27 Mart 2014 Perşembe

İslam'ın Hakimiyeti

1) İslam'ın hakimiyeti, gönüllü bir vahdet sonucu gerçekleşecektir..

2) İşin formülü vahdeti zedeleyecek, kardeşliği bozacak hissi yaklaşımlardan, tek taraflı tercihlerden, uzak durabilmektir.

3) Ölçü nefsimiz değil, Kitab olmalıdır. Bunun için Kitab'tan iyice haberdar olmalıyız.. Aktif nefsimizi, terbiye olmuş nefse çevirmeliyiz.. Kişisel İHTİRASlar dava-mava dinlemez, yerden yere vurdurur.. Esiri olmamalıyız İHTİRASlarımızın.. Bunun örnekleri mide bulandırıcı kadar fazla..

4) Yahudiler, kendilerine gelen ihtilafa düştüler, aralarındaki İHTİRASTAN dolayı... Ve Allah dedi: "Dinlerini parça parça ettiler."... Korkmalı değil miyiz bu sonuçtan...

23 Mart 2014 Pazar

Evlilikte İletişimsizlik Boşanmaya Sebep - Kıvanç TIĞLI

Aysun Hanım yorucu bir günün ardından eve döner. O günkü duygularını paylaşmak istemektedir. “Yapacak o kadar çok şey var ki. Kendime ayıracak zaman hiçbir zaman bulamıyorum.”
Eşi de: “O işten ayrılmalısın. Bu kadar çok çalışmana gerek yok. Yapmaktan zevk alacağın bir şey bul” der.
Aysun Hanım da: “Ama ben işimi seviyorum. Yalnızca bir dakika içinde her şeyi değiştirivermemi bekliyorlar.”
Eşi: “Onlara kulak asma, yalnızca elinden geleni yap.”
Aysun Hanım: “Öyle yapıyorum. Bugün teyzemi aramayı unuttuğuma inanamıyorum.”
Eşi: “Dert etme, anlayış gösterecektir.”
Aysun Hanım: “Onun şu günlerde neler yaşadığını biliyor musun? Bana ihtiyacı var.”
Eşi: “Her şeyi çok fazla dert ediyorsun. Mutsuzluğunun nedeni de bu.”
Aysun Hanım: (Öfkeyle) “Her zaman mutsuz değilim. Beni birazcık olsun dinleyemez misin?”
Eşi: “Ama dinliyorum.”
Aysun Hanım: “Senle neden uğraşıyorum ki?”
Bu konuşmadan sonra Aysun Hanım kendini içtenlik ve dostluk arayışı içinde eve geldiği zamankinden daha yalnız hissetmektedir. Eşi de nerede hata yaptığını bilememekte, çok sıkılmaktadır. Yardım etmek istemiş, ama sorun çözme taktikleri işe yaramamıştır.
Aysun Hanım’ın eşi, hanımının ihtiyacı olan çözüm önermeden dinlemenin ne kadar önemli olduğunu anlamamıştır. Çözüm önermesi, işleri daha da bozmuştur. Hanımlar, birisi bir şey anlatırken çözüm önermezler.
Eşi, yalnızca Aysun Hanım’ın duygularını paylaşarak onu rahatlatabileceğini bilmiyordu.
Psikolojik danışma seanslarında birbirleriyle doğru iletişim kurmayı öğrendiler.
                   
