Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenler(den) kıl; neslimizden de boyun eğen bir ümmet (kıl)! Bize ibadet usullerimizi göster; tevbemizi kabul et! Şüphesiz ki yalnızca sen tevbeleri çok kabul edensin; çok merhametlisin. (Bakara 2:128)
Geçen biri şunu demişti, ibadetleri doğaçlama yapmak daha iyi. Yani herkes içinden nasıl geçiyorsa öyle yapsa daha gönülden olur mealinde sözler söylemişti.
Namaz, oruç, hac, zekat vs herkes kafasına göre yani...
Oysa yukarıdaki ayette İbrahim peygamber ve oğlunun yaptığı duada şu ifade var:
"Ve erina menasikana"
Anlamı şu: Allah'ım bize ibadet usullerimizi göster"
Düşünün peygamber ve oğlu, "kafamıza göre bir şeyler yapalım" demiyor. Allah'ın rızasına aykırı olmasın diye ondan bekliyor ibadet usullerini. Bu da teslimiyetin ve hassasiyetin bir gereği aslında.
Ancak günümüz aşırı özgüvenli(!), Kur'an'ı teslim alan modern zihin, kafamıza göre birşeyler yaparız bu ihlasa daha uygun diyebiliyor.
Oysa ibadetlerin uygulama biçimini gördüğünüz gibi peygamber Allah'tan bekliyor. İbrahim peygamber bu anlamda merkezi konumda. Hz. Muhammed'in uyguladığı ibadetler onun uygulama biçiminden geliyor. Muhammed as da kafama göre bir şekil çıkarayım dememiş. Bir rivayete göre Cebrail insan kılığında ona göstermiş, başka bir algıya göre de peygamber hem Kur'an'dan hem de İbrahim'i pratikten almış...
Yani kafadan belirleme yok!
Ayrıca peygamberden sonra standart haline gelen ibadet usulleri aynı zamanda ümmetin sosyal birliğini de sağlıyor. Bu da çok önemli.
Modern zihin İslama teslim olmalı, İslam'ı teslim almamalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder