Kadir gecesinin sembolik özelliği sönmek üzere olan iman ateşini harlıyor. Herkesin bu geceye odaklanması da etkili bunda.. (Bugün Eyyub Sultan'da bunu farkettim)
Tüm ifade
Kadir gecesinin sembolik özelliği sönmek üzere olan iman ateşini harlıyor. Herkesin bu geceye odaklanması da etkili bunda.. (Bugün Eyyub Sultan'da bunu farkettim)
Toplumda dahili ve harici bir sürü sorun var çözülmeyi bekleyen. Bu sorunların yanında tek işlevi "sorun tespitçiliği" olan bazı arkadaşlar müthiş manevi radyasyon yayıyorlar çevrelerine farkında değiller.
Öteden biri geliyor -söylem itibariyle haklı olarak- sorunları sayıyor sayıyor sayıyor, hatta yer yer toplumu aşağılıyor, aşağılıyor, sonra bir daha sayıyor sorunları biz böyleyiz şöyleyiz bilmem nasılız..
Falan filan..
Eee sonra?!!
Sen bu sorunların içinde minicik de olsa ıslah vizyonu taşıyor musun?
Yok!
Çevrende bir insana dokunuyor musun? Minicik de olsa çözüm üretme çabasında mısın?
Yok!
Bari aşağılama kardeşim ya..
Sorunlardan bahsetmek çok kolay inan. Çözüm üretmeye bak. Evet senin çözümünle bitmeyecek ama ne olur olan umudu tüketme!
Hep olumsuza odaklanma! Çözümcül ol! "Bizden adam olmaz" sözünü ağzından bi çıkar at ya...
Sorunlar dünyasındayız zaten. Öve öve bitiremediğin müreffeh ülkelerde de obezite sorunu var, konfordan kaynaklanan psikolojik sorunlar var mesela.. Soru-nlar bitmez. İmtihan dünyasındayız. Allah katında senin bunlara dair niyete bağlı pratiksel amelin/çözümün önemli... /mt
Yürek yorgun
Akıl şaşkın...
Yollar sisli..
Merhamet bulutları..
Toplanmış yağdıracak..
Sisleri dagıtacak..
Yorgun yüreğin işi zor..
Dünya hali demek kolay..
İçinden çıkmak zor..
Rabbin rahmet esintisi gerek..
Hayat imanla anlam bulur..
Aksi halde acıya anlam verilemez..
Acı cana yakar ama iman sabrı öğretir..
25 Nisan 2013
Mustafa Tosun
"Abdulkadir Es Sufi'nin Cihad'ı da yine bu dönemde okuduğum küçük ama önemli bir kitap; hiçbir ulusal remz'in önünde tazim gösterilmemesini ve namazın meydanlarda yiğitçe bir meydan okuma tavrıyla kılınmasını öneren bir manifestoydu"
Okuma Serüveni s. 72/ (Ümit Aktaş)
Bu görsel Afganistan'dan. Ramazan yardımları kapsamında gitmiştik. Bu görseli sosyal medyada paylaştım sevinerek. Altına da şu yazıyı yazdım:
<< Mezar-ı şerif bölgesinden iki alimle tanıştık. Biri Malezya'da İslami ilimler okumuş, burda üniversite hocası ismi Dr. Hamidullah Necip..
Okan Bayülgen'in Nokta programında Cündioğlu'nu dinledim. 1 saat 25dk.
Nereden, nasıl başlayacağımı kestiremiyorum.
Evvela şunu ifade edeyim, toplumun negatif özelliklerinden biri birisi hakkında konuşacakken yahut birisini eleştirecekken, o kişi hakkında uzun anlatımlı videolar yerine kısa kesitli, daha doğrusu sorunlu denilebilecek kesitler ile yetinilmesi... Bu durum hiç de iyi bir durum değil. Kim hakkında olursa olsun. Eksik ve algı yöneten verilerle değerlendirme yapılmamalı.
Şûrâ 20
مَنْ كَانَ يُر۪يدُ حَرْثَ الْاٰخِرَةِ نَزِدْ لَهُ ف۪ي حَرْثِه۪ۚ وَمَنْ كَانَ يُر۪يدُ حَرْثَ الدُّنْيَا نُؤْتِه۪ مِنْهَا وَمَا لَهُ فِي الْاٰخِرَةِ مِنْ نَص۪يبٍ
Kim ahiret ekinini isterse (hars) ona artırarak veririz ve kim dünya ekini isterse ona dünya ekini veririz. Ama onun ahirette nasibi yoktur.
Başarının
yolu, başarısız denemelerdir.
Bunu
geç öğrendik.
Toplum da acımasız bu konuda. Başarı üretmediğin her adımında jet hızıyla kınıyor seni ailen, çevren...
"Azimle
devam et, yaparsın" demek yerine "bak, sınavı kazanmazsan var ya,
seni şöyle yaparım, şu ustaya gönderirim, evlendiririm" gibi kestirme ama
moral bozucu söylemleri tercih ediyorlar genel olarak.
Oysa bu gibi ifadeler, kalpte derin yaralar açıyor. Çocuk daha sonra başarı gösterse bile bu derin yaraların izini taşıyor.a
Hatırlıyorum, birisi yaptığım net sayısını sormuştu, ben de söyledim. Dudağını bükerek verdiği cevap şu: “Bu netle bir şey olmaz!”
Halbuki, daha yolun başındaydım. O cümle öylece kalmış zihnimde. O cümleden sonra motive edici şeyler gelmedi tabi.
Bir
arkadaşımın babasının meşhur sözü idi: “100 alan öğrencinin de iki eli, iki
gözü var, o alıyorsa sen niye alamıyorsun?” Oysa arkadaş zayıf not almamıştı.
İşte bu ve bunun gibi cümle motive edici değil. Tam tersi moral bozucu. Can sıkıcı. Bunu söyleyen babaya, “baba sen hayatındaki başarının neresindesin” demek gerek.
Birisi
daha anlatmıştı. Kpss sürecinde, hassas ve kaygılı iken ebeveynin kurduğu cümle:
“Bak kazanmazsan sana şu yerde bir dükkan açarız dükkana bakarsın, ona göre….”
Ey ebeveyn, bunu şimdi söyleme! Sınav sonucunu bekle, kazanamadığı zaman can alıcı sözlerle söyle.
Sen çocuğunun beynine o an “kazanamama” sinyalleri
gönderiyorsun farkında mısın? Kaygısı daha da büyüyor. Zihni derin düşüncelere
dalıyor, "acaba kaybedersem nasıl olur" gibi kaygı ifadeleri beyninde cirit atıyor ve çocuk probleme odaklanamıyor.
İyi niyetle söylediğin cümle zamansız olduğu için zehir etkisi yapıyor!
Yarışma esnasında olan birine “Nasılsın, iyi misin?” dendiğini düşünün. Bu iyi niyetli cümle bile zamansız olduğu için kötülük olacak. Sana cevap vermek için bakması bile ona zaman kaybıdır. Aynen bunun gibi çocuğa bu süreçte söylenen moral bozucu cümleler daha kötü sonuçlar doğurur.
Moral bozucu ifadem en hafif tabir. Resmen beyinde nükleer bomba tesiri yapıyor. Her yöreye ait aşağılayıcı ifade biçimleri var.
Özellikle ders çalışma sürecinde veliler bu durumları iyi yönetmeli. Laf sokma basitliğine kaçmamalı. Başarısızlık anında hemen moral bozucu cümle yağmuru yağmamalı. Çocuğun azmini besleyecek cümleler kurulmalı.
Başarı
öyle hemen olacak şey mi?
Hangi
öğrenci çalışmadan deneme netlerini ful yapmış? Hem her öğrencinin seviyesi ve
kapasitesi aynı mı?
Çocuğuna sabırla, kararlılıkla çalışmalarına devam etmesini, başarısızlıklarını fırsat bilip üstüne gitmesini (güzelce ama) telkin etmelisin ey ebeveyn. Başarısızlık hallerini başarıya doğru birer merdiven basamağı olarak görmeyi ifade etmeli.
Çocuğunu
elbette takip edeceksin. Disiplinin olsun ama gardiyanlık edasıyla değil.
Çocuk
anlasın ki sen ona desteksin, cellat değilsin.
"Ne
güzel, yanlışlarının farkındasın, onlara odaklan ve onlara yönelik çaba sarfet
ya da bir daha o yolu deneme. Başka bir yol bul." diyerek yol göster veya
varsa bildiğin başarı örneklerini ona dokundurmadan anlat.
Disiplinli
ol ama çocuğun kalbini paramparça etmeden!
Konu
uzun ve başka boyutları var. Ben nokta atışı yapmak istedim. Anne baba olmak
sadece çocuğu biyolojik olarak doğurmak ve büyütmek değil. En önemlisi sevmek ve sevgiyi
belli etmek. Sonra da yaş durumuna göre bütüncül ilgilenmek. Selam ve dua ile…
Fakat onlar, "Biz seni el alemin işine karışmaktan, ötekini berikini kollamaya çalışmaktan menetmemiş miydik?" diye karşılık verdiler.
{hicr:70}
*
Ayetten zımnen anlıyoruz ki, Lut Peygamber (ıslah niyetiyle) el alemin işine karışan, ötekini berikini koruyup kollamaya çalışan bir duruşa sahip...
Yani suya sabuna dokunuyor. Suskunluk ve nemelazımcılık girdabında değil. Toplumsal olaylara duyarsız değil.
Nebevi duruş işte budur!
Birçok iyi insanı umutsuzluğa sevkeden cümle bu. Tamam, ideal hedef bu olsa bile reelde neredeyse mümkün değil herkesin tümüyle ıslah olması...
O halde ıslahçılar şöyle düşünmeli:
Ben elimden geldiği kadar güzel örnekliği, iyiliği emr, kötülüğü nehy, görevimi tüm gücümle ortaya koyayım.
Evvela içinde iyilik tohumu yeşermeye hazır olanlar istifade edecek ıslah çabamızdan. Onlar da başka tohumları yeşertmeye koşacak.
Gazneliler döneminde (936-1187) devletin resmî dili Farsça idi. Buna karşılık Arapça, eğitim dili olarak kullanılıyor; saray, ordu ve halk arasında ise Türkçe konuşuluyordu.
Tarihten Bugüne İbretlik Çıkarım
İki hocadan aldığım (öğrendiğim değil) bana göre çok önemli iki ders size aktarmak istiyorum.
Bir hocadan şu dersi aldım:
Bilgiye yeteri kadar vakıf olmadan, bilgiyi çapraz analizlere tabi tutmadan, kendi fikrinin de hatalı olabileceği ihtimalini ifade etmeden fikir beyan etmenin insanı ne kadar da basit duruma düşürdüğünü gördüm.
__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...