Artık Aysun Hanım eve yorgun geldiğinde konuşmalar şöyle geçiyor:
Aysun Hanım “Yapacak çok iş var, kendime zaman ayıramıyorum” deyince, eşi derin bir nefes alıp gevşer ve “Zor bir gün geçirdin galiba” der. Aysun Hanım, “Bir anda her şeyi değiştirmemi bekliyorlar. Ne yapacağımı bilmiyorum” deyince, eşi “Hmm.” Aysun Hanım “Teyzemi aramayı bile unuttum.” Eşi: “Sahi mi?” der. Aysun Hanım “Bugünlerde bana o kadar çok ihtiyacı var ki kendimi çok kötü hissediyorum.” Eşi de “Sen çok sevgi dolu bir insansın” der ve hanımına sarılır. Aysun Hanım’ın da içi rahatlar, eşine “Seninle konuşmaya bayılıyorum. Beni dinlediğin için teşekkürler. Şimdi kendimi daha iyi hissediyorum” der.
Aralarındaki farklılığın bu yeni bilinciyle eşi çözüm önermeden dinlemenin akılcılığını, Aysun Hanım da istenmeyen önerilerde ve eleştirilerde bulunmadan işleri oluruna bırakıp kabullenmenin akılcılığını öğrenmiştir.
İlişkilerde en sık yaptığımız iki hatayı özetleyelim;
- Kadın bir şeye üzüldüğünde, erkek onun duygularını dikkate almayan çözümler önererek ruh halini değiştirmeye çalışır.
- Erkek bir hata yaptığında; kadın, istenmeyen eleştirilerde ya da önerilerde bulunarak onun davranışlarını değiştirmeye çalışır.
Kadın erkeğin çözümlerine direndiğinde, erkek becerisinin sorgulandığını düşünür. Sonuç olarak kendini güven duyulmayan, takdir edilmeyen biri gibi hisseder ve o da aldırış etmeyi bırakır. Dinleme arzusu zayıflar.
Ayrıca erkeğin bir derdi olduğunda giderek içine kapanır ve dikkatini soruna odaklar. Kadın ise duyguları üzerine yoğunlaşır ve derdini uzun cümleler kurarak erkeğe anlatmak, paylaşmak ister. Yani sorunları hakkında konuşmak kadınlara iyi gelir.
Erkeklerle kadınlar arasındaki farklılıkları bilerek konuşmak, davranmak eşinizle olan iletişim problemlerini kolayca çözmenizi ve mutlu olmanızı sağlar.
Değerli okuyucular, iki temel iletişim biçimi vardır; açık ve koruyucu. Ne yazık ki eşler arasındaki eşlerin çoğunda egemen olan iletişim tipi koruyucu ilişkidir. Bu tip iletişim ilişkide sıkıntılara sebep olur ve eşlerin her ikisinin de özgüvenini zayıflatır. Koruyucu iletişim kalıpları, ihtiyaçların karşılanmasını ve duyguların ifade edilmesini engellemekle kalmaz, koruyucu bir tepki çemberi oluşturur.
      
Bu koruyucu iletişim pek çok şekilde görülür;
l Yargılayan mesajlar; eşlerden biri diğerini yargıladığı zaman, suçlamakta ve eleştirmektedir. Bu davranış hemen her zaman diğer eşin geri çekilmek veya karşı eleştiriye geçmek şeklinde koruyucu bir tepki göstermesiyle sonuçlanır. Yargılayan mesajlara örnek verelim;
l Eleştirme, isim takma, suçlama (Kafan çalışmıyor, hiç dinlemiyorsun, yalnız kendini düşünüyorsun)
l Sorguya çekme, soruşturma, gerçeği bulmaya çalışma (Bütün gün ne yaptın? Telefonda kiminle konuşuyordun?)
l Övmek veya onaylamak (Yemek harikaydı)
l Yargılama, yargılayan eşin gerçek ihtiyaçlarını ifade etmek riskine girmekten korunmak, karşısındaki kişiyi kendisine bağımlı kılmak için gösterdiği çabadır.
Kontrol eden mesajlara örnek verelim;
l Yöneten, hükmeden, emreden (Sana ne söylersem yapacaksın, aynen benim gibi yap)
l Uyaran, tehdit eden, cezalandıran (Bu konuyu bir daha açmaman için seni uyarıyorum, arkadaşını ziyaretten döndüğünde benim evde olmamı bekle)
l Ahlak dersi veren, vaaz veren (İyi bir anne işe geri dönmez, senin bir hobiye ihtiyacın var)
Eşler kendi zayıf yönlerinin farkında olmalı ve bu konuda açık olabilmelidir. Eşinizi dinlerken göz teması kurarak, bütün dikkatinizi vererek dinleyin, dinlerken başka şeyle meşgul olmayın.
Eşiniz size bir şey anlattığında gereksiz yere soru sormayın. Soru soracaksanız onun konuşması bittiğinde sorun. Eşinize söylediğiniz sözün aslında onun hakkında değil, kendi hakkınızda olduğunu bilin. Eşinizin mesajını, sizinle değil, kendisi ile ilgili olduğunu bilerek dinleyin.
Sevgili Peygamberimiz, eşleriyle iletişim kurmaya  çok önem verirdi,onlara özel kelimelerle hitap ederdi. Ayşe’ye “gözbebeğim” diye seslenirdi. “Konuş, gönlümüz açılsın, yüreğimiz ferahlasın” der, o konuşunca da ferahlar, memnun olurdu.

22 Mart 2014 Cumartesi

Oy Verme Üzerine - Bülent Şahin ERDEĞER

Yine geldik oy ver, oy verme tartışmalarına. Müslümanların kendilerine has bir siyaset fıkhı olmadığı için
körün karanlıkta millete rehberlik yapması gibi rehberliğe soyunuyor bazı gruplar.
Siyaset fıkhınız olursa içtihad etme esnekliğiniz ve duruma göre manevra yapabilme kabiliyetiniz olur. O fıkhınız yoksa kendi kendinize gerçek-dışı bir hayal dünyasında yaşarsınız da gerçek dünyadaki zulmedenlerin iktidarlarını pekiştirmiş olursunuz lakin farkına bile varamazsınız. "İdeolojik Şizofreni"ye tutulursunuz.
"Ne kadar aykırı olursam ne kadar agresif olursam o kadar haklı olurum" gibi bir vesvese esir alır sizi.
Şimdilerde "Oy verme" diye bir klip çekmiş HizbutTahrirciler. Bunun Tevhidi bir eylem(!) olduğu zannı ile. (Gerçi HizbuTahrir de bir vakit Filistin'deki demokratik seçimlere katılmış bir yapı ama neyse!)
Siyaset fıkhı bazen seçimleri boykot etmeyi bazen seçimlere katılıp hayır oyu kullanmayı bazen Müslümanların ve dahi ülkede yaşayan tüm insanların maslahatına binaen en makul partiyi desteklemeyi gerektirebilir. Demokratik araçların size tanıdığı imkanları kullanmamak o sistemi inkar etmek anlamına gelmiyor. Bu denize girip ıslanmıyorum demeye benziyor. Dergi, dernek vb. araçları kullanıp oy aracını kullanmadığınızda daha fazla muvahhid filan olmuş olmuyorsunuz. Bu ham hayalden başka birşey değil.
İslam toplumsal ıslahı hedefler. Temel amacı insanın/halkın iradesinin özgürleşmesi/batılı ya da hakkı seçebilme imkanının oluşmasıdır.
-Onun içindir ki İkrar/zorlama altında yapılan şehadet te, küfür de Allah katında geçerli değildir. Birinde münafık diğerinde mustazaf olursunuz.
-Özgürlük ve Adalet bu sebepten Din'in ana hedefidir. Adil bir toplum için de tabandan tavana bir bilinçlenme/ahlaki terbiye gerekir. (bkz. Asr-ı saadet örneği) Ya da istisnai olarak tepeden aşağıya başa geçmiş bir adil yöneticinin geçici iyileştirmelerine sahne olur. (bkz. Ömer b. Abdulaziz iktidarı)
Vesselam...

17 Mart 2014 Pazartesi

Annemin Bir Sözü

Annemin bir sözü:
Hezkırın tım heye..
Hema fedikırın raviye..

(sevgi sürekli vardır.. Ama utanma/haya kalkmış)

Demokratik Kültür

Demokratik kültür kadın erkek karışık bir sekilde eglenmesine izin verebilir..
Ama biz demokratik kültürü ve hayatın tümüne yayılmasını reddediyoruz..
Bizim yaşam bicimimizi İslam belirliyor.
Demokratik secimlere ise diktatörlerden kurtulmak icin sıcak bakıyoruz. 
Oy verip de koyvermiyoruz.
Demokratik kültürü reddediyoruz..

Şu Üç Şey!

Şu üç şeyin birbirinden ayrı olduğunu bildim:
AKIL 
VİCDAN 
GÖNÜL

İnsan Okumuyor!

İnsan okumuyor, okumadığı bi o kadar da konuşuyor.
İnsanlar cidden okumuyor ve bi o kadar süsleniyor.
Yahu gerçekten insanlar okumuyor ve bi o kadar da caka satıyor.
İnanın ki insanlar okumuyor ve bi o kadar da okur gibi yapıyor..
Bu insanlar var ya gerçekten okumuyor ve bi o kadar da burnu kalkık..
Ey insan! Ne olur oku! Bak bitiyorsun, komik oluyorsun, zavallı oluyorsun!!!





Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...