Çocuklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çocuklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Nisan 2023 Pazar

Sınavlar Bağlamında Anne Babaların Tükettiği Nesiller



Başarının yolu, başarısız denemelerdir.

Bunu geç öğrendik.

Toplum da acımasız bu konuda. Başarı üretmediğin her adımında jet hızıyla kınıyor seni ailen, çevren... 

"Azimle devam et, yaparsın" demek yerine "bak, sınavı kazanmazsan var ya, seni şöyle yaparım, şu ustaya gönderirim, evlendiririm" gibi kestirme ama moral bozucu söylemleri tercih ediyorlar genel olarak. 

Oysa bu gibi ifadeler, kalpte derin yaralar açıyor. Çocuk daha sonra başarı gösterse bile bu derin yaraların izini taşıyor.a

Hatırlıyorum, birisi yaptığım net sayısını sormuştu, ben de söyledim. Dudağını bükerek verdiği cevap şu: “Bu netle bir şey olmaz!” 

Halbuki, daha yolun başındaydım. O cümle öylece kalmış zihnimde. O cümleden sonra motive edici şeyler gelmedi tabi. 

Bir arkadaşımın babasının meşhur sözü idi: “100 alan öğrencinin de iki eli, iki gözü var, o alıyorsa sen niye alamıyorsun?” Oysa arkadaş zayıf not almamıştı.

İşte bu ve bunun gibi cümle motive edici değil. Tam tersi moral bozucu. Can sıkıcı. Bunu söyleyen babaya, “baba sen hayatındaki başarının neresindesin” demek gerek. 

Birisi daha anlatmıştı. Kpss sürecinde, hassas ve kaygılı iken ebeveynin kurduğu cümle: “Bak kazanmazsan sana şu yerde bir dükkan açarız dükkana bakarsın, ona göre….”

Ey ebeveyn, bunu şimdi söyleme! Sınav sonucunu bekle, kazanamadığı zaman can alıcı sözlerle söyle. 

Sen çocuğunun beynine o an “kazanamama” sinyalleri gönderiyorsun farkında mısın? Kaygısı daha da büyüyor. Zihni derin düşüncelere dalıyor, "acaba kaybedersem nasıl olur" gibi kaygı ifadeleri beyninde cirit atıyor ve çocuk probleme odaklanamıyor. İyi niyetle söylediğin cümle zamansız olduğu için zehir etkisi yapıyor!

Yarışma esnasında olan birine “Nasılsın, iyi misin?” dendiğini düşünün. Bu iyi niyetli cümle bile zamansız olduğu için kötülük olacak. Sana cevap vermek için bakması bile ona zaman kaybıdır. Aynen bunun gibi çocuğa bu süreçte söylenen moral bozucu cümleler daha kötü sonuçlar doğurur. 

Moral bozucu ifadem en hafif tabir. Resmen beyinde nükleer bomba tesiri yapıyor. Her yöreye ait aşağılayıcı ifade biçimleri var.

Özellikle ders çalışma sürecinde veliler bu durumları iyi yönetmeli. Laf sokma basitliğine kaçmamalı. Başarısızlık anında hemen moral bozucu cümle yağmuru yağmamalı. Çocuğun azmini besleyecek cümleler kurulmalı. 

Başarı öyle hemen olacak şey mi?

Hangi öğrenci çalışmadan deneme netlerini ful yapmış? Hem her öğrencinin seviyesi ve kapasitesi aynı mı?

Çocuğuna sabırla, kararlılıkla çalışmalarına devam etmesini, başarısızlıklarını fırsat bilip üstüne gitmesini (güzelce ama) telkin etmelisin ey ebeveyn. Başarısızlık hallerini başarıya doğru birer merdiven basamağı olarak görmeyi ifade etmeli.

Çocuğunu elbette takip edeceksin. Disiplinin olsun ama gardiyanlık edasıyla değil.

Çocuk anlasın ki sen ona desteksin, cellat değilsin.

"Ne güzel, yanlışlarının farkındasın, onlara odaklan ve onlara yönelik çaba sarfet ya da bir daha o yolu deneme. Başka bir yol bul." diyerek yol göster veya varsa bildiğin başarı örneklerini ona dokundurmadan anlat.

Disiplinli ol ama çocuğun kalbini paramparça etmeden!

Konu uzun ve başka boyutları var. Ben nokta atışı yapmak istedim. Anne baba olmak sadece çocuğu biyolojik olarak  doğurmak ve büyütmek değil. En önemlisi sevmek ve sevgiyi belli etmek. Sonra da yaş durumuna göre bütüncül ilgilenmek. Selam ve dua ile…

 

29 Mart 2021 Pazartesi

Nesillerimiz Altı Yaş Öncesi Sevgisizlikten Ölüyor! Bedenen Yaşasa da!




Galiba Nesillerimiz 6 Yaş Öncesi Sevgisizlikten Kaybediliyor?!

Bizim ikizler 6 yaşına doğru gidiyor. Odaları ayırma sürecindeyiz. Bugün biri gece kalkmış lavabosuna kendisi gitmiş ve dönüşte benim ayak tarafıma uzanarak yatmış. Hiç farketmedim... Ötekisi de uyutmaya çalışırken "baba gitmeyin sizi özlüyoruz" diyor. Yani öteki odaya gitmemizi istemiyorlar. 4 yaşını doldurmaya 3 ayları var. 

*

Bu ve benzeri örnek olaylardan anlıyorum ki, çocuk anne baba ilişkisi çok ama çok önemli. Nasıl ki ekmek ve su ile büyüyor. Aynen öyle de anne babanın sevgisi, ilgisi, duygusal teması ile de ruhu güçleniyor. Özgüveni oluşuyor. 

*

Şimdi düşünüyorum da geçmişten bugüne birçok anne baba, çocuğuna gerekli sevgi, ilgi ve duygusal teması göstermeyip böylece çocuğun ruhunu/özgüvenini güçlendirmeden hayata bırakıyor. Küçük yaşlarda sevgi eksikliği ile beraber üstüne bir de vurmalar ve kızmalar da olunca topluma nasıl nesiller bırakıldığını tahayyül ediniz. 

Kanaatimce toplumsal sorunlarımızın temeli sevgisiz ve ilgisiz, bol vurmalı ve kızmalı çocukluk süreçlerinde atılıyor. Sizlerle paylaşmak istedim.






Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...