Evet yanlış değil bu cümle. Kurtuluş savaşının mimarı Kazım Karabekir’dir edindiğim bilgilere göre.
O dönem
yaşanan tarihi olayları analiz ettiğinizde sizler de bu çıkarımı yaparsınız.
Nasıl mı?
Karabekir paşa Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde görev yaptıktan sonra Çanakkale Muharebelerine katıldı. Buradaki başarılarından dolayı albaylığa yükseldi. Irak Cephesinde görevlendirilen Kazım Karabekir, burada İngilizlerle savaştıktan sonra 1917 yılında II. Kolordu Komutanı, 1918 yılında da I. Kafkas Kolordusu Komutanı oldu.
1918 Şubatında Erzincan ve Erzurum’u, Rus askerleriyle takviye edilmiş, Ermeni ordusundan kurtardı. Sarıkamış’taki kolordusuyla birlikle, Kars ve Gümrü’yü aldı. Ermeni ordusunu dağıttıktan sonra, İran Azerbaycan’ı aldı ve burada İngilizleri yenilgiye uğrattı. Mütareke yapılıncaya kadar bu bölgeleri hâkimiyetinde tuttu. Kendisine bu başarılarından dolayı “şark fatihi” unvanı verildi.
Gelelim Milli Mücadele dönemindeki önemli icraatlarına…
Mondros ateşkes anlaşması sonrasında ülkemizin birçok bölgesinde işgaller
başlamıştı. Dönemin hükümeti (İngiliz yanlısı) damat Ferit paşa milli
mücadeleye karşıdır. Anadolu halkının İngiliz
işgaline karşı direnmelerini istemiyor, askeri birliklere de silahların teslim
edilmesini emrediyordu. Bu emir doğrultusunda M. Kemalin işgale karşı ayaklanma
başlatması nedeniyle, tutuklanmasını emrediyor Kazım Karabekir’e.
“Karabekir hükümetin bu emrini uygulamıyor, tam tersine işgale karşı birlikte hareket etmek için çalışmalara başlıyor”
Bir dizi kongrelerle milli mücadele dönemi
başlıyor bildiğiniz gibi.
Özelikle çok
önemli kararların alındığı Erzurum kongresinde de önemli bir etkiye sahiptir
Karabekir Paşa. Mustafa Kemal’i ise o vakitler kongredekiler tanımıyor ancak
Karabekir paşanın Mustafa Kemal Paşa’ya kefil olmasıyla ön plana çıkıyor.
Karabekir paşanın Milli mücadelenin her anında
çok büyük çabalarını küçük bir araştırmayla rahatça öğrenebilirsiniz.
“Peki, vatanın işgalden kurtuluşunda son derece önemli bir etkiye sahip bu
kişiye gereken itibar veriliyor mu?
Bu sorunun yanıtı; maalesef ki hayır!
Zorla dayatılan, halkın üzerinde yamalı bohça gibi duran, tepeden inme bazı inkılaplardan Kazım Karabekir de rahatsız oluyor ve kendisi gibi düşünen arkadaşlarıyla birlikte mecliste “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” adında, Atatürk’ün partisi CHP’ye muhalif bir parti kuruyor bildiğiniz gibi.
Sonrasında kurmuş olduğu partinin "Fırka, efkâr ve itikadat-ı diniyyeye hürmetkardır" yani “dini inançlara saygılıdır” maddesinden dolayı şeyh Said kıyamıyla kasıtlı olarak ilişkilendirilerek, laiklik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle kapatılıyor.
Yine yapılan
inkılaplara ve zalim/zorba rejime karşı gelenlere gözdağı ve sindirme politikasıyla, tamamen
kurgulanmış “İzmir suikastı” davası sonucunda Karabekir paşa, hıyanet-i
vataniye suçlamasıyla idama mahkum ediliyor.
Kurgulanmış diyorum çünkü bununla ilgili birçok şüpheli durumlar var. Mesela suikastla suçlanan tevkif edilip idama mahkum edilenlerden biri “beni aralarına siz koydunuz hani bırakacaktınız beni” diye çırpınıyor. (Murat Bardakçı)
Bu olaydan
sonra hiçbir gerçekçi delil olmadan itiraz dahi edilemeden yargılanıp idam
ediliyor onlarca kişi istiklal mahkemelerinde. Sonuçta muhalif olan her kesim
en ağır cezalarla korkutulup sindiriliyor..
Söyleyecek çok şeyler var, sinelerde birikmiş çok fazla cümleler, isyanlar...
Günümüzde halen tek adamın öne çıkarılıp diğerlerinin adının bile anılmaması büyük haksızlık/saygısızlık bence.
Umarım tarihi okumaları daha geniş tutarak, olayları tarafsız ve doğru bakış açısıyla analiz edip yaşananlardan gereken dersi çıkarabiliriz…
Sümeyra Karatekin
TOSUN
Kaynak/tc:kazımkarabekir.gov.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder