Dindarlık, hem duygu hem bilgi gerektiren bir süreçtir.
Sadece duygudan ibaret olan dindarlık hurafeye dayalı teslimiyet üretir ve ümmet oluşsa da Tevhidi bir ümmet oluşmaz, şahısperest bir ümmet oluşur.
Sadece bilgiye dayalı dindarlık ukalalığa dayalı teslimiyet üretir, ümmet oluşturamaz, birlik kuramaz, yine Tevhidi bir yapı oluşmaz.
En doğrusu, duygunun ve bilginin eş değer şekilde ve gerektiği yerde etkin olduğu dindarlık sürecidir.
Bu da Kur'an'a ve Peygamberin yaşamına dengeli bir şekilde yaklaşmak la elde edilir. Birini diğerine tercih etme cerbezesine düşmeden.
Kabul edersiniz ki, günümüzde her iki dengesizliğin örnekleri mevcut..
Duygusuz ukala dindar
Duygulu cahil dindar.