Rasule itaati, sözel ayetlerle sınırlandıranlar, nebevi sünnete burun kıvırdılar, böylece hakim modern çağın sünnetlerine boyun eğdiler.
*
Gelenekçiler bu anlamda çok da masum değil. Onlar da Nebi'den sonraki çağların etkisi ile oluşan sünnet'lerin bağlısı oldular.
*
Çabamız hem Kur'an'ı hem de sünneti birbirine destek veren olgular olarak algılayarak dindarlık perspektifi oluşturmak olmalıdır. Modern inkarlar ile geleneksel ön-kabuller ifrat ve tefrite örnek olabilirler ancak...
*
Ben şahsen "Rasul'e itaat" ayetlerini okuduğum zaman Kuran'la birlikte Sünnete de önem vermem gerektiğini anlıyorum. (Al-i imran31 mesela). En azından sünnete ve hadislere karşı inkar tavrı içine girmemem gerektiğini anlıyorum. Zira sadece Kur'an'la muhatap olduklarını iddia edenler, çağın etkisi ile Kur'an'ı yolunmuş tavuğa çevirebiliyorlar. Hatta bu defa kendilerine sahte Resuller ediniyorlar. Bu anlamda sahih mütevatir sünnet Kur'an'ı koruyor diye düşünüyorum hatta....
*
Şu dipnot çok önemli, Sünneti asla Kur'an'dan bağımsız bir kaynak olarak algılamıyorum. Günümüz gelenekçi dindarlığının da hakiki sünnet ehli oldukları konusu tartışmalı. Hele tasavvuf ehli hem Kuran hem de sünnet konusunda çok sıkıntılı haldeler.....
(Mustafa Tosun)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder