Allah’ın, peygamberleri toplayıp “siz(den sonra davetiniz)e ne derece uyuldu?” diyeceği, onların da, “Bizim hiçbir bilgimiz yok. Gaybleri hakkıyla bilen ancak sensin” diyecekleri günü hatırlayın. (Maide 109)
De ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?” (Enam:50)
Bu ayeti merkeze alırsak peygamberimize atfedilen geleceğe dair rivayetlere temkinli yaklaşmamız gerekmez mi?
(Şamdan siyah bayraklılar çıkacak...
Ammarı zalim güruh öldürecek..
Kesinkes Hilafet kurulacak...
Şöyle olacak böyle olacak... gibi rivayetler.. )
İşte bu nedenle Kur'an merkezliliği önemsiyoruz. Rivayetleri tümden silip atmadan...
*
Bu paylaşımım üzerine gelen cevaplara yazdığım yorumları da ekliyorum:
Benzer başka ayetler de var. Hatta rivayetlerde bile, aramızda yarını bilen peygamber deyince biri, peygamber ona itiraz ediyor. Bilakis Kuran merkeze alınmadığı zaman rivayetler daha baskın geliyor. Bu defa rivayete uydurmak için ayet farklı tevil ediliyor vs... bence Kuran merkezliliği önemsemek lazım ve tabi rivayetleri tümden silip süpürmeden. Bu dengeye dikkat etmeye çalışıyorum.
...
Temkinli yaklaşmamız gerekiyor, ana yönelim bu olmalı. Vahyi gayri metluv meselesi ayrı bir tartışma konusu. Onun alanı genişletilirse işin içinde çıkamayız. Hadisleri vahiy gibi görmek bambaşka problemler doğurur. Bunlar tartışılıyor. Geleceğe dair hadislere Kuran mantığı çerçevesinde yaklaştığımız zaman çoğuna temkinli yaklaşmalıyız. Kuran merkezlilik evet suistimal ediliyor. Tümden rivayetleri yok sayma çabaları var biliyorum. Buna da itiraz ediyorum. Ancak yine bu Kuranın değerini ve temel kaynak ve temel başlangıç noktası olduğu gerçeğini değiştirmez.
Rivayetlerde de Kuran merkezlilik var. "Ya Rasulullah bu vahiy mi, senin mi görüşün?"...
Mücadile suresi girişinde Peygambere kocasını şikayete gelen kadına peygamberin çözüm üretemeyip vahyin devreye girmesiyle olayın seyrinin değiştiğini biliyoruz..
Geleceğe dair hadislerden asıl sıkıntı dünya hayatına dair vuku bulacak olayların olması... Bunların gerçekleşmemesi peygambere olan güveni de zedeleyecektir. BU asla doğru olmaz. Said Nursi üstadın kıyametin saatini hesaplaması gibi.... Ayrıca bazı rivayetler de siyasi ve mezhebi çıkar gereği üretildiği de söylenmektedir. Hadis usulünde bunlar hep tartışılıyor.
Hasılı Kuran merkezlilik esastır. Elbette mütevatir sünnet de Kuranla beraber değerlendirilerek esasa dahil edilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder