar olsada genelde hep aynı durumdalar Sudan’a Afrika’nın incisi derler Afrika kıtasının en gelişmiş sözüm ona ülkelerinden birisi
YanıtlaSilSonuç olarak müslümanlar dağılmış güçlerini zihinlerini duygularını vs bir araya getirip toplu haraket etmediği sürece bu durumların düzelmesi çok zor belki yüz yıllar alır bir ara Sudan daki bir arkadaşıma sormuştum Sudan ne zaman düzelecek diye zihniyet değişmedikten sonra 500 yıl geçsede değişmez dedi rabbim bizleri Allah’ın ipine sımsıkı sarılın bölünüp dağılmayın ayetinin etrafında cem eylesin inş.
Amin amin
YanıtlaSil