Kaynayan bir kazan...
Yürek kızdıran..
Kaynayan bir kazan...
Yürek kızdıran..
Bizim ikizler 6 yaşına doğru gidiyor. Odaları ayırma sürecindeyiz. Bugün biri gece kalkmış lavabosuna kendisi gitmiş ve dönüşte benim ayak tarafıma uzanarak yatmış. Hiç farketmedim... Ötekisi de uyutmaya çalışırken "baba gitmeyin sizi özlüyoruz" diyor. Yani öteki odaya gitmemizi istemiyorlar. 4 yaşını doldurmaya 3 ayları var.
*
Bu ve benzeri örnek olaylardan anlıyorum ki, çocuk anne baba ilişkisi çok ama çok önemli. Nasıl ki ekmek ve su ile büyüyor. Aynen öyle de anne babanın sevgisi, ilgisi, duygusal teması ile de ruhu güçleniyor. Özgüveni oluşuyor.
*
Şimdi düşünüyorum da geçmişten bugüne birçok anne baba, çocuğuna gerekli sevgi, ilgi ve duygusal teması göstermeyip böylece çocuğun ruhunu/özgüvenini güçlendirmeden hayata bırakıyor. Küçük yaşlarda sevgi eksikliği ile beraber üstüne bir de vurmalar ve kızmalar da olunca topluma nasıl nesiller bırakıldığını tahayyül ediniz.
Kanaatimce toplumsal sorunlarımızın temeli sevgisiz ve ilgisiz, bol vurmalı ve kızmalı çocukluk süreçlerinde atılıyor. Sizlerle paylaşmak istedim.
Toplumda dedikoduların önünü açan şey bizim toplumsal yapımızdır. Muhataba, eleştiri ve bize katılmama payını, yüzümüze karşı söyleme fırsatını/imkanını vermeyince iş arkadan cekiştirmeye doğru gidiyor.
Bismillah
"Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum; karım da kısırdır. Tarafından bana yerimi alacak bir halef ver; o, Ya‘kūb hânedanına da vâris olsun; rabbim, onu rızana erdir!” /Meryem:5-6
Seyyid olmayan "Seyyidim" ve seyyid olan "Değilim" diyenler, ikisi de
Kezalik, dinden birşeyi fasl veya olmayanı vasl etmek, ikisi de caiz değildir. Belki hikâyâtın bakırları ve İsrailiyatın müzahrafatı ve teşbihatın mümevvehatı elmas-ı akidede, cevher-i şeriatta, dürer-i ahkâmda ithal etmek, kıymetini daha ziyade tenzil ve müteharrî-i hakikat olan müşterisini daha ziyade tenfir ve pişman eder.
Oysa küçükken yeri geldiğinde uyarı ve ikaz; yeri geldiğinde ödül ve takdir olsaydı, çocuk büyüdüğü zaman başarısızlığını hazmedip kendine çeki düzen verecekti.
Peygamber ve sahabenin mücadelesinin temelinde Aziz İslam'ı özgür bir şekilde yaşamak vardı.
Ah Adıyaman..
Adeta güneşi başka güneş..
Bu Ayet Bana İnsanların Ne Kadar ÖZEL ve İmtihanın Ne Kadar ŞAHSİ ve CİDDİ Olduğunu Öğretti! Bir de şunu: Kişi İçten Bizzat Kendisi Kabul Etmedikçe Durum Vahim:
“Diri diri gömülen kıza hangi suçundan dolayı öldürüldüğü sorulduğunda;” (Tekvir Suresi 8-9)
"Elma kokusu ile ölen çocuğa hangi suçtan
ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman.........."
Yüce Rabbimiz Halepçe mazlumlarına rahmetini versin.
Yakın tarih katliamlarının belki en acı olanı. Asla
unutmamalıyız. Kin ve nefret için değil. Bir daha yaşanmaması için...
Annem demişti, o vakitler bizler de evlerimizin
pencerelerine naylon çekmiştik, piyasada naylon kalmadı nerdeyse...
-Hep o zalimlerin dünyayı fesada uğratması korkusu
insanların huzurunu nasıl da kaçırıyor. Aman Allahım…
Kötüler güç birliği yapıyorsa iyiler neden yapamıyor?
Kötüler bu kadar cesursa, iyiler neden bu kadar cesur olamıyor, asıl sorular
bunlar?
Halepçe Katliamı asla ve kat'a Müslümanların eylemi
değildir.
Arap Baas Partisi denilen içinde hem arapçılığın
olduğu hem de sözde sosyalizmin olduğu küfür ideolojisidir. Bununla beraber
Saddam bu ideolojilerin entelektüel düzeyinde bile değildir.
Hasılı yine geldik, katı milliyetçiliğe, katı
materyalizme ve tabi emperyalizme...
Diktatörleri besleyen emperyalist batı onları başımıza
bela etti. Onlar da acımadan insanlarımızı katlediyorlar. Bu coğrafyalardaki
farklılıklar İslami hoşgörü ile bugüne geldi ama maalesef bu yüzyıllarda
diktatörler bu farklılıkları yok etmeye çalışıyor. Şu an Suriye'de ise Esed
kasabı bunu yaptı, yapıyor.
Özellikle savunmasız kürt kavminin yaşadığı bu trajedi
inşaallah bir daha yaşanmaz. Maalesef ders almadığımız da görülüyor. Bu anlamda ümmet ruhunu taşıyanlara çok iş
düşüyor. İslam ülkelerindeki milliyetçiliklere ve mezhepçiliklere karşı
mücadele içinde olmalıyız. Selam ve dua ile..
Batının teknik olarak ilerlemesi onun felsefesini, dünya görüşlerinin eleştirilmesini hatta reddedilmesini muaf hale getirmez..
“Doğa bilimleri bardağından içilen ilk yudum sizi ateist yapar ama bardağın dibinde Tanrı sizi beklemektedir.”
Fizikçi Werner’in bu sözünü çok önemsiyorum.
Ancak Allah’ın kudretini ortaya koyan bilimsel çalışmalar, maalesef Allah’ı farketmeye perde yapılıp putlaştırılabiliyor. Bu kadar gelişmişlik karşısında Allah’a boyun eğme gibi bir ihtiyacın artık olmadığını, O’nu pasif bir varlık olarak kabul etme nezaketini(!) göstermeyi de lütuf olarak görenler de cabası…
Birkaç gün sonra yakın komşusuna gıda paketi geldi. Paketi alan komşusu sevindi ve çok teşekkür etti.
Paketi alan komşu açtı paketi, baktı ki, içinde "yerli çay" var. Kendileri "kaçak çay" içtikleri için, yerli çayı vermek üzere kendisi için yardım talebinde bulunan komşusunun kapısını çaldı, "biz içmiyoruz siz içiyorsunuz alın siz" dedi komşusuna....
Komşusu ısrarla almak istemedi, ama ne kadar almak istemedi ise de diğer komşu ısrarını arttırdı. Çaresiz kalan komşu istemeyerek de olsa almak zorunda kaldı. Almak istememesinin en önemli sebebi, bu hayırlı işe Allah için aracı olduğundan içine asla maddi bir şey girmemesiydi.
Yerli çayı alan komşunun bu hassasiyeti devam etti. Çayı eşine vererek, "bu çayı biz içmeyelim, sen fakir ailelere götür", dedi. Eşi de bu kararı destekleyerek çayı aldı ve onun fakir ailelere götürdü.
Bir gün sonra öteki binadaki, paket verdiği aileyi arayarak "size verdiğimiz paketteki çay, yarım kilo muydu yoksa bir kilo muydu?" diye sorunca, paketi alan komşu çayı verdiği komşusunu arayarak: "komşu onun gramajı ne kadar idi, ben tam hatırlayamadım" deyince, komşusu ona şu cevabı verdi:
"Ya komşu, onu eşime verdim, fakir ailelere ulaştırması için, açıkçası içmek istemedik, ben de dikkat etmedim gramajına"
*
Evet... Yaşanmış bir hikaye bu. Rabbim böyle hassasiyet sahibi insanlarımızın sayısını çoğaltsın. Birine yaptığı iyilikten nemalanmayan kişiler toplum için hayati bir ihtiyaçtır. Çoğu insan birine iyilik eder de, sonrasında gıdım gıdım çıkarır karşılığını veya karşılık bekler. İşte Allah için yapılan iyiliğin hali böyle değildir, Allah için iyilik yapan kendi alın terinin dışında bir menfaat beklemez, hele hele başkasına yaptığı iyilikten nemalanma hesabı yapmaz. Bu konuda İnsan Suresinde geçen ayetleri sizlerle paylaşmak isterim:
Ulus devlet modeli küresel kapitalist düzenin yutmak istediklerini küçük lokma yapma modelidir. Müslümanlar Ümmet devlet(ler)i modelini geliştirmeliler...
Kadınlar gününü iyi işlemek
Sadece "kutlu olsun" demek yeterli değil. İlk olarak bu günün köküne inmek gerek. İşçi kadınların, emeklerinin karşılığını alma mücadelesi ile başlayan ve sonunda ölümleri ile sonuçlanan acılı bir gün, bu gün. Yani kapitalizme karşı, emek sömürücülüğüne karşı direnen kadınların günü imiş bu gün. O halde düz mantık olarak kadınlara en başta Kapitalizm Nedir? sorusunun cevabı iyice belletilmeli. Kadınların algılarını yutan bu canavar tanıtılmalı. Kapitalizmin bugüne yansıması nedir? Mesela bilinçsiz tüketici olmayarak kapitalizme karşı durulabilir mi veya yerli üretim yaparak kapitalizme darbe vurulabilir mi? Bu soruların cevaplarının verilmesi ile kadınlar gününü idrak edilir. Özellikle evin dışındaki çalışma hayatına girerek bol maaş alan kadınlara kapitalizm ahtapotu ve kolları iyi tanıtılmalı.
BİR NEBZE DE OLSA SURİYELİ MUHACİRLERİ ANLAMAK İÇİN SİYERDEN BİR ANEKDOT
BUGÜNE IŞIK TUTACAK SİYER BİLGİSİ
Müslümanlara ne oluyor ki teorik ihtilaflardan dolayı "dünya hali" başlarına gelen belalarda birbirlerinin yanında olmuyorlar. Yani her cemaatin iktidar hesabı mı var? Varsa işimiz yaş o halde.
ULEMA'nın Kurani olarak 3 Özelliği:
Toplumsal yaşamın, beraberinde getirdiği bir gerçeklik var: "İki kişinin birbiriyle olumlu ya da olumsuz etkileşiminden, bu etkileşime müdahil olmayan üçüncü kişi öyle veya böyle etkilenir."
Gün geçtikçe hilafetin önemi anlaşılıyor. Hilafet, kısaca müslümanların birliğidir, özellikle siyasi, ekonomi ve askeri...
Ancak elbette ki güncellenmesi gerekir idi. Ama batıcı zihniyet onu kökten kopardı. Müslümanların siyasi birlik şuuru, ulusçuluk zehri ile zehirlendi, kirletildi.. Sorunları ıslah edecek islami ruh var iken batıcı kadro bu ruhu da etkisizleştirip müslüman ümmeti başını kopardı.. Ve daha çok ulusçuluk zehri akıttı topluma. . Türkler ve Araplar tümüyle zehirlendi, kürtler de zehirlenmeye devam ediyor.
Rahmetli Erbakan'ın D8 PROJESİ, hilafetin ıslah edilmiş veya güncellenmiş versiyonu olacaktı. Ama batı ve içimizdeki batıcılar ona da engel oldu.
Fetih suresi okumaları anadolu kültürüdür.
Sünnette olmayan bir uygulamadır.__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...