cennet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cennet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Kasım 2022 Pazar

Allah'a ve Hayata Dair WhatsApp Notları

Bana öyle geliyor ki biz Allah'ı ısrarla kendi öngörülerimizin kapsama alanına sıkıştırıp, ya böyledir, ya şöyledir, ya öyle diyerek 3 seçenekle sınırlandırıyoruz. Bu kısıtlı kapsama alanı ile mutlak sonuç istiyoruz. Cehennemi yaratmışsa bu nasıl Tanrı vs...türünden sözler..

Ben olaya geriden bakıyorum. Zorunlu olarak geldiğimiz ve zorunlu olarak gideceğimiz bu alemde eğer sorgulama yapacaksak bu zorunluluklarımızı ve acziyetimizi bilerek yapmalıyız. Yani bu iki noktayı unutmamalıyız. Yani ahirette Allah'ı mat edemeyeceğiz, yahut kendi gerekçemizi sunacak başka ilah yok. Diyelim ki Müslümanların inandığı Allah dışında bir ilah olacak da o bizim tezi kabul edecek de ve bizi Onun azabından koruyacak!! Yok böyle bir ilah! Olsa idi çoktan dengesizlik olurdu zaten. Bununla ilgili ayet de var. Hasılı teslimiyet seçeneğini pasif yapmayan İbrahimi sorgulamalar yapmalıyız.

Olaya böyle bakarak sorgulama yapalım. Şu an gerçek bir hayatta sınanıyoruz. Ve geri dönüşü yok. Simülasyon değil. 

Kısacası sorgulayalım sonra da 

"Qale: eslim

Qale: eslemtu Rabbil alemin"

Diyelim inşaallah İbrahim gibi.. Sürekli rasyonel sorgulama patinaj yaptırır. Tabi bu da bir imtihan. Temiz şahsiyetli Nebiler içimi ferahlatıyor.

///

Hocam bu dediklerinizle geleneksel dinin değil Kur'an'ın kafiri oluruz gibime geliyor. Yanlış anlamadıysam. Katılamıyorum dediklerinize.. 

İnsan aciz ve muhtaç bir varlıktır. Ödül emeğe verilir, ceza da suça verilir. Bu son derece normal. 

Ödülü aldık diye ödül sahibini küçümseyeceğiz diye bir şey yok..

Dünya nimetleri evet güzel hoş. Lakin bir problem var. Geçici. Daha doğrusu biz faniyiz. Oysa İnsan ebedi istiyor bu hayatı... 

Ayrıca cennet ayetlerinde gözden kaçırdığınız durumlar var. Sadece midesel veya cinsel değil.. Ki bunları da asla küçümsemiyorum. Melek değilim zira. Melek olmak zorunda da değiliz.

Mesela cennetlikler diyecek ki, "tasayı ve hüznü bizden gideren Allah'a hamd olsun" 

Bu dünyadaki tasa ve kaygı sizce az mı? Gelecek kaygısı ve sair kaygılar nimetlerini tadını alıp götürüyor. Dolayısıyla "bu dünyada var nimetler, ahirette bana gerek yok" diyemeyiz. Ayrıca bu dünyada çaba ile var nimetler. Eğer çaba olmazsa nimet yok. Aç kalsak şayet doğanın güzelliğinin bir anlamı olur mu?

Hasılı ben böyle düşünüyorum. Yanılıyor olabilirim. Ama post modern süreçler artık geleneği değil Kuranı da kabul etmeyecek. Yahut elde tevil oyuncağı haline getirecek. Bu da bir imtihan. Vesselam 

////

Biz tabi tutulduğumuz zorunsallıkları unutuyoruz. Asıl problem bu bence. Bize verilmiş az bir imkanla Tanrıyı hizaya getirmeye çalışıyoruz.

///

Açıkçası ben tüm bunları Rabbime bırakıyorum. Onu anlıyorum. Şirkin ebedi azab olması ebedi olan Zatın hakkına girildiği için şeklinde mantık yürütülüyor. 

Önemli olan insanlara/kendimize tevhid ve şirkin ne kadar hassas olduğunu kavratmak...

