21 Nisan 2013 Pazar

Gelecek Tasavvurumuz ve Ortadoğu İntifadası 2

Oysa kavmini Firavun'un kulluk sisteminden uzaklaştırmaya çalışan Musa (as)'ın veya Mekke'de Haşimoğullarının himayesini önemseyen, ticarette müşriklerin "ilaf" anlaşmasından yararlanan veya Habeşistan ve Yesrib gibi daya uygun ortam arayışlarına yönelen Rasulullah'ın mücadele örnekliği, cahili de olsa daha özgürlükçü ve hukuki ortamların baskı ortamlarına tercih edildiğinin işaretleridir. (40)
***
Olumlu bir değişim için hem niyet, azim ve eylem; hem bilgi, inanç ve kararlılık gereklidir. (43)
***
Ayrıca bu tartışmalarda "değer" (dünya görüşü, ideoloji ve yasama) olarak sistemin dışında veya üstünde olduğumuz; ama kuşatıldığımız vakıayı ifade etmek bağlamında da ulusal bir sistemin içinde bulunduğumuz ve kendi inancımıza hürrüyet alanı geliştirinceye kadar ekonomiden kültüre, eğitimden siyasete kadar uygun sistem içi araçları kullanmanın kaçınılmazlığı gerçeğini de görmüş olmak gerekir. (47)
***
İslami mücadele ve tebliğ süreçlerinde metodik tartışmalarımızı halledebilmenin yolu tabi ki usuli bir yeterlilik, tutarlı bir vakıa bilgisi ve istişareye ehil olma şartlarıdır. Bu çerçeveye yönelen çözüm yolu ancak diyalog ve müzakerelerle sağlanabilir. "Diyaloglar", uygun üslup ve adap ölçüleriyle gerçekleştirilecek tavsiyeleşmeye ve ıslaha; "müzakerele" ise metodolojik yeterlilik ve vahyin şahitliği istikametine sahip olanları katılımcı şura içtihadına yöneltmelidir. (47)  
***
Ortadoğu'daki diktatörlük rejimlerine karşı halk ayaklanmasını Batılı sosyal bilgiler diliyle, yani liberal veya sol öykünmeci bir dille okuma yanlışlığından öncelikle vazgeçmeliyiz. (87)
***
Müslümanların dilinde "devrim" veya "inkılab", "ıslah" misyonundan kopartıldığında, Batılı paradigmaya bağlı olarak ilerlemeci olan anarşist, faşist kalkışmaya veya liberal reformlara bir öykünme ifadesine dönüşmektedir. Bu bağlamıyla "şura" kavramını kurumlaştırıp, örneklendirip takdim edemeyen tarihi Müslüman ataletinin siyasal katılımı ifade etmek için ödünç olarak kullandığı "demokrasi" kavramı gibi, her ne kadar muhtevasını düzelterek kullansak da "devrim" ifadesinin de bir ödünç kavram olduğu görülmelidir. (88)
***
Karl Marks'ın ezilen Hindistan halkına ilgisizliği ve İngiliz emperyalizminin onları bir üst toplumsal aşamaya sıçratacağı beklentisi, Türkiye solcularının da Ortadoğu'nu ezilen halkları ve Müslümanlar hakkındaki karamsar önyargılarını biçimlendiriyor olmalı. Çünkü komünizm, bir vicdani yaklaşımın ötesinde Marks'ın inanılan "bilimsel tezleri"ne göre kapitalizmden sonra varılması gereken zorunlu bir toplum biçimi. (89)
***
Mustafa Kemal'i devrimci ilan eden TKP, yayın organlarında yaptığı vurgularla Ortadoğu halkının direnişini yok sayıyor ve "Tunus'ta veya Mısır'da emperyalizm de kapitalizm de hiçbir şey kaybetmedi, sadece sistem kendini revize etti." diyor. (89)
***
Tevhidi uyanış süreci dinin asılları ile buluşmayı ve bu asıllarla günümüzü yorumlamayı hedefleyen bir ıslah hareketiydi. (103)
***
Temeli olmayan bir inşaata çatı projesi çizmek örneğinde olduğu gibi, temelsiz ve vakıasız stratejik hedefler; büyük fedakarlıklar ve emeklere rağmen sonuçsuz kalmaya, çökmeye veya moral bozuklukları oluşturmaya mahkumdu. (104)
***
Ebu Cehil'in hakim olduğu cahiliyeden, Necaşi'nin hakim olduğu cahili yapıya sığınan ilk Kur'an neslinin, Habeşistan'daki tutum ve ilişki ağını irdelemek de vahyi ilkeler konusunda şartlara göre farklı içtihat biçimlerinin var olacağı gerçeğini ortaya koymaktadır. (105)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder






Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...