Hayır! Asla!
Tevhid dini olan İslam’ın
müntesipleri asla Kemalist törenlerdeki şirk eylemlerine duyarsız kalamaz,
kalmamalı. Bu gibi dayatmaların özellikle resmi prosedür üzerinden Müslüman memurlara
dayatılması kabul edilmemeli. Mustafa Kemal’e yönelik putlaştırıcı söylemlerin
sarfedilmesi ve özellikle tertemiz yavruların dimağlarında adeta bir “ilah”
gibi yer ettirilmesi Müslümanlar tarafından kabul görmemeli. Özellikle 10 Kasım
törenleri bu işin çığırından çıktığı zamanlar olmaktadır. Okullarda zorunlu
olarak kutlanması sebebiyle yavrularımıza okutulan o şiirleri belki Mustafa
Kemal bile duysa itiraz edecek. “Bizi kurtaran O”, “O olmasaydı olmazdık”, “Bize
yeniden hayat veren O” vb. insanı küfre götürecek sözleri o minik yavrulara
tekrarlatmak tevhid ehli bir Müslümanın elbette ki rahatsız oalcağı bir
durumdur. Yerin ve göklerin Rabbi olan Allah’a iman etmiş hiçbir Müslüman “ne
olacak ki bundan” deyip bigane kalamaz bu duruma ve korur çocuğunu. Mekke
müşriklerinin düştüğü halden farksız olan bir hali nasıl da farkedemeyiz
dostlar?! Üstelik yalan söyleyen bir tarihle büyüdüğümüzü göz önüne alırsak,
içinde olduğumuz garabetin katmerliğin ne kadar da fazla olduğunu anlarız.
Mustafa Kemal bir asker olarak,
bir Osmanlı subayı olarak aldığı görevlerde başarı göstermiş olabilir. Nitekim
yine bu sistem tarafından bize unuttulmuş Kut’ul Amare zaferinde o yoktu ve bu
zafer nerdeyse Çanakkale’ye denk bir zafer. Ama ne hikmetse yakın tarihimizde
bahsi geçmez. Bütün tarihi tek bir kişiye odaklayarak anlatmak hangi bilimsel
gerçeklerle bağdaşır, hangi sosyolojik temellere sığar. Üstelik bu kişi,
savaşlardan sonra halkın rızasını almadan yaptığı inkılaplarla adeta toplumu
batıcı bir paradigma ile yeri gelince zorla dizayn etmiştir. Osmanlı bizim için
kutsal değildir. Lakin Osmanlı’dan sonra bu toprakların başına gelenler pişmiş
tavuğun başına gelmemiştir. Düşmanı kovan halk, daha henüz savaş yorgunluğunu
üzerinden atmamış iken yeni kurulan devletin ceberrut yüzü ile karşılaşmış. Özellikle
din hususunda. Kemalist ideoloji kısacası, İslam’ı bu topraklarda etkisiz hale
getirip, batıcılığı ve türklüğü temel alarak bu topraklarda bir toplumsal
mühendislik uygulamıştır. 1. Meclis ve 2. Meclis süreçlerini okuyunuz. Mehmet
Akif Ersoy’un nasıl sürgüne zorlandığını okuyunuz. Kazım Karabekir’in ne
cenderelerden geçtiğini okuyunuz. Şalcı bacının idam edilmesini, İskilipli Atıf
Hoca’nın şapka meselesi yüzünden idam edilmesini, Şeyh Said ve arkadaşlarının
idam edilmesini ve benzeri birçok zulmü okuyup öğrenirseniz belki o zaman ne
dediğimiz anlarsınız. Bu bahsettiğim birçok şeye Kemalist tarih yazımı çeşitli
kılıflar uyduruyor. Ama biraz uyanık olursak kılıfları farketmek zor olmayacak.
En basiti, harf inkılabı olmasaydı geri kalırdık, derler. Peki şu an harf
inkılabı yapmamış Japonya geri mi kalmış ilim ve teknik açısından. Şapka
taktık, başımız göğe mi erdi? Çarşafları yırttık, uzaya mı çıktık? Bu gibi
sorular bile kılıfları gözler önüne sermeye yeter.