Cidden ayan beyan olan bir hakikat var şu an. Envai çeşit nimetlerin ve muhteşem doğa ayetlerinin olduğu bu dünyada yaşayıp Allah'ı yok saymak veya şirk koşmak çok ciddi bir sorun/suç/hata....

Ben gelsem evinizde 1 yıl boyunca otursam ve dolapta ne var ne yok yesem içsem vs... Ama sizi tanımasam sizi sormasam hatta sizi yok saysam... Ne kadar zorumuza gider bu? Teşbihte hata olmaz. Konuyu anlama açısından benzetme yaptım.

Biz cezaya bakıyoruz ama suça hataya bakmıyoruz. Bu da bir eksiklik olabilir mi???

///

Ben Rabbimin haksızlık yapmayacağına inandığım için içim rahat...

Ayrıca biz tümden Ona aidiz zaten. O merhameti ve adaleti ile dilediği gibi muamele edecek. 

Bu süreçte ben Onu mahkeme edemem. Etmeye hakkım yok. Yaratma ve yönetme tümüyle Ona ait...

Galiba Hariri'nin etkisindeyiz. En son diyor ya "insan tanrı olacak". Biz de yer yer böyle mi tavır alıyoruz acaba???

(Beyin fırtınası hükmünde değerlendirelim)

///

Şu var ki şirkin post modern savrulmalarına da dikkat etmek gerek. Heva ve hevesi ilah edinmenin envai şekli olabilir? Sadece keyf eğlence değil.

Musa'nın heykelini yapan kişi oturup takdir teşekkür beklese yeridir ama orda durmuyor heykele sesleniyor: Musa ayağa kalk! Yani ben heykeltıraşım görevim burda bitti demiyor, ona can vermek istiyorum diyor. Heva ve heves olduğu yerde durmuyor. İşte şirke kayış süreci bu ... 

Günümüz modern müslümanı şirki hakkıyla kestiremiyor. Spesifik şirk halleri var bu çağın... Tarikat masum kalıyor belki de... 

Hayal dünyamda oluşturduğum anlayış biçimine, felsefeye Tanrıyı razı etmeye çalışıyorum. Olacaksa böyle olmalı diyorum.. Olmuyorsa da teslimiyeti koparıp, felsefeme, aklımın vardığı sonuca dayanıyorum... Sizce bu durumda tevhidin saflığı kalır mı???

Hasan Elik'in tefsirinde "seriul hisab"ın açılımını okumuştum. Zihnimde anlamı var ama ifade edemiyorum. Yanında olanlar denk gelirse baksa çok iyi olur.

Orda püf nokta var. 

Allah Azze ve cellenin hakkını İbrahim gibi vermemiz gerektiğine odaklanalım derim. Süre dolarsa geri dönüş yok. Bakın İlyas Salman bile diye diyor, "tanrı varsa bile beni yakmaz". İnsanın hayal dünyası insanı böyle de yanıltabiliyor. Yani daha tanrı ile karşılaşmadan tanrının kendisi hakkında vereceği hükmü kendisi veriyor. Diyelim ki İlyas Salman yanıldı (ki bana göre öyle) onu Allah'ın vereceği azaptan kim kurtaracak. O başka kime sığınacak? Bence insan işte bunu hayal etmeli... Bu nedenle akla dayalı sorgulamalara eyvallah ama kalbe dayalı teslimiyet (iman ve Salih amel Kur'an'a ve nebevî örnekliğe teslimiyet) olmazsa gidilen yol yanlış diyorum.

Rabbim bilir en doğrusunu...

İnanın bunları size cevap olsun diye yazmıyorum. Bunları önceden zihin dünyamda geçirdim, üzerine tefekkür ettim...

Rabim İbrahimi teslimiyet nasib eylesin...😓😓😓😓

(Mustafa Tosun)

Görüş yorum eleştiri beklerim...

22 Temmuz 2021 Perşembe

Cennete Girenlerin Söyleyeceği Cümle - Fatır 33-34

Yüce Rabbimiz fatır 33-34'te, adn cennetine koyacağı kullarına altın bilezikler, inciler ve ipek elbiseler vereceğini buyuruyor. Bir sonraki ayette ise cennete giren mü'minlerin

29 Aralık 2020 Salı

Hülyalarımızdaki Sevgiler - Şiir

Hülyalarımızdaki sevgilerin bu dünyada mayası yok

Öyle sevgiler ki pürüzsüz, temiz ve essah...

