30 Ocak 2021 Cumartesi

Türkçe Ezan Zulmünden Sonra Urfa'da Arapça Ezan

(okumadan geçmeyin. Tarih 16 Haziran 1950)

    "Babamın anlattığını göre, o saatlerde Urfa'da esnaf kendine göre kutlama hazırlıkları bile yapmıştır. Bayrak, süs gibi şeyler asılmıştır çarşıya. Belki de ilk kez vakit girse de bir an önce ezana kavuşsak diye sancılanmaktadır insanlar. Ezana hasret duymaktadırlar ki, bu çok asıl bir duygudur. Adeta Bilal-i Habeşi'nin yıllar yıllar sonra yeniden ezan okumasının beklendiği anlardayızdır.

28 Ocak 2021 Perşembe

Şımarık Zenginlerin İman Etme Şartına Bakar Mısınız? - Şuara 111-114

 

Dediler ki: “Sana hep aşağılık kimseler (erzel) uymuş iken, biz hiç sana inanır mıyız?”

Nûh, şöyle dedi: “Onların yaptıklarına dair benim ne bilgim olabilir?”

“Onların hesaplarını görmek ancak Rabbime aittir. Bir anlayabilseniz!”

“Ben inananları kovacak değilim.” /Şuara:111-114


       Nuh peygamberin kavminden olan sözde ileri gelenlerinin ifadelerine bakar mısınız? İman etmelerini engelleyen şeylerden biri de toplumun aşağı tabakasında olanların Nuh'a iman etmesiymiş. Yani onlarla bir olmamak için bile olsa iman etmeyecekler. Yahu zaten böyle bir şartla edilecek olan iman, iman sayılır mı ki? 

Kazım Karabekir'in Kızı: Babam Madem Çok Yararlı İş Yaptı, Neden Yıllarca Karakola Gidip İmza Attı

 Selvi’nin bugünkü yazısının ilgili bölümü şu şekilde:

“Hayat Hanım ise biraz durgundu. Söz aldı, tek bir soru sordu: ‘Burada babamın İstiklal Savaşı’na verdiği destek anlatıldı. Cumhuriyet’in kuruluşundaki rolü vurgulandı. Bunlar doğruydu. Her şeyi anladım ama bir şeyi anlamadım. Peki babam bu kadar yararlı işler yaptı, bu kadar önemli biriydi de neden 1927 ile 38 arasında her gün karakola imza vererek yaşamak zorunda bırakıldı?’

Bu soru üzerine salonda buz gibi bir hava oluştu. Panele ara verildi. Dışarı çıktık, İlker Paşa ile sohbet ediyorduk. Bir meslektaşımız Hayat Hanım’ın sorusunu hatırlattı. İlker Paşa’nın yüzünün şekli değişti. Aradan çok zaman geçtiği için ne yanıt verdiğini hatırlayamıyorum ama ondan sonra bu tür bir program yapılmadı.”

İslamianaliz sitesinden alıntı

Soy Sop Neseb O Gün Yarar Sağlamayacak - Mu'minun 101

فَاِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ فَلَٓا اَنْسَابَ بَيْنَهُمْ يَوْمَئِذٍ وَلَا يَتَسَٓاءَلُونَ

Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları) yoktur ve (üstünlük unsuru olarak soyluluğu veya birbirlerine durumlarını) soruşturmazlar da.

(Mü'minun Suresi 101. Ayet)

*

İşte vahyin harika bir dersi, 

Kıyamet gününde olacaklardan haber vererek, kendisine tabi olan müslümanı soyculuk, aşiretçilik, kabilecilik, ulusçuluk, milliyetçilik, sınırcılık, mezhepçilik gibi sonradan oluşturulmuş beşeri aidiyetlerden, asabiyetlerden kurtarıyor. Bunların kölesi olmaktan ve bunları put edinmekten kurtarıyor. 


Fransız'lar Osmaniye'de İken - Yaşanmış Hikaye

 Anlatan kişi bizzat bu yaşayandan dinlemiş.

    "Fransızlar Osmaniye'ye hakim. Fransız askerler halkın içinde. Fransızlar bu toprakları işgal edince köylülerin (Dervişiye Mamure) buğday tarlalarını ateşe vermiş. Halk ciddi manada kıtlıkla karşılaşmış. Günün birinde bir fransız askeri bir evin önündeki tut ağacını kesmeye çalışmış. Bu hareketi, ev sahibi köylüyü tahrik etmiş. Evin sahibi adam, askeri uyarıyor ama aynı zamanda düşmana karşı taşıdığı hınca binaen sopa ile askere vuruyor ve askeri öldürüyor. Askerin öldüğünü gören köylü korkudan kaçıyor. 

Siyonizmle Uzun Soluklu Bir Mücadele

    Ümmet coğrafyamızın belalarından biri olan siyonizmi bertaraf etmek için uzun soluklu sabır (direniş) bilincine ihtiyacımız var.

    Bana göre bize düşen en önemli şey, gençliğe yatırım yapmaktır. İslami şuurla yetişen gençlik, siyonizmi durduracaktır. 

    Mücadeleyi zamana yayarsak, İsrail'in gelecekteki durumu hiç iyi olmayacaktır. Buna inanıyorum. İsrail'in gücü bize bağlı. Biz dağınık oldukça İsrail güçleniyor. O halde biz birliğe yönelik çalışacağız ve gençleri bu şuurla yetiştireceğiz. Kısacası uzun soluklu bir süreç. Sabırla devam etmeliyiz.

    İsrail/siyonizm/yahudiler, kendi geleceklerini kendileri tehlikeye atıyor. İslam coğrafyası hep böyle kalmayacak çünkü.