Yapılan inkılaplar bu halkın
inanç kodlarına ve kültürüne asla uygun değildi. Şapka gibi anlamsız bir
kıyafet biçimi dahi zorla dikte ettirildi bu halka. Karşı çıkanlar
cezalandırıldı. Türkçülük dayatılarak hem arapça, farsça gibi komşu kardeşlerin
dilleri ötekileştirildi. Hem de bu toprakların ikinci asli unsuru olan
Kürtlerin dili ve kültürü adeta yok oluşa terk edildi, halen devam ediyoru bu
sancı. Bunun gibi benzeri nice olaylar yaşanmış iken hiçkimse kalkıp tevhid
ehli Müslümanların Kemalizme ve onun kurucusuna muhabbet beslemesini
beklememeli. Bu bir iman meselesidir ve maalesef günümüz bazı Müslümanları, bazı
tarikat/cemaat yapılanmalarının yanlışlarını bahane göstererek Kemalist ceberrutluğa
nerdeyse göz kırpmaktadır. Bunu nasıl içlerine sindirebiliyorlar. İki yanlış
bir doğru eder mi?
Maalesef umut olarak gördüğümüz
Ak Parti ve siyaseti her ne kadar yer yer ülkede faydalı işler yapmışsa da
kemalizme karşı halkı bütünüyle koruyamamışlardır. Özellikle feto hain darbesi
sonucu daha da denize düşen yılana sarılır pozisyonuna girmişlerdir. Buna hiç
gerek yok. Bizler kökü mazide olan bir ati’yi düşlüyoruz. Bizler köksüz
bırakılmış bir toplum kırıntısı değiliz. Özellikle peygamberlerin izinden giden
Müslümanlar olarak hiç değiliz. Peygamber kıssaları üzerinden çok net
gördüğümüz tağuti dayatmalarla maalesef karşı karşı iken, halkın desteği ile
başa gelen partinin halkı bu sistem karşısında savunmasız bırakması içler
acıtıcı bir durum. Bizler, gönüllü olarak kemalizmi benimseyen insanları, “ötekileştirelim,
şunu bunu yapalım” demiyoruz asla. Onlar da bu ülkenin (bizce kandırılmış)
insanları. Ama bizler, bu Kemalist ideolojinin devletin eliyle topluma ve
özellikle genç dimağlara dayatılmasını istemiyoruz. İsteyen 09.05’te ayağa
kalksın, atasına kıyam dursun, ama bizi asla buna zorlamasın. Belki elhamdülillah
bizler Urfa’da bu dayatmaya maruz kalmıyoruz ama batıdaki Müslüman kardeşlerimiz
maalesef zor durumda kalıyor. Yahut okullarda öğretmenler bu durumdan dolayı
dayatma ile karşı karşıya kalabiliyor. Aklıma gelmişken, andımız denen ucube
uygulamaya karşı duran Eğitim Bir Sen’imizin, 10 Kasım uygulamaları konusunda
da gerekli tepkiyi vermesini bekliyoruz. Ayrıca okul müdürlerinin törenlerde
okunan şiirleri en azından bir kontrol etmesini tavsiye ediyoruz. Özellikle İslam
itikadına aykırı cümleler okutturulmamalı Müslümanların çocuklarına. Bunlar
insanı rahatsız eden durumlar.
Bu konuda söylenecek çok söz var.
Herkesi yakın tarihi objektif bir şekilde okumaya davet ediyorum. Özellkle dili
ile “ben Müslümanım” diyen insanları da kendi dinlerinin hassasiyetini iyi
öğrenmeye davet ediyorum. Laf ile Müslümanlık insanı şirkten koruyamaz. Ancak
akleden kalp ile olan aktif iman insanı şirkten koruyabilir. Tarikat ve benzeri
yapılardaki hurafeleri görüp de, modern hurafeleri ve şirkleri görmeyen Müslümanların
da kulaklarını çınlatıyoruz. Şu an aktif ve insanlara dayatılan bir hurafeyi
nasıl görmezsiniz?! Kandil İslam’da yoktur da, bir kişi için kıyama durmak var
mıdır? Üstelik ölmüş gitmiş iken. Yahut onun için nerdeyse bir ilah gibi sözler
dizmek var mıdır? Okullarda tek bir şahsı ilah gibi lanse edip yavruların
zihnine zerk etmek var mıdır, İslam’da?!
Rabbim hepimize tevhidi imana
ulaşmayı nasip etsin.
Allah’a emanet olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder