10 Şubat 2012 Cuma

Ey milletim, Allah’a kulluk ediniz. O’ndan başka tanrınız yoktur. (Araf,59)



    Ey milletim, Allah’a kulluk ediniz. O’ndan başka tanrınız yoktur. (Araf,59)
   
            Bu değişmeyen cümle peygamberlerin getirdiği inancın temel taşıdır. Bu taş olmadan inanç tutmaz. Bu cümle insan hayatının orta direğidir. Bu direk olmadan hayat yürümez. Bu inanç, istikamet, gaye ve mücadele birliğinin teminatıdır. Bu inançla insan kendi meraklarına tapmaktan kurtulur. Yine bu inançla beşer cinsinden kendisi gibi birine kulluk etmek aşağılığını göstermez. İnsan bu inançla sapık arzularına hâkim olur, dirayet ve cesareti artar.
    İlahi din, bir hayat nizamıdır. Temel kaidesi; beşer hayatına – istisnasız- hâkim olmasıdır. Yalnızca Allah’u Teala’ya ibadetin anlamı ve “Allah’tan başka insanlar için tanrı yok” sözünün manası da budur. İnançta saltanat: Kâinatın rabbinin, Allah olduğuna, her şey kudretiyle var ettiğine, takdiriyle yönettiğine, insanlarında Rabbi olarak onları da kudretiyle var etmiş, takdiriyle yönetmekte olduğuna, insanların günlük hayatlarında O’nun emir ve hükümlerine uymaları gerektiğine ve bu hükümlerin kulluğu icaplarına göre tatbik edilmesi lazım geldiğine inanmak şeklinde tecelli eder. Bu inançlar manzumesi bir demet halindedir. Bütündür, parçalanmaz. Parçalamaya kalkışıldığında şirke düşülür. Ya Allah ile beraber bir başkasına, ya da yalnız başkasına tapılmış olur.
    Her peygamberin söylediği cümleyi Nuh’ta kavmine söylemiş, bu cümleyi yalanlamanın feci akibetini kardeşane bir şefkatle onlara hatırlatmıştı. Nuh (as)’ın daima doğruyu anlatan bir önder olduğundan şüphe edilebilir miydi?
    Doğrusu sizin için büyük günün azabından korkuyorum demişti Nuh (as).
    Buradan anlıyoruz ki Nuh (as)’ın dini, ahiret inancından bahseden dinlerin en eskisidir. Evet, büyük günün hesap ve cezasından bahsederek o günde onları bekleyen azaptan korktuğunu anlatıyor kavmine. Böylece Kuran, Allah’u tealanın inanç hakkında vaaz ettiği prensiplerle, tarihin derinliklerinden söz etmeye kalkışan “din bilginleri” ve onlara uyan kâfirlerin hatalı metotları arasındaki farkı ortaya koyuyor. Hz. Nuh’un yaptığı bu dürüst, samimi ve açık daveti, milletinin sapıkları nasıl karşılamıştı? Milletinin ileri gelenleri: “biz seni apaçık sapıklıkta görüyoruz” demişlerdi.

    Aynı şeyler Muhammed (as)’a da söylenmişti Arap müşrikleri onun hakkında: sapıttı, İbrahim’in dininden uzaklaştı, diyorlardı! Sapıtanlar, sapıklığın zirvesine varırlarda doğru yolu göstereni sapıttı sanırlar. İnsan mizacında fıtri denge bozulduğu zaman bencilliğin böylesine iğrenç olanları görülür. Kıstaslar değişir. Ölçüler hükümsüz kalır. Öyle ya, madem ki eğilip bükülmeyen ilahi kıstas ortada yoktur, o halde kişinin kendisine göre kıstaslar hükümran olacaktır.
    Allah’u Teâlâ’nın gösterdiği yoldan gidenler hakkında günümüzdeki cahiliyet mensuplarının ne düşündüğüne bir göz atacak olursak görürüz ki; onları sapıklıkla itham etmekte ve kendi saflarında bulunanları yani cahiliyetin iğrenç bataklığına gömülenleri doğru yolda kabul etmektedirler.
    Bunlar, kendini teşhir etmeyen genç kızlarımıza ve çıplaklığa itibar etmeyen yiğitlerimize hor gözle bakarlar. Onların vakar, iffet ve nezaketlerine irtica, gericilik ve köylülük damgasını vurmak gibi bedbahtlıklara düşerler.
    Evet, cahiliyet mensupları organize ve propaganda imkânlarının tamamını seferber ederek o güzelim vakar, iffet ve nezaketi cahiliyet batağının kirli çamurlarına bulamaya çalışırlar.
    Futbol, film, sinema, televizyon ve saire tutkusu olmayan; dans ve eğlence salonlarına itibar etmeyen gençlerimizi de; soğuk, içine kapalı, kültürsüz, hayatı anlamaz gibi sözlerle bayağılaştırmaya çalışır, bu yolda hayatlarını heba etmelerini sağlamak için çalışırlar.
    Cahiliyet, aynı cahiliyettir. Ancak şekil ve şartlar yönünden değişmiş olabilir.
(Fizilal’il Kuran, cilt 6, sayfa:121–122)     


                                                              SEYYİD KUTUB              
   









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder






Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...