27 Ocak 2021 Çarşamba

Alevi Sunni Çatışmalarına Dair Analiz - Hasan Şerefoğlu

        Hiç bir Sünni, "Alevidir" diye kimseye saldırmadı. Ajanların, provaktörlerin Sünni orijinli olması bu gerçeği değiştirmiyor. Sivas'ta, Madımak'ta tetikçi kim ise, Başbağlar'da da tetikçi odur. Halbuki Madımak’ta Alevi, Başbağlar’da Sünni mağdurlar söz konusu idi.

25 Ocak 2021 Pazartesi

Kazım Karabekir'in Kitaplarında Bazı İddialar

● Karabekir Paşa Nutuk'un tek bir kişinin haklılığını kanıtlamak üzere yazılan ve tarihi yanlış yönlendiren bir kitap olduğunu iddia eder.

● İstiklal Savaşını kendisinin başlattığı, Şark Cephesi'ndeki başarılar olmasa savaşın kazanılamayacağı, hatta İsmet Paşa ve Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu'ya kendisinin ikna ettiği iddiasındadır.

Allah'ın Hükmü - Cahiliye Hükmü - Maide 50

 

"Yoksa onlar, cahiliye kanununu mu istiyorlar? İyi anlayanlar için Allah'tan daha iyi kanun koyucu olabilir mi? (Maide:50)

Kur'ani bir terkib: Hukmu'l Cahiliyye...

Müslüman şahsiyetin zihin dünyasında cahiliye kanunu var, bir de Allah'ın kanunu(hükmü)...

Deprem İlahi İkaz Mı?

        İlahi vahyi okuyanlar, her deprem olayını ilahi helak olarak okumaz, okumaz ama ilahi hatırlatma olarak okuyabilir, bunda niye bir sakınca olsun. Rabbimiz her şekilde bize hatırlatma yapıyor, kainat ayetleriyle.

Hz. Musa'nın Emperyalist Firavun'a Cevabı - Şuara 24

(18) Firavun şöyle dedi: "Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik
mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin."

(24) "Senin başıma kaktığın bu nimet (gerçekte) İsrailoğullarını köleleştirmen(in neticesi)dir." (Şuara Suresi)

*

        Hz. Musa firasetiyle diktatör ve emperyalist firavuna karşı harika bir cevap veriyor. "Sen beni sarayda büyüttün ama senin bu konforunun sebebi İsrailoğullarını köleleştirmen ve onların emeğini sömürmendir." Evet gerçekten de firavunun Musa'nın başına kakacağı minneti olamaz. Bilakis o borçludur israiloğullarına. İsrailoğulları etnik ayrımcılığa tabi tutularak köleleştirildi. Hz. Musa ise Allah'ın emri ile onları oradan çıkarma çabasında. 

23 Ocak 2021 Cumartesi

Hadislerin Sıhhatini Araştırmaya Alıştıralım Kendimizi

        (Sadece hocalara bırakmayalım, çoğusu kitapta yazıyorsa tamamdır mantığında)

        Örneğin bu hadislerden biri:
        "Ashabım yıldızlar gibidir, hangisini uyarsanız sizi doğru yola götürür" hadisinin sıhhatine vakıf olmak için,

21 Ocak 2021 Perşembe

Düşünme ve Konuşma Özgürlüğü Kitabı Üzerine Değerlendirme

          Şimdilerde(22.01.2018) John B. Bury adlı yazarın Düşünme ve
Konuşma Özgürlüğü kitabını okuyorum.

        Ortaçağın sonlarına doğru Katolik/Ortodoks-Deist/Ateist mücadelesi çok ağır bir şekilde sürmüş. İlk zamanlar da sapıklıkla itham edilerek en hafifinden (para-hapis) en ağırına (işkence ile ölüm) doğru ceza almışlar deistler/ateistler. Ancak yine de Katolik/Ortodoks katılığına karşı direnmişler. Tabi deist ve ateistler arasında da mücadele olmuş.

Dergah Camisi'nde Sakal-ı Şerif(!) Bulunması Doğru Mu?

         BİR ABİMİZE DERGAH CAMİSİ İLE ALAKALI BİR BİLGİLENDİRME.


        (Basit gelebilir ama bence değil, İbrahim peygamberin şehrine yakışmıyor)

        "Abi dergah camisi içinde bulunan sakal-ı şerif hakkında ne düşünüyorsun bilmiyorum ama.

Sünneti Anlamada Yöntem - Yusuf El Karadavi

         "Allaha itaat ediniz, Resule itaat ediniz ve sizde olan emir sahiplerine de..." (nisa,59)

Ayette zikredilen ulu'l emr'den kastedilen ise; "...halbuki onu Rasule ve aralarındaki yetkili kişilere götürselerdi, içlerinden işin iç yüzünü araştırıp çıkaranlar, onun ne olduğunu bilirlerdi..."(nisa,83) ayetinin işaretiyle hüküm çıkarmaya gücü yeten alimler ve ümmetin kendilerine Allah'ın hükümlerini tenfiz yetkisini verdikleri ve buna sıkıca sarılıp ondan asla ayrılmayan yöneticilerdir. (1)

20 Ocak 2021 Çarşamba

Siyasal İslam'ı, Peygamber Dönemi Üzerinden Değerlendirme Denemesi

        Siyasal İslam konusunda


şöyle bir düşünce oluştu zihnimde:

         Şayet peygamberimizin hayatında siyasallık konusunda ilgisizlik olsaydı, Medine'ye gittiği zaman ve orda kral olacak olan Abdullah b. Ubey'e:

19 Ocak 2021 Salı

İlahi Terbiyeden Mahrumiyetin Manzarası

        Kitabi şuuru olmayan ve ilahi terbiyeden geçmeyi hiç akıllarının
ucundan geçirmeyen insanların birbirlerine üstünlük yarışı mal/mülk/güç/nüfuz üzerinden olmakta...

Salih Ameli, Salih Yapan Anahtar Kavram: Niyet!

        İmanın yanında olmazsa olmaz görülen "salih amel"in (sadece amel
değil)
galiba en önemli yönü sonradan öğrendiğimiz tanım olan "başkası için iyilik"ten ziyade, bana göre salih ameli salih yapan en önemli özellik "NİYET"tir.

    

Tamir Etme Bilinci

    



    "Tamir Etmek Psikolojiye Pozitif Etki Eder"

    Her evde bir şeyleri tamir etmek için alet edevat ve gerekme ihtimali olan atık malzemeler olmalıdır. Çocukların gelişimi açısından da gerekli bu.

İlahi Sistemde Anne Babanın Yeri - Ayetler Serisi



İSRA : 25 - Rabbiniz içinizden geçenleri çok iyi bilir. Eğer iyi kimseler olursanız elbette Allah çok tevbe edenleri bağışlayıcıdır.

17 Ocak 2021 Pazar

Urfa İçin Kritik Hutbe! "Adaletsizliktir, Zulümdür"


Evet, geçen Cuma günü (15.01.2021) camilerimizde çok kritik bir hutbe okundu. Hasretle beklediğimiz içeriği dolu hutbelerden biriydi bu. Hatta yakın zaman öncesinde sosyal medya hesabımda şu mealde paylaşım yapmıştım. Acaba sesimizi mi duydular dedim:

16 Ocak 2021 Cumartesi

Dinde Aslolan Amaçtır, Araç Değildir/Haccın Zamanı Örneği - Beşir İslamoğlu

Geçen hafta “dini, 21. asrın aklıyla anlamak/yorumlamak” başlığı altında; “iman
esaslarından şirk koşmaya, yaratılış ayetlerinden kadere, haktan adalete, haramlardan ahkama, taharetten hacca, zekattan kurbana, mirastan kıssalara, kölelik-cariyelikten nikaha, şefaatten tevekküle, takvadan salih amele kadar bütün konuların –geçmişin aklıyla (bilgi ve kültürüyle) değil- çağın aklıyla/bilimiyle yeniden ele alınıp değerlendirilmesi ve güncellenmesi zorunludur. Yani tüm konular çağın diliyle, çağın idrakine sunulmalıdır ki çağımızı aydınlatmış olsun. Aksi takdirde çağın gençlerini inandıramazsınız ve gelecek nesilleri kazanamazsınız” tezini dile getirmiştim.

14 Ocak 2021 Perşembe

İbrahim - Şiir


Bir yüreksizler çağında yaşıyoruz

Saman alevine dönmüş eylemler

Daha eylem olamamış nice söylemler

Dil yüreğe kafa tutuyor.

Dostluk yok İbrahim, dostluk yok

Vefasızlık bu pazarda yok satıyor.



M.Tosun/2013

"Zengin Semt Diye Çok Almayın Ha" Dedim Esnafa - Yaşanmış Hikaye



Dedim ama bin ah işittim esnaftan. Daha önceki tespitimin haklılığı ortaya çıkmış oldu galiba, şunu demiştim: "Esnafa borçları olanlar borçlarını ödemiş olsa ekonomi düzelir."

Bugün ki esnaf anahtarcı idi, "burası zengin semt diye fiyatı çok yükseltmiyorsunuz değil mi? Aman ha!" dedim. Anahtarcı ikiz iki kardeş başladılar anlatmaya:

"Hocam şu an bu zengin semtte 10 bin ev var değil mi?" "Evet, öyle farz edelim" dedim. "Hocam işte bu 10 bin evden nerdeyse 2 bine evden alacağımız var ve hala alamadık."

İkiz kardeşlerden biri devam etti anlatmaya: 

"Bir polisten mesela 450 tl alacağımız vardı ve uzun zaman getirmedi. Gittim karakolunu buldum, taa amirine kadar gittim, "amirim bu arkadaşınızdan alacağım var ve vermiyor, dedim. Amirin verdiği cevap şu oldu: "Neden bana söylüyorsun, ne işi var burda, neden bunu aldınız içeri". Polisle çıktık dışarı, bana dedi: "Neden buraya kadar geldin ben sana getiririm". Ben de "Bak beni yine buraya getirme tekrar ona göre" dedim. Gidiş o gidiş polisi artık bulamadım. 

Bazı borçları bana gösterdiler. Üstünü çizdik borçların. Artık bulamıyoruz bu ismi. Kaç defa söylesek de ne el emeğimizin karşılığını alıyoruz ne de verdiğimiz malın. İşte bu nedende dolayı artık "ödemeyi yarın yapacağız" deseler bile iş yapmıyoruz. 

Sen bana zengin semt diyorsun ama fakir dediğimiz semtlerde böyle onursuzluklar yaşanmaz. 
 İşte bu son cümlesine ben de kafa salladım onaylayarak, ben daha çok asil olanlarıyla muhatab oluyorum dedim, diğerleri az olsa da...

