12 Kasım 2019 Salı

Kandilleri Eleştirelim De Kemalist Törenlere Göz Mü Yumalım?



Hayır! Asla!
Tevhid dini olan İslam’ın müntesipleri asla Kemalist törenlerdeki şirk eylemlerine duyarsız kalamaz, kalmamalı. Bu gibi dayatmaların özellikle resmi prosedür üzerinden Müslüman memurlara dayatılması kabul edilmemeli. Mustafa Kemal’e yönelik putlaştırıcı söylemlerin sarfedilmesi ve özellikle tertemiz yavruların dimağlarında adeta bir “ilah” gibi yer ettirilmesi Müslümanlar tarafından kabul görmemeli. Özellikle 10 Kasım törenleri bu işin çığırından çıktığı zamanlar olmaktadır. Okullarda zorunlu olarak kutlanması sebebiyle yavrularımıza okutulan o şiirleri belki Mustafa Kemal bile duysa itiraz edecek. “Bizi kurtaran O”, “O olmasaydı olmazdık”, “Bize yeniden hayat veren O” vb. insanı küfre götürecek sözleri o minik yavrulara tekrarlatmak tevhid ehli bir Müslümanın elbette ki rahatsız oalcağı bir durumdur. Yerin ve göklerin Rabbi olan Allah’a iman etmiş hiçbir Müslüman “ne olacak ki bundan” deyip bigane kalamaz bu duruma ve korur çocuğunu. Mekke müşriklerinin düştüğü halden farksız olan bir hali nasıl da farkedemeyiz dostlar?! Üstelik yalan söyleyen bir tarihle büyüdüğümüzü göz önüne alırsak, içinde olduğumuz garabetin katmerliğin ne kadar da fazla olduğunu anlarız.

Mustafa Kemal bir asker olarak, bir Osmanlı subayı olarak aldığı görevlerde başarı göstermiş olabilir. Nitekim yine bu sistem tarafından bize unuttulmuş Kut’ul Amare zaferinde o yoktu ve bu zafer nerdeyse Çanakkale’ye denk bir zafer. Ama ne hikmetse yakın tarihimizde bahsi geçmez. Bütün tarihi tek bir kişiye odaklayarak anlatmak hangi bilimsel gerçeklerle bağdaşır, hangi sosyolojik temellere sığar. Üstelik bu kişi, savaşlardan sonra halkın rızasını almadan yaptığı inkılaplarla adeta toplumu batıcı bir paradigma ile yeri gelince zorla dizayn etmiştir. Osmanlı bizim için kutsal değildir. Lakin Osmanlı’dan sonra bu toprakların başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Düşmanı kovan halk, daha henüz savaş yorgunluğunu üzerinden atmamış iken yeni kurulan devletin ceberrut yüzü ile karşılaşmış. Özellikle din hususunda. Kemalist ideoloji kısacası, İslam’ı bu topraklarda etkisiz hale getirip, batıcılığı ve türklüğü temel alarak bu topraklarda bir toplumsal mühendislik uygulamıştır. 1. Meclis ve 2. Meclis süreçlerini okuyunuz. Mehmet Akif Ersoy’un nasıl sürgüne zorlandığını okuyunuz. Kazım Karabekir’in ne cenderelerden geçtiğini okuyunuz. Şalcı bacının idam edilmesini, İskilipli Atıf Hoca’nın şapka meselesi yüzünden idam edilmesini, Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilmesini ve benzeri birçok zulmü okuyup öğrenirseniz belki o zaman ne dediğimiz anlarsınız. Bu bahsettiğim birçok şeye Kemalist tarih yazımı çeşitli kılıflar uyduruyor. Ama biraz uyanık olursak kılıfları farketmek zor olmayacak. En basiti, harf inkılabı olmasaydı geri kalırdık, derler. Peki şu an harf inkılabı yapmamış Japonya geri mi kalmış ilim ve teknik açısından. Şapka taktık, başımız göğe mi erdi? Çarşafları yırttık, uzaya mı çıktık? Bu gibi sorular bile kılıfları gözler önüne sermeye yeter.

