21 Nisan 2021 Çarşamba

Urfalı Müslüm Gürses'in Çile Dolu Hayatı

         "İnsan sınanmadığı günahın masumudur" sözünü yeniden hatırlayıp Müslüm Gürses'in  şahsına saygı duymam gerektiğini hissettim. Yaşantısını, tercihlerini elbette ki benimsemem o ayrı mesele. O da yaratana hesap verecek biz de.

          Ama böyle acı dolu bir hayata sahip olan birini yargılamak benim haddim değil diye içimden geçirdim. Dediğim gibi Allah her şeyin en iyisini bilir ve yapar. Birbirimize karşı insaflı olmamız gerektiğini düşünüyorum. İnsan hayatının buzdağı kabul edersek görünmeyen tarafının daha çok olduğunu bilmeliyiz.

          Çektiği çileyi okuyabilecekseniz kısaca özetleyeyim: Urfa Halfeti doğumlu.

          Babası zalim biri ve Müslüm daha çocukken, o zalim baba Müslüm’ün annesini ve kız kardeşini bir kulaktan duyma bir habere göre hareket ederek öldürüyor. Hapse giriyor, aftan dolayı 7 sene sonra çıkıyor.

 

          Müslüm Gürses feci bir trafik kazası geçiriyor. Şoför ölüyor. Müslüm'ü de morga koyuyorlar. Doktor son anda ölmediğini farkedip beyin ameliyatı yapıyor, kurtarıyor. Tabi epey zamandır meşhur olmuş artık.

          Müslüm'ün kardeşi Ahmet bir kızı seviyor, baba kabul etmiyor. Bu yüzden baba oğlunu asker kaçağı diyerek şikayet ediyor. (Ahmet asker kaçağı falan değil, baba yalan söylüyor). Askerlerle münakaşa çıkıyor. Ahmet bir askeri bıçaklıyor ve kaçıyor, az ötede askerler Ahmet’i kurşun yağmuruna tutuyor. Müslüm Gürses bu kardeşini de kaybediyor. Yapayalnız kalıyor.

          İleriki yıllarda evleniyor. Çocukları oluyor ama doğmadan ölüyor. Müslüm’ün eşi doğum yapamaz hale geliyor. Müslüm de bir daha baba olamıyor.

......

İşte Müslüm Gürses'in acı dolu hayatı. Tabi tüm bunlar şarkılarına da yansıyor. Müslüm Gürses tipik bir şarkıcı olsa da başka şarkıcılarla kıyaslandığı zaman kirli bir hayatı olmadığını düşünüyorum. Rabbim nasıl yargılayacağını en iyi bilendir.


    Elbette bir Müslüman olarak ilahi sınırların gözetilmediği bir yaşam tarzını benimseyemem, doğru da görmem. Vahiyle ve nübüvvetle tanışması için sadece “keşke” diyebiliyorum. (Ona ulaşmayan Müslümanlardan hesab sorulacağını düşünüyorum). Ama bu kişinin çektiği acılardan dolayı bana düşen sadece yerime oturup derin tefekkürlere dalmak. Başka değil. Günahkar Müslüman görerek (zira imansızlığına dair bilgim yok) Rabbimiz rahmet etsin kendisine. 2013'te vefat etmiş.

    Rabbim hayatın debdebesine karşı bize güç ver, sabır ver. Kendini unutturma. Amin.


Aile-Akraba-Çevre Bağlamında Tevhidî Özgürlük

    Tevhidi bilinç başka nerede insana ilaç oluyor biliyor musunuz?

    Aile ve akraba ve yakın çevrede. (moda tabirle mahalle baskısı)

    Hayatında en çok Allah'ı seven (Bakara:165),
    Allah'a ve Resulüne itaati hayatının merkezine koyan(etiullahe ve resule),
    En çok Allah'tan çekinen (Haşr:18)
    Böylece Furkan'a sahib olan (enfal:29)
    Bir Rabbani şahsiyete dönüşerek (Al-i İmran:79),
iradesini ve tercihlerini ailesinin/akrabasının/çevresinin keyfi ve temelsiz söylemlerine, uygulamalarına, bakış açılarına kurban etmez. En azından onları tevhidi şuurun süzgecinden geçirir. Şu dipnotu düşmeyi unutmayalım, tevhidi şuur gereği aile/akraba/çevre ile ihtilafa düşersek bile onlarla insani bağları asla koparmamalıyız.
    
    Buna dair gözlemlerim de var. Hayatının sınırlarını Allah'ın değil de aile, akraba ve çevresinin çizdiği bir insan tipi toplumda fazlaca mevcut. Babasının baskıcı özelliği nedeni ile özgürce düşünemeyen, babasının yanlışlarına itiraz edemeyen yetişkinler var. Aynı şey akraba ve çevre için de geçerli. Oysa evvela Allah'a karşı sorumluyuz.
    
    Tevhid inancı, insana iradesini kuvveden fiile çıkaracak ilahi özgürlük vererek insanı böylece kurtarır. Birçok insan bahsi geçen ortamlara maruz kalarak fıtri melekelerinin, gelişiminin durdurulduğunun farkında değil. Oysa bizi herkesten çok iyi tanıyan ve herkesten bize yakın olan bizi yaratan Rabbimizdir. Onun bize bahşettiği manevi nimetleri çevremize kurban etmemeliyiz. Bunun için düşünen ve sorgulayan insanlar olmayı başarmalıyız.