*
Düşünebiliyor musunuz dostlar, esnafın hali işte böyle. Allah aşkına nasıl bir toplumuz biz. Borçlu ölenin cenaze namazını kılmayan bir peygamberin ümmetiyiz sözde. Yazıklar olsun bize. Evine ekmek götüren esnalara yapılır mu bu? Üstelik işin içinde emek var. İşçinin emeğinin karşılığını alnının teri kurumadan verin diyen bir peygamberin ümmetiyiz sözde. Adam diyor nerdeyse 2 bin evden alacağımız var. Böyle bir toplumun ekonomiden şikayetçi olması bana boş geliyor. Vesselam 

12 Ocak 2021 Salı

"Meclise Tıpçı Girdim Hukukçu Çıktım Yassıada'da Doktoramı Veriyorum" - Burhaneddin ONAT

 DP Antalya mebusu Burhanettin Onat Yassıada'da Yargılanırken...


》Burhanettin Onat, hakkında tanık olarak dinlenen Hüseyin Nail Kubalı'ya anayasa ile ilgili sorular sorarak tanık olan kişiyi zor durumda bıraktı. Bunu gören mahkeme reisi Salim Başol, tanığı kurtarmak için Onat'a yönelerek: "Siz tıp doktorusunuz. Sorularınız anayasa ile ilgili. İhtisasınız dışında. Bunları nerden öğrendiniz?" Onat şu cevabı verdi: "EFENDİM, MECLİSE DOKTOR GİRDİM, HUKUKÇU ÇIKTIM. YASSIADA ÜNİVERSİTESİNDE DE DOKTORA TEZİMİ VERİYORUM" dedi.

(Adnan Selekler, 27 Mayıs Zor Günler-Anılar, Olaylar, Yorumlar, s. 24)

Genç Mahkum Anlatıyor: "3 Bin Sene Geçmiş Sanki" - Yaşanmış Hikaye


        

        Bonzai almıştım bir ara, azdı ama. Etkisini bir süre sonra gösterdikten sonra bir baktım ki ben ölmüşüm annem babamlar üzerimde durmuş ağlıyorlar. Beni tutup tutup sallıyorlar. Uyan oğlum uyan diyorlar. Sonradan benim cenazemi hazırlayıp gömecekler. Ben olan biteni görüyorum. Beni gömüyorlar. Ben ruh gibi oralarda dolaşıyorum. Latif varlıklar beni alıp götürüyor. Engel olamıyorum. Sonradan bazı şeyler daha yaşıyorum. 3 bin sene geçtiğini sanıyorum. 

        Gözümü bi açtım ki taksideyim. "Nereye gidiyoruz?" dedim. "Köye" dediler. "Nerden geliyoruz peki?" "Urfa'daki hastaneden." "Ne oldu bana?" dedim. "3 gündür seni götürmedigimiz yer kalmadı. 3 gün boyunca baygındın ve bir türlü uyanmadın. Nerdeyse ölecektin..." dediler... 

        Ben hiçbir şey hatırlamıyordum ve hala da o anları hatırlamıyorum. Sonraki birkaç günde ise şuurum yerindeydi ama sersem sersem dolaşıyordum etrafta. Bir daha almadım o zıkkımı. Beni bulaştıran şey ise saçma sapan bir meraktı.... 

**

        Rabbim bizi ve gençlerimizi koru. Özenti, Merak tuzağı şeytanın en sinsi tuzaklarıdır. Birçok gencimiz bu cehaletin kurbanı olmaktadır. Bu nedenle muhakkak ilgilendiğimiz gençlik gruplarımız olsun. Onlara sahip çıkalım. 

Yunanlılar Suriyede Mülteci Konumda Yıl 1942

 



Yıl, 1942

Nazi ve Sovyet işgalinden kaçan yaklaşık 40 bin Avrupalı, Suriye, Mısır ve Filistin'de kurulan kamplara yerleştirildi.


Foto: Yunanistan'dan Suriye'ye mülteci olarak gelenlere yemek ve kıyafet dağıtıldı.

Bir Mahkum Dedi Ki - Yaşanmış Hikaye

Bir mahkum dedi ki:

Dışardayken, bana gelen mesajlara bile cevap vermeye erinirdim ama şimdi nerdeyse her gün 1 kitap bitiriyorum. Bu zamana kadar boşuna yaşadığımı kitap okuduktan sonra anladım.

Türklerin 100 Yıl Önce Yuttuğu Mikrobu Şimdi Kürtler Yutuyor

Şuna bakar mısınız?
100 yıl önce türklere (önemli bir kısmına) yutturulan ırk mikrobunu bize de yutturmaya çalışıyorlar. Benim seçmediğim ırkımı bana din diye dayatıyorlar. Kürtleri yücelteceksin, kürtleri gerileten İslam ise İslamı da terk edeceksin, kürtleri Amerika kurtaracaksa gerekirse Ona tapacaksın, siyonizmi hak mücadelesi olarak göreceksin (ki kürtlere yardımcı olsunlar), pkk ne kadar kötü de olsa kürt örgütü olduğu için köklü karşıtlık sergilemeyeceksin. İranlıya, Türke ve Arap'a düşman olacaksın. Müslüman olsalar da...
Daha ne sersemlikler....
Ya Rab koru imanımızı.
Ama eminim ki 100 yıl önce türk ırkçılığı da aynen böyle idi. Kabe ile çankayayı eşitleyecek kadar sapık bir durum.
Seçmediğim ırkımın halleri doğal hallerimdir ve devlet de dahil kimse bu doğal hallere ket vurmamalıdır. Bu doğallığın en büyükleirnden biri de anadildir. Devlet anadile (doğallığa) müdahale ettiği için işte bu sersem tavırlar ortaya çıkıyor.

Bizler müslüman kalarak kürttlerin de ve diğer kavimlerin de doğal hallerine sahip çıkmaya devam edeceğiz. Siyasiler bu konuda kesinlikle şuurlandırılmalı. Özellikle islami gruplar tarafından. Anayasa değişmesi gerekiyorsa değişmeli. Ne edip edip fıtrata dayalı bir sistem kurulmalı. Aksi halde bir sersemlikten kurtulup öbür sersemliğe düçar oluyoruz. Ve son tahlilde islami siyasetin gerekliliğini bu vesile ile daha iyi anlıyoruz. İslami siyaset, islami yönetim olmadığı sürece böyle sersemliklere maruz kalacağız.. İster kürt tarafından ister türk tarafından...

11 Ocak 2021 Pazartesi

Newroz/Nevruz Günü'ne Müslümanca Bakış Denemesi

       


     Kutsal bayram mı? Hayır tabiki. Bildiğin kültürel bir etkinlik. Eğer kutsalsa hangi dinin kutsalı? Eğer İslam’ın kutsalı değilse -ki değil o halde müslüman kürtlerin olaya farklı bakması gerektiği bilinmeli. Peygamberimiz kendi arap kültürünün bile bayramlarını değiştirdi. Çünkü İslam hayatı şekillendiren ve putperestliğin her biçiminden korumaya çalışan bir din. Neden biz Müslüman kürtler İslam öncesi kürt efsanesini kutsallaştıralım. Newroz baharın gelişi itibariyle ateşsiz ve dualı, şükürlü bir şekilde idrak edilebilir. Zira baharın gelişi zaten Allah’ın ayetidir. Biz yabancısı değiliz ki Allah’ın ayetlerine. Ama işin içine başka kutsallıklar katıp ateşsiz bu iş olmaz derseniz o zaman biz de yokuz deriz.

        Eğer efsaneleri din edinmemişseniz ne ala. Ne güzel. Gerçek kurtarıcılar peygamberlerdir. Onların izini takip etmek gerek. Eğer gerçekte Demirci Kawa insanları o zalimden kurtarmışsa, inşaallah Allah mükafatını verir, gerçek durumunu bilemeyiz. Ama onu putlaştırmama konusunda hassas olmalıyız. En azından Müslümanım diyen kürtler.

        Mesela ateşin üzerinden zıplamalı olarak kutlanılan newruzda Yüce Allah’a dualar ediliyor mu, baharın getiren Allah’a hamdler, şükürler ediliyor mu, bir kerecik bile Allah’ın adı anılıyor mu? Bunu sorgulamak bir Müslümanın en doğal hakkı. Üstelik yeri göğü yaratan, her sene baharı geri getiren Demirci Kawa değil. Bakın insanlar Yüce Allah’ı bir kenara koyup Demirci Kawa efsanesine göre haberleşme aracı olarak kullandığı ateşi kutsallaştırıyor. Özgürlük falan diyerek sosluyorlar. Acaba özgürlük diyenler, Kawa’ya göre mi diyor, yoksa kendi şimdiki ideolojilerini mi kastediyor, bunu da sorgulamak lazım. Zira sadece hayatta kalmak ile özgürlük elde edilmiş olmuyor. İslam’da özgürlük Yüce Allah’a kul olarak gerçekleşir. Demirci Kawa’nın bireysel eylemini eğer gerçekten yaşanmışsa da fıtri bir eylem olarak görürüm. İnsanların hayatlarını kurtarmak elbette ki önemlidir.

Türkçe Ezan Üzerine

Ezanın Türkçeleştirilmesinde rol oynayan dokuz kişiden biri olan Ali Rıza Sağman bile bu durumu şöyle eleştirmiştir: Ezan Türkçe okundu da ne oldu? Cami fazla cemaat mi kazandı? Ezanın taşıdığı birkaç kelime, Türkçemizi mi zenginleştirdi? Öte yandan ‘monşer’ler ile ‘’bonjur’’lar dilimizi kökünden kemirip duruyor. ‘’Mersi’’ler ‘’sağol’’ları kapı dışarı savarken ezandaki birkaç kelimenin Türkçe okunmasını lazım görmek doğrusu anlaşılmaz bir muammadır. Dilimizi önce diğer yabancı kelimelerin salgınından kurtaralım da sıra ezandaki beş kelimeye gelsin.

Kaynak: “Türkçe Ezan ve Menderes” (Kitap Kritiği)

10 Ocak 2021 Pazar

Büyük Cihada Gir! Ama Ne İle? Furkan:52

         

      


"Madem öyle, artık sen inkarcılara uyma ve onlarla onunla (Kuran) tüm gayretini sarfederek büyük bir cihada giriş." (Furkan:52)


       Bu ayet Mekki bir ayet. Dikkat ediyor musunuz? "Cihada giriş" diyor ayet ama ne ile? Bu kitap ile. Kuran ile. Kurandan elde edilecek bilinç ve manevi güç ile ve buna da cihad-ı ekber diyor. 

        Kimilerinin cihadı salt silahla yapılan bir eylem olarak görmesinin burada büyük bir handikap olduğunu görüyoruz. Cihad tüm hayatı kuşatan ve başta Kuran ile olmak üzere meşru şekilde olmak üzere sayısız şekilde yapılabilir. 

Din'e Ekleme Yapmaya Bir Örnek: Hadid 27

         "Onlar Allah'ın rızasını elde edeceğiz diye bizim kendileri için onaylamadığımız bir ruhbanlık uydurdular. Bunu onlara biz farz kılmadık. Onlar bunu kendi kendilerine farz kıldılar. Ama buna da uyamadılar. Biz de aralarından inananlara ödüllerini verdik. Lakin çokları yoldan çıkmıştır." (Hadid:27)



**
        Din'e ekleme yapmada iyi niyet başat rol oynuyor. Dikkat edelim. İyi niyetle dindarlığımızı geliştirelim diye ekstradan ibadet ve yöntem üretmek insanı şirke bile götürebilir. Bazı müslüman gruplar müntesiplerine biraz da zor olacak dini uygulamalar yaptırıyorlar. Bunları da teşvik için bazı sözler sarfediyorlar. Sonradan o müntesip, başka müslümanların bunu yapmadığını görünce kendisinin daha takvalı, diğerlerinin ise geride olduğunu düşünüyor.

        Dindarlığımızı Kur'an ve mütevatir sahih sünnetin sınırları içerisinde yaşayalım. Zaten bu ikisi hayatın tümünü ibadet yapmanın formülleri ile dolu. Ekstradan üretilen ve bu kaynaklara dayanmayan uygulamalara dikkat edelim, hatta sakınalım.

Hadisler Vahiy Mi?

          Hadisler vahiy değildir ve sadece iddiadır, sahih olanı da vardır uydurma olanı da. Kimisine göre uydurma olan diğerine göre sahih. Bu çok sakıncalı bir sonuca götürür bizi. Sahih olanın senedi ile birlikte Kuranın açık mesajına da aykırı olmaması gerekir. Kur'an'ın konu etmediği şeyler itikad değildir. Hadis ve özellikle sünnet Kur'an'ı anlamada ve yaşamada elbette ki önemli kaynaklardır. Bunu es geçmiyoruz.

        Örneğin hrıstiyanlar ruhbanlığı kendilerine farz kıldılar Allah farz kılmadığı halde. Bizler de o hataya düşmemeliyiz... Yahudilerin kendilerinin cennette olduğu iddiasına Yüce Allah "Allahtan söz mü aldınız" demesi gibi. Bu durumlara düşmemek için çok dikkatli olmalıyız.

        Said Nursi rahmetullahi aleyh şöyle der: "Dinde nakısalık yapmak cehaletle olur ama dinde ziyade yapmak ilimle olur. İkincisi birincisinden daha tehlikelidir."

9 Ocak 2021 Cumartesi

Çocukluğumun Resmi [Gerçek Foto]


 

Çocukluğumun fotoğraf albümüne bakıyorken sona doğru geldiğimi farkettim... Ve hafif bir sesle:

"bitmesin bitmesin bitmesin... bitm........."
Çocukluğa özlem öyle tuhaf bir duygu ki..
Çocukluğun o saf günlerine olan özlem kalbi çatlatırcasına vuruyor.. Ama ne çare!..
Rabbim cennetine layık eylesin.
Çocukluğa özlem cenneti celbediyor adeta..
*
[sokaklarımız eskiden şendi]
*
Bahçelievler/Adıyaman/92li yıllar

8 Ocak 2021 Cuma

Din'e Teslim Olmak Mı, Din'i Teslim Almak Mı?

      

"Din insan içindir", ifadesi şu anlama gelmektedir: Din, insanı felaha ulaştırmak içindir, insanın hayatında temiz, adil bir yaşamın sağlanması içindir, insanın derin ontolojik sorgulamalarına gerçek cevap vermek içindir, zira ontolojik sorusuna cevap bulamayan insan zalim olur, yahut zulme uğrar. Din, insanı sahte ilah edinmekten korumak içindir. Sadece Yüce Allah'a teslimiyet ve Peygamberine itaat ettirerek gerçek özgürlüğe ulaştırmak içindir. Dinin insan için olmasının gerekçeleri çoktur. 


        Aksi halde, madem din insan içindir, o halde insan din'i istediği şekillendirebilir, eksiltebilir, arttırabilir, hatta çağın hakim gücünün istediği gibi şekillendirebilir, demek değildir. Yani, "benim için ise madem, ben daha iyi bilirim kendi felahımı, refahımı", diyerek din'e karşı lakayd, ukala tavırlara giremez insan, girmemeli. Dikkat etmeliyiz, bu şekilde mantık lafları ile insanın teslimiyeti zedelenebilir. Aslolan kalple ve akılla teslimiyettir. Din bu aşamadan sonra insana fayda verir.  

    
 

Hüda Par ve Kürt Milliyetçiliği

       

         Hüda-Par kürt nüfusun etkin olduğu bölgede ortaya çıkan siyasi bir harekettir. Ancak yelpazesi ülkenin ve hatta dünyanın tümüdür. Kürt milliyetçileri ise bunun farkında olmayarak onları dar bir alana hapsetmek istiyorlar. Bu nedenle de acımasız eleştiriler yapıyorlar. Hüda-Par bu eleştiriler karşısında vakarını bozmadan ilerliyor. Kürt meselesinin Türkiye’deki yansımasına da bîgane kalmayan Hüda-Par, yüksek sesle bu konuda görüşünü ortaya koymaktan da asla çekinmemektedir. Özellikle ülkenin nüfusunun nerdeyse yarısı olan kürt nüfusun anadilinin resmi dil ve eğitim dili olması ve Kemalist rejimin zulümleri konusunda görüşlerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Ama tabi kürt milliyetçileri bunlarla tatmin olmuyorlar. Bundan dolayı da Hüda-Par’ı ağır eleştiriye tabi tutuyorlar. Hüda-Par, milliyetçi sapmanın travmatik psikolojisinin farkında ve istikametini belirlediği akidesi onu bu travmatik sapmadan korumaktadır.

Sancılar - Şiir

Sessizlikten doğan sancılar..                                                                                                                              Beynini gürültülere boğuyordu.

Gözlerini kapattığında bu daha da artıyordu.