Dünya kaldıramadığı için, hep eksik kalıyor sevgilerimiz

Cennet! Mükemmel mekan

Sevgimizin mayasını bulduğu mekan

Hasretimizin uzandığı mekan

Rabbe olan bağlılığımızın ödülü

Mayasını sende bulacak bir şey taşıyoruz ey cennet

Sevgilerimizi

Bu dünya kıymet bilmez

Bu dünya eksik

Bu dünya

Ah bu dünya!

-Mustafa TOSUN-

28.12.2012

12 Ekim 2016 Çarşamba

Cennet Salt Bedensel Haz Yurdu Değildir



وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَذْهَبَ عَنَّا الْحَزَنَ إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌ

"Ve diyecekler ki: "HÜZNÜ/TASAYI bizden gideren Allah'a hamdolsun; gerçekten de Rabbimiz, tarifsiz bir bağışlayıcıymış, Kendisine yapılan şükre hadsiz hesapsız bir karşılık verenmiş."

(Fatır Suresi 34. ayet)


**
        Cennet konusu Kur'an'ı Kerim'de vazıh bir şekilde beşer düzeyine indirilmiş gaybi bir konudur. Cennetteki nimetlere sürekli vurgu yapılır. Geleneksel algıda Cennet "hurilerle" meşhur olmuştur ve özellikle bu konuda aşırı ve abartılı ifadeler dillendirilmiştir. Allah için canını veren, dünyalar kadar sıkıntılara katlanan mücahidler ve şehidler sanki sadece "hurilere" kavuşmak için canlarını feda ettikleri iması yapılır. Bu da işi trajikomik durumlara götürmektedir. Oysa cennet ayetleri tümüyle okunduğu zaman "huri" mevzusuna birkaç atıf yapılıp geçilir. Bir ayette de cennetten de yüce olanın da "Allah'ın rızası" olduğuna vurgu yapılır. 

        

        Bununla birlikte yukarıda verdiğimiz ayette cennete girenlerin hamd etmesinin gerekçesinin kendilerinden "hüznün/tasanın" giderilmesi olarak dile getirilmiştir. "yeme-içme" ve "huri" gibi nimetlerle mukayese edildiği zaman, cennete girenlerin en çok rahata kavuştuklarının ifadesi bunlar değil, "hüznün ve tasanın giderilmesi" olduğunu görüyoruz. Çünkü bu dünyada var olan hüzün, bedensel nimetleri bile anlamsız hale getirecek çaptadır. Öyleyse, cenneti daha çok bedensel haz mekanı olarak lanse etmek eksik kalır ve hatalı da olur. 

 

       Kur'an, cennet yurduna şu ismi verir: "Darus'Selam" (Barış ve Esenlik Yurdu). Değil mi ki bu dünyada nimetler içerisinde yüzsek bile şayet "Barış ve Esenlik" ortamı sözkonusu değilse arzulanan hazzı elde etmemiz akamete uğrayacaktır. O halde cenneti anlamlı hale getiren bedensel hazlardan daha büyük nimetler vardır, cennet vurgusu çoğunlukla bunlara yönelik olmalıdır. 

 

        Yine başka ayetlerde cennette "yalan sözün" ve "boş söz"ün olmayacağı yönündedir. Evet, insanın aslında şu dünyada en çok muzdarip olduğu konularda biri de bu değil midir: yalan ve boş söz. Ne kadar nimetler içerisinde yüzersek yüzelim şayet yaşadığımız toplumda bu iki kötü özellik (yalan ve boş söz) varsa, nimetlerin tadına varılabilir mi? 

 

        O halde cenneti bu manevi nimetlerle anmamız daha gerçekçi ve daha çekici olmaz mı? Bunları söyleyerek asla bedensel haz nimetlerini boşa çıkarma çabasında değilim. Onların da olması son derece doğaldır. Gayem sadece işi dengeye getirmek. 