Yapılan inkılaplar bu halkın inanç kodlarına ve kültürüne asla uygun değildi. Şapka gibi anlamsız bir kıyafet biçimi dahi zorla dikte ettirildi bu halka. Karşı çıkanlar cezalandırıldı. Türkçülük dayatılarak hem arapça, farsça gibi komşu kardeşlerin dilleri ötekileştirildi. Hem de bu toprakların ikinci asli unsuru olan Kürtlerin dili ve kültürü adeta yok oluşa terk edildi, halen devam ediyoru bu sancı. Bunun gibi benzeri nice olaylar yaşanmış iken hiçkimse kalkıp tevhid ehli Müslümanların Kemalizme ve onun kurucusuna muhabbet beslemesini beklememeli. Bu bir iman meselesidir ve maalesef günümüz bazı Müslümanları, bazı tarikat/cemaat yapılanmalarının yanlışlarını bahane göstererek Kemalist ceberrutluğa nerdeyse göz kırpmaktadır. Bunu nasıl içlerine sindirebiliyorlar. İki yanlış bir doğru eder mi?

Maalesef umut olarak gördüğümüz Ak Parti ve siyaseti her ne kadar yer yer ülkede faydalı işler yapmışsa da kemalizme karşı halkı bütünüyle koruyamamışlardır. Özellikle feto hain darbesi sonucu daha da denize düşen yılana sarılır pozisyonuna girmişlerdir. Buna hiç gerek yok. Bizler kökü mazide olan bir ati’yi düşlüyoruz. Bizler köksüz bırakılmış bir toplum kırıntısı değiliz. Özellikle peygamberlerin izinden giden Müslümanlar olarak hiç değiliz. Peygamber kıssaları üzerinden çok net gördüğümüz tağuti dayatmalarla maalesef karşı karşı iken, halkın desteği ile başa gelen partinin halkı bu sistem karşısında savunmasız bırakması içler acıtıcı bir durum. Bizler, gönüllü olarak kemalizmi benimseyen insanları, “ötekileştirelim, şunu bunu yapalım” demiyoruz asla. Onlar da bu ülkenin (bizce kandırılmış) insanları. Ama bizler, bu Kemalist ideolojinin devletin eliyle topluma ve özellikle genç dimağlara dayatılmasını istemiyoruz. İsteyen 09.05’te ayağa kalksın, atasına kıyam dursun, ama bizi asla buna zorlamasın. Belki elhamdülillah bizler Urfa’da bu dayatmaya maruz kalmıyoruz ama batıdaki Müslüman kardeşlerimiz maalesef zor durumda kalıyor. Yahut okullarda öğretmenler bu durumdan dolayı dayatma ile karşı karşıya kalabiliyor. Aklıma gelmişken, andımız denen ucube uygulamaya karşı duran Eğitim Bir Sen’imizin, 10 Kasım uygulamaları konusunda da gerekli tepkiyi vermesini bekliyoruz. Ayrıca okul müdürlerinin törenlerde okunan şiirleri en azından bir kontrol etmesini tavsiye ediyoruz. Özellikle İslam itikadına aykırı cümleler okutturulmamalı Müslümanların çocuklarına. Bunlar insanı rahatsız eden durumlar.

Bu konuda söylenecek çok söz var. Herkesi yakın tarihi objektif bir şekilde okumaya davet ediyorum. Özellkle dili ile “ben Müslümanım” diyen insanları da kendi dinlerinin hassasiyetini iyi öğrenmeye davet ediyorum. Laf ile Müslümanlık insanı şirkten koruyamaz. Ancak akleden kalp ile olan aktif iman insanı şirkten koruyabilir. Tarikat ve benzeri yapılardaki hurafeleri görüp de, modern hurafeleri ve şirkleri görmeyen Müslümanların da kulaklarını çınlatıyoruz. Şu an aktif ve insanlara dayatılan bir hurafeyi nasıl görmezsiniz?! Kandil İslam’da yoktur da, bir kişi için kıyama durmak var mıdır? Üstelik ölmüş gitmiş iken. Yahut onun için nerdeyse bir ilah gibi sözler dizmek var mıdır? Okullarda tek bir şahsı ilah gibi lanse edip yavruların zihnine zerk etmek var mıdır, İslam’da?!
Rabbim hepimize tevhidi imana ulaşmayı nasip etsin.
Allah’a emanet olun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder






Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...