Sessizlik bu kadar mi acıtırdı ki?

Şaşırıyordu.

Sadra şifa olacak bir ses duymak istiyordu.
O ses, rabbani bir nefesten olmalıydı.
Allah'ı hatırlatmalıydı
Ancak bir türlü duyamıyordu.
Beyni çatlıyor ve gözleri kararıyordu.

Hocalık, Liderlik, Önderlik Aynı Mı?

 Hocalık ayrı.. Liderlik ayrı.. Önderlik ayrı

Hoca, topluma sadece bilgi ve bilinç verir.
Lider, toplumu her yönden idare eder ve ileriye götürür.
Önder ise toplumu ileri götürür ve ardında liderler bırakır.

Bizim hocalık ve liderliği bünyesinde barındıran önderlere ihtiyacımız var.. Sadece hocalara kalırsak toplum kendi kendini öğütür.

Zirvelere Çıkmak Yeterli Değil, Bal Mı Zehir Mi?

 Zirvelere çıkmak insana iki şey kazandırır. Biri bal hükmünde diğeri zehir hükmündedir. 


Balın özelliği zirvelere çıktığın için geniş ufuklu olmak, bütüncül bakabilmek.


Zehir özelliği ise zirvelere çıktığı için kibirlenmek.


Bir gün zirveye çıktığınızı düşünürseniz bala mı sahip oldunuz yoksa zehire mi? Yoklayın kendinizi...

Varacağın Nokta Hayata Dokunuş Değilse

 Ne kadar düşünürsen düşün..

Ne kadar entel olursan ol..
Ne kadar eleştiri yaparsan yap..
Ne kadar okursan oku..
Ne kadar zengin olursan ol..
....
Sonunda varacağı nokta;
HAYATA dokunan, eyleme/ıslaha/imana dayalı KULLUK bilinci,
YÜREĞE dokunan acziyete/şükre/istiğfara dayalı DUA bilinci
olmadığı sürece bir oyalanma ve avunma sürecinde olduğunu unutmamalısın.

5 Ocak 2021 Salı

Hakiki İmanın Üstünlüğü - Al-i İmran:139

        Al-i İmran139: “Öyleyse çözülmeyin ve moralinizi bozmayın. Eğer yüreğinizde gerçek iman varsa, sırtınız asla yere gelmez.”

        Gerçek iman insanın ruhunu ve bedenini hakkıyla yönetir. İnsanı güçlü kılar. Yalpalamalardan korur. Kararsızlıklardan korur. İman dünyadan ahirete uzanan hayat köprüsünü başarılı bir şekilde geçmemizi sağlayan bir nimettir.

        İman bidayetimizi ve nihayetimizi bize öğreten bir ilimdir. İman insanlara bizleri kul olmaktan kurtaran bir nişanedir. İman bizi zalim olmaktan ve zalimden korur. İman bizi adam eder, iblisleşmekten korur. İman hem izzet kazandırır bize hem tevazu. İman hem korku salar içimize hem de müjde. İman dev aynası değildir.

        İman çukur ayna da değildir. İman bizi olduğumuz gibi gösteren düz aynadır. Rabbim, bizi ölümümüzün sonuna kadar sana iman eden kullarından eyle ne olur. Amin.

Meryem'in Babası Sohbetten Dönünce - Kısa Hikaye

 Zil çalıyordu. Meryem kapıya doğru yöneldi.

Babasıydı kapıdaki, "esselamu aleykum can kızım", dedi babası.

Meryem de "ve aleykumselam can babam" deyip sarıldı babasına.

"Baba geciktin biraz sanki" dedi Meryem..
-- Kızım tefsir dersi uzun sürdü.

-- Biz de yarın annemle gideceğiz inşaallah baba.

-- "Hımm öyle mi", dedi babası, "Ama sizinki kesin uzun sürer kızım". "Neden?" diye sordu Meryem.
Babası latifeli bir eda ile,

-- E kizim anla iste kadınlar bi basladı mı durdurabilene aşk olsun.. Fizilalden girerler o perdenin metresi ne kadardı'dan çıkarlar.

Annesi bunu duyunca öksürdü biraz:
-- Biz hayatın içinden de konuşuruz, ortamımız samimileşir ve sıcak bir ortam olur. Bu daha gerçekçi bir ders ortamı, dedi annesi. Hem siz de ya siyaset ya araba konuşursunuz.

-- Tamam hanim tamam bir şey demedim bilseydim duydugunu kısık sesle yapardım latifemi..
Ama Allah'a şükürler olsun kadınlar da erkekler de artık vahiyle ilgileniyor bu beni çok mutlu ediyor.

-- Haklısın Can dedi annesi, eşine. Kızların ayetleri can kulağıyla dinlemesi harika bir şey.

-- Meryemim de dinliyor mu peki, deyip kızına baktı babası.

-- Oradaki herkes Meryem'in Kur'an'a olan ilgisine hayran maşaallah.

Bunu duyan babası kızının alnından öptü ve afferin kızıma, dedi.

Annesiyle mutfağa girdi Meryem, baba da abdest almaya doğru gitti yatsı namazını eda etmek için.

Vahiyle inşa olmaya çalışan ailelere ne mutlu....

4 Ocak 2021 Pazartesi

Kaf Suresi Üzerinden Ders

Kafirler bir insanın elçi seçilmesine şaşırırlar. Öldükten sonra dirilmeyi alaya alırlar ve inkar ederler. Allah ise onlara dört büyük ayetinden cevap verir. Gök, Dağ, Su ve Hurma.