 

        Cihad dendiği zaman insanın aklına gelen ikinci kelime "Huri" olmamalıdır. Hem dünyada yaptığımız cihadımızda gayemiz cariye elde etmek değil ki keza, ahirette de salt huri elde etmek değildir.. Yüce Rabbimiz zaten, "hariran" ifadesiyle bir görüşe göre özgürlük nimetini de vereceğini ifade buyuruyor. (Kimileri "ipek" olarak anlıyor). İki görüşü birlikte ele alarsak ipekler içinde özgür bir yaşam. Bu da en derin arzularımızdan biri değil midir? 


        Hasılı;, cennet, salt bedensel hazza hitap eden, insanı sadece mide ve uçkura indirgeyen bir yurt değil, bilakis bunlarla beraber (ki bunlar bu dünyada da var) daha yüce nimetleri içerisinde barındıran bir yurt olacaktır. Aslında insanların şu an dünyada ızdırabını çektiği durum hazların eksikliği değil, yüce erdemlerin eksikliğidir. Cennet özlemimizi kamçılayan durum, bu dünyada tesis edilemeyen yüce erdemlerdir. Bunun için cenneti arzuluyoruz. Barışın olduğu, kinin olmadığı, tasa/hüzün/kaygının olmadığı, boş ve yalan sözün olmadığı, kıskançlık ve tuzak kurmanın olmadığı bir yurt özlemi içerisindeyiz ve kendimizde yüce hasletleri kesb ederek bu yurda layık hale gelme çabasındayız. 

 

        Cennet salihlerin yurdudur. Salih insanları bu dünyada bulmak zor ise şayet (ki zor), o halde cennet gibi bir yurdun olması duygularımız, arzularımız açısından da zaruri oluyor ve Yüce Rabbimizde salihlerin bu özlemini giderecek bir yurt hazırlamıştır, bunu vahiyden öğreniyoruz. O halde bizim de son sözümüz şu olsun: "Salihler için Barış Yurdu hazırlayan Yüce Allah'a hamd olsun"

 


3 Eylül 2016 Cumartesi

Cennet Kadınları

Cennet kadınlarının Kuran'da geçen bir öezlliği: "Onlar yüzünde göz izi, gözünde yüz izi olmayan, gözü ve gönlü eşine dönük eşler." Yüzünde bir sürü göz izi olanlar mutlu mudurlar acaba?? Hayatı mahvettiler... İnsanları mahvettiler... Batı'Nın çıplalık yalanını özgürlük diye yuttular.. İffeti yok ettiler.. İnsanca yaşamayı yok ettiler... Özgürlüğü ekonomik yaşam ekseninde değerlendirdiler... Anneliği yok ettiler...

13 Ekim 2013 Pazar

Cennet Çiçeği Meryem'ler - Şiir

Ey Meryem! 

21. asrın çiçekleri/meryemleri de olacak..
Rabbin nasıl seni çiçek gibi büyüttüyse..
BU asırda da O Rabbin vahyiyle Çiçekler/meryemler yetişecek..
Ancak Hannelere ihtiyaç var..
İmranlara ihtiyaç var..
Onlarsız Meryem'ler yetişmeyecektir..
Rabbin izniyle hanne ve imran olanların 
Çiçek gibi meryemleri olacak..
Çiçek gibi meryemleri olacak..

Ve meryemler cennette buluşacak..
Rablerine selam duracaklar..
O gün, inşaallah hanne ve imranlar sevinecektir..

21 Aralık 2012 Cuma

ELBET - Şiir



Sancılı zamanlar insana uzun gelir,
Sancıların sonu da hayır olur elbet.
Sancılar nur topu gibi bir sabır doğurunca,
O sabır cennete götürür insanı elbet.

Muhabbet nefrete galebe çalar,
Şeytan umduğunu bulamadan döner elbet.
"Güzel sonuç muttakilerindir" der Kur'an.
Ve daima iyiler kazanır elbet.

Gören göz, basiretle görür
Duyan kulak, hayrı duyar bir gün elbet.
Yüreğini şeytandan koruyan mü'min,
Toplumu cennetin bir şubesi yapar elbet.

Kanayan yaramızdır insanın hamlığı.
Dahası, hamlıkla gelen bir bilgiçlik.
Ne zaman tevazu ahlak edinilirse,
İşte o gün insan dünyaya cennetlik tat bırakır,
İşte o gün insan cennete gider elbet.

21.11.2012
Mustafa TOSUN





Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...