"Bundan sonra sana verilen emirleri harfiyen yerine getireceksin. Şimdi bulunduğun yerde onuncu yıl marşını söyleyerek uygun adım yerinde sayacaksın!"
-- Ben namaz kılmak istiyorum.
-- Burada namaz kılınmaz.
-- Sen neyin üstünde olduğunu biliyor musun be adam!
-- Neyin?
///
İnsanlar Kenan Evren’e Darbe yaparak huzuru sağladığı için minnettar oldular. Halbuki kaosun, asayişizliğin asıl sebebi oydu! Asayişi sağlamak için Darbe yapılmadı. Bilakis Darbe yapmak için asayiş bozuldu. Derin Devletin manipüle ettiğbağlı Sağ, Sol örgütler alana sürülüp toplumun huzuru bozuldu.
/
Mevcut kaostan daha büyük cürümleri işledi darbeciler. Irk ve devlet ilahlaştırıldı. Pkk terör örgütünün oluşmasına yol açıldı. Bodoslama ve vahşice insanlar hapishanelerde işkence ve eziyet gördü.
Hala buna iyi diyen varsa Allah'tan müstehakını versin ne diyelim./mt
///
HER VİLAYETE BAHŞEDİLEN BİR NİMET VAR. ONU VERENE HAMD EDİYOR MUYUZ?
Yüce Rabbimiz her vilayete bir nimet bahşetmiş. Belediyeler bu nedenle o nimetlerin maketini yaparak meydanlara koyuyorlar. Put heykellerden bin kat iyi..
Örneğin;
Adıyamanda nar var, şuan badem yayılıyor.
Urfada isot, fıstık..
Amasyada elma
Malatya'da kayısı
Rize'de çay
Niğde'de patates
Isparta'da gül,
Ve daha nice yerlerin ayrı ayrı..
Bu nimetlerin festivali yapılırken acaba bir kerecik bu nimeti veren Allah'ın adıyla ve O'na hamd ile başlanıyor mu? Neden müslümanlar olarak sorgulamıyoruz. Düzenleyenler de biz müslümanız diyorlardır.
Bir Müslüman için böyle olmaması öyle acayip ve tuhaf ki...
Jakoben laikliğin bizi asimile etmesinin resmidir bu aslında. Yırtalım bu resmi. Allah Azze ve Celle'yi analım.
Bununla beraber şöyle bir teklifim var. Maketi yapılan her nimetin tepeceğine الله lafzını da koyalım. Müslüman toplum için bu son derece normal. Özgün ve özgür olalım.
Aksi halde Adıyaman badem festivalinde bademin üzerine kommagene uygarlığının kral ve tanrılarının silüetlerini koyarız. Bana çok itici geldi. Üzüldüm. /mt
///
Millet Kavramına Şaşı Bakanlara Duyurulur:
Millet kavramının zeminini kaybetmenin berbat konjöktüründeyiz. Bilincini koruyana ne mutlu. Bu berbat konjoktürün rüzgarına kapılanlara ise ne yazık...
Bazıları ter bu konjoktürün tam şeytanı olmuş.../mt
///
..Muhteşem İfadeler..
"Biliniz ki: Bizim muradımız, medeniyetin mehasini ve beşere menfaati bulunan iyilikleridir.
Yoksa, medeniyetin günahları, seyyiatları değil ki; AHMAKLAR o seyyiatları, o sefahatleri mehasin zannedip, taklit edip, malımızı harap ettiler. Ve dini rüşvet verip, dünyayı da kazanamadılar.
///
12 eylülü hiç yaşamadım...
Okuduğum ve dinlediklerimden hareketle
Bir ordunun ülkesi için nasıl bir tehlike olduğunun en trajik bir ispatı olduğu inkar edilebilir mi?!!
Bu ülke hala bağımsızlık savaşı verdiğinin ispatıdır, 12 eylül... Ve sonradan gelen 28 şubat... Ve sonradan gelen feto terörü... Ve devam eden Pkk terörü...
Biz müslümanlar olarak maalesef her ne kadar parça parça olsak da, ümidimizi asla kaybetmeden Aziz İslamın bu topraklara hakim olması için çaba içinde olmalıyız.. Birlik olmayı başarabilmeliyiz.. Aksi halde İslam dışı unsurlar putlarını siyasal olarak dayatmaya devam edecekler...
Darbelere hayır..
Çağdaş putlara hayır../mt
///
KÖYLÜ KADINLARIN ORDUYA DESTEĞİ
Erkan-ı harbiyenin başında olan Fevzi Paşa da, ordunun zaferini, insan ve mühimmat bakımından Refet Paşaya borçlu olduğumuzu söylerdi. Fakat, Refet Paşanın kendisini, bütün bu zaferin köylü kadınların marifetiyle olduğunu, yayan yürüyerek orduya yardım ettiklerini söylerdi.
Halide Edip Adıvar
///
Ki, müddet-i hayatımda tecrübelerimle fikrimde tevellüd eden şudur:
Yeis en dehşetli bir hastalıktır ki, alem-i İslam'ın kalbine girmiş.
İşte o yeistir ki, bizi öldürmüş gibi; Garpta bir-iki milyonluk küçük bir devlet, Şarkta yirmi milyon Müslümanları kendine hizmetkâr ve vatanlarını müstemleke hükmüne getirmiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder