22 Ağustos 2023 Salı

Allah İçin İyilik Yapmak Menfaat İçin Yapmak Anlamına Mı Geliyor?

 Adeta Allah'tan başka "Mutlak İyilik Tanrısı" Türe(til)di Dikkat Edin!

Temel mottoları şu: Ben Allah'tan menfaat bekleyerek iyilik yapmam. İyilik için iyilik yaparım...

Oysa,

Bütün değerlerin/anlamın kaynağı hepimizin yaratıcısı tek olan Allah'tır.

Bir şeyi yaparken Allah için yapmak, bu kaynağın farkında olmak demektir. Yani insanın değer ve anlam arayışının mutlak kaynağı Allah'tır. Teşbihte hata olmaz; bir paranın bir ülkede geçerli kılınmasını sağlayan şey, o ülkeye hakim devletin o paraya değer atfetmesidir. Aksi halde o sıradan bir kağıttır. 

Ayrıca insan muhtaçtır, acizdir, güçsüzdür.

Elbette ki Allah'ın farkında olarak yaşadığı zaman, yine O'ndan nimet bekleyecektir. Zira önce de veren O'ydu, sonra da verecek olan O...

Mutlak iyilik için iyilik yapmak demek iyilik kavramını adeta tabulaştırıp yahut "tanrı" edinip Allah'ı ve onun verdiği imkanları göz ardı etmek demektir. Yani süslü bir söz gibi görünse de çok da matah bir şey değil bu. Muvahhid olan reddeder bu tavrı. Zira o Allah'ın hakkını takdir etmeye gayret eder. 

Allah için iyilik yapmayı "Menfaat için" yapmak olarak değerlendirmek bana göre şeytanın sağdan yanaşmasıdır. Yani  menfaat için bir iş yapınca menfaati olunuyor ya "menfaatçi olma" demeye getiriyor şeytan. 

Oysa Allah'tan menfaat beklentimiz olmayacak da kimden olacak? Kim bize yaşamı devam ettiren imkanları sunacak? İyilik tanrısı mı? Ah bu şeytan! Yeter ki Allah devreden çıksın da insan iyilik için iyilik yapsın şeytan için sorun değil. Şeytanın amacı insanın iyilik yapmaması değil, Allah'ın hayattan devre dışı bırakılmasını sağlamaktır. Musa peygamber bir iyilik yaptı kadınlara ve ardından şu duayı yaptı: "Bana indireceğin her hayra muhtacım"... Dikkat ettiniz mi, Musa peygamber ben menfaatçi değilim iyiliği iyilik için yaptım, Allah'tan bir şey istemek için yapmadım. Oysa yaptığı iyilik ile Allah'ın rahmetine vesile üretti.

Hayır! Ben acizim, muhtacım! Zaten beni yaratıp varlık sahnesine çıkaran Allah'a minnet borcum var. Üstüne kalkıp da O'nun verdiği imkanlarla onu devre dışı bırakarak mı iyilik yapayım? Bu nankörlüktür. Zaten Allah, çevremdeki insanlarla maddi manevi imkanlarımı paylaşmamı isteyerek benim iyiliğimi istiyor. Olgunlaşmamı, kendimi kaybetmememi, haddimi bilmeyi... Bende olanı biriktirerek elimde tutmamayı istiyor.

Bir ayet şöyle: "Benim size verdiğimden siz de başkasına verin" Yani bize veren yine O... Paylaş emrini veren de... Elbette burada insanın iradesi sınanıyor. Kimisi iradesiyle ilahi muradı, mutabık hale getiriyor ve başarıyor. Kimisi de iradesini nefsinin muradına uygun kullanıyor ve kaybediyor.

Hasılı zaten O'nun verdikleriyle varız. Ve yine O'na muhtacız. Onun emirlerine uyarak nimetlerinin devamını bekleriz. Bundan daha doğal ne olabilir? El Melik O, Er Rezzak O.. Sen, O'ndan menfaat beklemeyeceksin de kimden bekleyeceksin. Yaşam kaynağın kim? O sana menfaat sağlamasa kim sana sağlayacak? Hiçbir şeyin sana ait değilken müstağni davranmaya yönelmen büyük bir çelişki değil mi? Sana verilen geçici bir iradeyi O'na karşı müstağni davranmakla sonuçlandırman sana kaybettirecek bir tercihtir, bilmeni isterim.

Eğer o nimetini devam ettirmezse, biz  sözde "iyilik tabusu" için de iyilik yapamayız. Zira "mutlak iyilik" denen ucube tabu hem zaten yok, hem de bize imkan sağlayamaz. İyilik yapmak için imkan gerek. Bunu sağlayanı devre dışı bırakmak ne acı?! Hayy ve Kayyum olan Allah Azze ve Celledir. Zatıyla Kaim...

İşte bu durum spesifik şirk halini  doğurabilir. İnsanın sapması öyle sadece dümdüz olmaz. Böyle spesifik sağdan yanaşmalarla da olabilir. İman sahibi imanına dikkat etmeli. Bu uyarılarım daha çok kalbinde iman közü olanlar için. Zaten Allah'ı hayatından tümden çıkaranların durumu apayrı..

Bu nedenle

Her daim Allah için..

Her şey O'nun için, O'nun adına...

Beklentilerimiz de O'ndan..

Taleblerimiz de O'ndan..

Menfaatimizin mutlak karşılayıcısı O..

Müstağni olacak olan Odur Biz değil..

Allah'ım hücrelerimiz adedince hamd Sanadır.

Allah'ım bizler senin bize sağlayacağın menfaate muhtacız.

Allah'ım biz senin verdiğin imkanlarla iyilik yaparız bizi kibirden koru!

Selam ve dua ile ..

(Mustafa Tosun)

///

Daha önce yine bu konuyu işlediğim bir paylaşımımı da buraya taşımak istiyorum:

Metin Cağlı: İyi bir insan olmak için ALLAH a inanmak şart mıdır?’ şeklinde ki bu soruya, ‘İyi bir insan olmak için ALLAH a inanmak gibi bir ön şart yoktur; ama ALLAH a inanan bir insanın mutlak surette iyi insan olma zorunluluğu vardır’ .

Mustafa Tosun : Metin abim ben bu duruma farklı bir bakış açısı geliştirdim. 

Bir kişi şayet şu an üzerinde yaşadığı yeryüzü nimetlerinin sahibini merak etmeden, ona teşekkür etmeden, onu tanımadan yaşıyorsa bu iyi bir insan değildir. Daha doğrusu tam iyi değildir. Sadece insanlar arası ilişkide geliştirdiği iyilik kamil manada iyilik değildir. Hem iyiliklerimizin bir temeli de fıtrattır. 

Biraz daha açayım:

Ayak tırnaklarımızdan tutun da saç tellerimize kadar...

Yerdeki karıncadan tutun da uzaydaki galaksilere kadar...

Yediğimiz içtiğimiz nimetler, 

hava su toprak ateş gibi temel kaynaklar...

Bunların hiçbirinin oluşumunda katkısı olmayan insan, nasıl olur da bunları tepe tepe kullanır ve bu denge içinde yaşar, bunu yaratanı sormaz, merak etmez, hayatına koymaz.

Hayır. Biz inananlar bunlara iyi insan diyemeyiz. İnsanlarası ilişki bizi aldatmamalı. (Bu ilişkinin hangi saiklere dayandığını da tam bilemeyiz.) Daha doğrusu insanın kendisini aldatmamalı.. Evet, asıl önemli olan insanın kendisini aldatmaması. Niceleri vicdanlarını Allah'a karşı rakip olarak kullanır. Bu büyük yanılgıyı farketmeleri gerekir.

Şunu da ifade edeyim. İyilik yapması bomboş anlama gelmez, temenni edilir ki o iyilikleri yapması günün birinde Allah'ı tefekküre vesile olur.

Naçizane böyle düşünüyorum.

//

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder






Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...