    Şu ayeti de bu gözlemimin/düşüncemin serlevhası yapmak istiyorum:

    "De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, düşmesinden korktuğunuz ticaret(iniz), hoşlandığınız konutlar, size Allah'tan, Elçisinden ve O'nun yolunda cihadetmekten daha sevgili ise o halde Allah emrini getirinceye kadar gözetleyin (başınıza gelecekleri göreceksiniz)! Allah, yoldan çıkmış topluluğu (doğru) yola iletmez." (Tevbe:24)

18 Nisan 2021 Pazar

Salihat - Hasenat Ayrımı Ne Derece Doğru?

Duymuşsunuzdur iddia odur ki; hasenat, kişisel ritüeller/ibadetlerdir, salihat ise başkasına yaptığımız iyiliklerdir. Buna itirazım var. Hasenat ve salihat arasında koyulan bu ayrım yanıltıcıdır. Neden mi?


Hud Sûresinin 7. ayetinde bakınız şöyle buyruluyor: لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا (…hanginizin daha güzel davranacağını denemek için…)

Dinde Nasihatleşmenin Önemi - A'raf 164

 وَاِذْ قَالَتْ اُمَّةٌ مِنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْماًۙۨ اللّٰهُ مُهْلِكُهُمْ اَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَاباً شَد۪يداًۜ قَالُوا مَعْذِرَةً اِلٰى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ ﴿١٦٤

﴾164﴿ İçlerinden bir topluluk, "Allah’ın helâk edeceği yahut şiddetli bir azapla cezalandıracağı kimselere ne diye öğüt veriyorsunuz sanki!" deyince onlar, "Rabbiniz katında bir mazeretimiz olsun diye; bir de sakınıp çekinirler ümidiyle" şeklinde cevap verdiler. (A'raf Suresi)
*
İslam toplumunda nasihatleşmenin ne kadar da önemli olduğunu bu ayet üzerinden anlayabiliriz. Müslüman toplum ancak bu şekilde dinamik bir toplum olabilir. Ayette anladığımıza göre "nasihatleşme" ilahi bir sorumluluk.

Sonraki ayette ise nasihat edenler kurtarılıyor. Nasihatlere kulak vermeyenler ise helake uğruyor. Ben bu nedenle müslüman toplumda "sananeciliğin" ve "bananeciliği" oluşmaması gerektiğini düşünüyorum.
Bir anlamda da kontrolsüz bireyciliğin...

14 Nisan 2021 Çarşamba

Necip Fazıl'ın Dilinden Kısaca 1. Dünya Savaşı


"Anadolu kanının 7'sinden 70'ine kadar, üzerinde《1 kuruş》yazılı şişeler
içinde Almanlara satıldığı ve çepeçevre sınırlar boyunca toprağa akıtıldığı, milleti içinden imha davranışı ve Abdulhamid'in şahsında Müslüman Türk (sadece Türk değil tüm müslüman kavimler) milletine edilen Yahudi suikastının semeresi...

Ve işte, o Sultandan yükselen "ah"ın neticesi.."
**
Kafa Kağıdı kitabından..

13 Nisan 2021 Salı

Onların Sözlerine Karşı Allah'ın İzzetine Sığın - Yunus 65

 "Bu itibarla, [hakkı inkar edenlerin] sözleri sana acı ve sıkıntı vermesin. Çünkü kudret ve üstünlük bütünüyle Allah'a özgüdür: her şeyi işiten O'dur, her şeyi özüyle bilen O." (Yunus:65)

Hayatımızda bizleri üzen öyle sözler oluyor ki, buna karşın derin hayal kırıklığı yaşıyor kalbimiz. Yıpranıyor ve yoruluyor. Bilinmez, belki çoğu ölümlerimizin bir tetikleyicisi de işte bu sözlerdir. Oysa Kuran'ın bu tavsiyesi insanın yönünü değiştirmesi gerektiğini söylüyor.

Yanında şeref bulacağımızı zannettiklerimizin, bizi kahreden sözlerine karşı, Allah tüm şerefin kendi katında olduğunu söylüyor ve ona çağırıyor.

Aslında bu özgürlüğün farklı bir tarifidir. Düşünsenize yüreklerde derin iz bırakan o zehirli sözlerin dermanı, ilahi izzette. O'na ram olmakta. Ve aslında gözümüzün büyüttüklerinden azad olmadır bu. Onların etkisinden halas olma.

Ey insan! Özgür olmak, tümüyle şerefi, onuru, özgürlüğü katında barındıran Allah'a kul olmaktır. O'na yönelmektir.

Cehennemde Yanıp Çıkma Var mı? - Bakara 80

Cehennemde günahımız kadar yanıp çıkacak mıyız? 

Müslüman zihinde böyle bir konu var. Ama mesele ciddi, kendimizi tek bir görüşe mahkum etmemeliyiz, iyice üzerinde tedebbür edip araştırarak bir sonuca varmalıyız. "Nasıl olsa yansak da geri çıkacağız" mantığı bazen sakat sonuçlar ortaya koyabiliyor.

Kur'an'a baktığımız zaman  Yahudiler de kendileri için öyle düşünüyormuş. Yani belli bir süre yanarız ve sonra çıkarız.  Rabbimizin onlara verdiği cevap sizce bizim için de geçerli olamaz mı? Üzerinde tefekkür etmeliyiz. 

Bakın Yüce Rabbimiz onlara ne cevap veriyor. Aşağıdaki ayetten bu konuya dair kendimize bir ders çıkarabiliriz:


 (Ehli sünnetin görüşünü mutlak görmeden farklı bakış açılarına da göz atmalıyız, ve öncelikle Kurana bakmalıyız)






Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...