Bunları sizin için kim yarattı? Ve bunu yapan Allah yani gökten inen mübarek su ile toprağı canlandıran Allah, sizi tekrar diriltemeyecek mi? Ya da siz Allah'ın ilk yaratışından dolayı yorulduğunu mu sanıyorsunuz?

Çağırıcı sizi çağırdığında gözleriniz yılgın bir şekilde kabirlerden çıkacaksınız. Ve perdenin kalktığını göreceksiniz. Gözleriniz bu konuda keskinleşecek. Yaptığınız hatayı anlayacaksınız: Peygamberi Yalanlamak ve Ölümden Sonra Dirilmeyi İnkar Etmek...

Sizler gibi geçmişteki Nuh, Ad ve Semud kavmi de inkar etmişlerdi. Bu inkarları onlara zulme itmiş. Tehdit edildikleri azap başlarına gelmişti. Nuh tufanı inkarcılarının kökünü kesti. Nuh'a 'sen yalancısın'dediler.. Üstelik bir delile değil, heva ve heveslerine dayanarak... Müşrikler de hevalarından dolayı reddetmişlerdi. Böylece onlar da yok oldular.. Bedir de 6 müşrik kodaman mü'minlerin elleriyle azaba uğratıldı. Çünkü onlar inatçı kafir, saldırgan ve şüpheci idiler.

(gençlerle pansiyon dersinden)

Unutmayalım ki, Şirk İnanan İnsanın Düşeceği Bir Problemdir

 Yüce Rabbimiz "Peygamberler arasında bir ayrım yoktur" der. İkincisi olarak da "Deki: Ben de sizin gibi bir beşerim". İşte size iki Kurani ölçüt..

Rivayetlerden de şöyle iki ölçütümüz var: Biri "Hanginiz Muhammed?" sorusu, diğeri de "Karşımda ne titriyorsun be adam ben de senin gibi kuru et yiyen bir kadının oğluyum" nebevi sözü.


"Hz. Muhammed'in eşi benzeri yok" demek ya da "Muhammed eşittir Allah" demek (aşk ile de olsa) itikadi açıdan ciddi bir sapmadır.. O Allah'ın kulu ve resulüdür.. Onu aşırı yücelten onun davasına ihanet etmiştir. . Üstelik Kur'an 'sahibukum' der yani arkadaşınız.. Prosedür ve protokol yok yani.. Tabi saygı var, değer verme var, candan aziz bilme var..

UNUTMAYALIM Kİ ŞİRK, İNANAN İNSANIN DÜŞECEĞİ BİR PROBLEMDİR..

2 Ocak 2021 Cumartesi

Üç Mesele: Bahçe Sahipleri-Tefecilik-Urfa Lanetlik Mi?

        Bir mecliste konuşurken gündeme, Kur'an'da ilk inen kıssa olan "Bahçe Sahipleri Kıssası"nı getirdim, bahçe ortağı olan üç kişinin mülk üzerinden ver(eme)dikleri imtihanı anlattım. (kalem suresinde, merak eden Kur'an mealinden okuyabilir), dinleyici kardeşler şaşırarak dinledi. 

        Zira kendilerine din anlatanlar direk Kurandan mesaj vermemişler hep bilmem kaçıncı derece geride kıssalar anlatmışlar, çoğu da yanlış bilgi içerikli. 

        Kur'an'da inen bu ilk kıssanın şahsiyete katmak istediği erdemlerden biri olan "paylaşmak" ve "Allah yokmuş gibi hareket etmemek"tir, dedim. 

        Kıssayı anlattıkça dinleyicilerin şaşkınlığı daha da artıyor.  Adeta "Neden bizim bu kıssadan haberimiz yok" dercesine dinliyorlardı. Pür dikkat dinlediler bu nedenle. 

        Davet ve tebliğde Kuran mesajını geride bırakarak direk hocalarımızın kitaplarındaki görüş ve yorumlarını dikte ettirircesine anlatmak, ilk doğru buymuş gibi lanse etmek kanaatimce vebaldir. 

*

        Ardından konu Urfa'da kısmi yaygın olan tefeciliğe geldi. Bu meselede de bu cürmün "Allah'a ve Rasulü'ne harb ilan etmek olduğunu" hatırlatıp onun üzerinden konuştuk. Tabi ki bu ifade Kur'an'da geçen bir ifade. Yani konuyu ilk olarak Kurani dayanaklarla anlatma çabasında oldum. Nebevi davet biçimi böyle olması gerekir. Zira Nebi ne öğrenmişse Kur'an'dan öğrendi. Daha sonra hocaların (tek birinin değil) fikirlerinden istifade edilebilir elbet. 

        Yine tuhaf olan şuydu ki, dinleyiciler bu meseleyi de Kur'an içeriği üzerinden dinlememiş gibi pür dikkat dinliyorlardı. Örneğin, "faiz yiyen anası ile zina etmiş gibidir" sözü nerde, "Faiz yiyen Allaha ve Resulüne harb açmış gibidir" sözü nerde. İnsanlar ikincisinde çok ilkini biliyorlar. Neden önce ayet bilinmiyor? Ve ilk söz acaba gerçekten sahih mi? 

      

1 Ocak 2021 Cuma

Dalalet/Hidayet Meselesinde Adımı İlk Atan Kim? - Saf:5



"... Sonra onlar eğri yol tutunca, Allah da kalplerini eğriltti. Allah, fasıkları sevmez."

Saf Suresi 5. Ayet

Bu ayetten anlıyoruz ki, insan tercih eder ve Allah da onun tercihini uygular. Sen saparsan Allah sapmana izin verir. Sen doğru yolda olmaya çalışırsan Allah da bu konuda seni destekler.





Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...