23 Nisan 2024 Salı

Bilinç Notları 63

 Ağırakça, ilkokul 3. sınıfa geçtiğinde artık Türkçeyi konuşabildiğini ve bir sırada dört kişi oturduklarını anlatıyor.

Mardin Tilkitepe'ye 62. yıl önce "ne mutlu türküm diyene" yazıldığı zaman şehrin Arapça konuşan ezici çoğunluğunun ironik tarzda "demek ki sadece Türkler mutlu olur" diye düşündüğünü belirtiyor.
"İlkokulda öğretmenlerin birinci vazifesinin dini kötülemek ve Osmanlı sultanlarını hain olarak anlatmak" olduğunu anlatır Ağırakça... /(Haksöz dergisi sayı 379)
///
23 Nisan 1920'de asıl meclis açılmış.
Sonra da neden ikinci meclis açılma gereği duyulmuş? Asıl soru bu..
"Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan!"/mt
///
Hristiyanlık ve Nazizm gibi bazı dinler, milyonlarca insanı sadece nefret yüzünden öldürdüler, kapitalizm ise milyonlarca insanı açgözlülükle karışık unursamazlıkla öldürdü. /Sapiens s. 328
///
AVRUPALILAR ŞEKERLİ ÇAY İÇEBİLSİN DİYE....
16.yüzyıldan 19.yüzyıla,10 milyon Afrikalı köle Amerika'ya getirildi ve bunların yüzde 70'i şeker çiftliklerinde çalıştırıldı. Çalışma koşulları felaketti. Çoğu kısa ve sefil bir yaşam sürüyordu, milyonlarcası da köle ele geçirmek için yapılan savaşlarda veya Afrika'nın iç bölgelerinden Amerika kıyılarına yapılan uzun seyahatlerde ölüyordu. Bütün bunlar, Avrupalılar şekerli şekerli çay içebilsin ve tatlı yiyebilsin, tabii bu arada şeker baronları da muazzam kârlar elde edebilsin diye yaşanıyordu. /Sapiens s.328
///
Modern İslami Psikolojinin Babası Dr. Malik Bedri'nin Mirası /Önemli Kesitler
"Boş ver Malik, onlar maaşlarını Freud'den alıyor!"
Bu söz, modern İslami psikolojinin ölen babası Dr. Malik Bedri'nin, 1960'larda kendilerine İslami bir psikoloji çerçevesi sunmaya çalışırken, Müslümanlar da dahil olmak üzere diğer psikologlar tarafından alay edildiğinden bir arkadaşına şikayetle bahsetmesi üzerine arkadaşının onu teselli etmek için söylediği sözdü.
...
Günümüzde psikoloji ders kitapları genellikle Yunan ve Romalıların eserlerini onurlandırmakla başlıyor ve ardından yüzyıllar geçip Avrupa Rönesans'ına atlıyor, sanki dünya arada bin yıldan fazla bir süre edebi cehalet içinde kalmış gibi.
...
Bu noktada Dr. Bedri, meslektaşı Prof. Mehdi Mohaghegh ve Prof. Fuat Sezgin tarafından İstanbul'daki Ayasofya Kütüphanesinde bulunan Ebu Zeyd el-Belhî'nin 9.yy'a ait "Bedenler ve Ruhlar için Beslenme" başlıklı bir el yazmasından haberdar edildi.
...
El Belhî, aslında, OKB ve fobiler gibi psikiyatrik hastalıklar için tedaviler, Avrupalı psikiyatristlerin bu keşiflerle itibar kazanmasından bin yıl önce doğru şekilde sınıflandıran, teşhis eden ve işlevselliği öneren kişi oldu! / haksöz dergisi/sayı 360
///
İslami şuur, red ve tasdik temellidir. Red ve tasdiğin özü malumunuz La ilahe-İllallah'tır. Bu öz, hayatın tamamını kuşatması gereken bir öz'dür. Parçacı bir yaklaşımı kabul etmez. Parçalanınca öz olmaktan çıkar.
Hem red hem de tasdik, belli düzeyde duygu/düşünce emeği gerektirir. Bunu başaramayan kitle seviyesinde kalır. Kitleye göre yaşar. Kitleyi model alır. Şahsiyet olarak var olunamadığı için.
Red ve tasdik'in amel ile somutlaşmaması ayrı bir garabettir. Kitlenin en büyük handikapı budur. Kitlenin çoğu üyesi söylemlerle sadece işi götürmeye çalışır. Ameli somutluk, düşünce ve duygu kadar kararlılık ve emek ister. Bunu başaran şahsiyet olmuş demektir. İslami şahsiyet olanların birbirine desteği artarsa insanlar kitle olmaktan kurtarılabilir. Ama maalesef bu şahsiyetlerin de handikapı ayrı ayrı durmalarıdır. Bu nedenle kitlenin doğal birlik hali onu toplumda baskın hale getirmektedir.
Maalesef böylece düşünsel/duygusal/eylemsel temeli olmayan kitle felsefesi lokomotif olur toplumda. Bu manzara şahsiyet sahibi olanın içini kan ağlatır. Birlik olamayan şahsiyetlerin içlerinin kan ağlaması bir bedeldir. Birlik olana kadar bu bedel ödenmeye devam eder./mt
///
İnsanların çoğu iç dünyasında inanç/kararlılık problemi yaşadığı için hayat felsefesi olarak KİTLE NEREYE SÜRÜKLENİYORSA ÖYLE felsefesini benimsiyorlar. Son derecek kolay, rahat.... Zira içten sıkıştıran bir şey yok... İnsanların çoğu galiba böyle...
*
Bazı tipolojiler de var, içteki inanç/kararlılık mevzusunu kokteyl bir felsefesi ile hallediyor. Ondan da şundan da bundan da bir şeyler katarak işi yürütmeye çalışıyor. Aslında gerçek anlamda bir inanç/kararlılıktan ziyade idare etme süreci ile halletmeye çalışıyorlar. Ben buna ÇORBA FELSEFESİ diyorum... Hepsini kat içine... Bu da çok sağlıklı değil..
*
Ben TEVHİDE dayalı bir yaşam felsefesini tavsiye ederim. Hem dahili hem harici esaret felsefelerine karşı korur insanı.../mt
///
İnim inim inliyor yakın tarih,
mahkum zira tek kişilik hücreye.../mt
///
Tarikatlarda şirk unsuru manevi ve gayb alanında (şefaat, kurtarıcılık, velilik, türbe vs) ise
Modern ideoloji şirkleri ise kamusal alanda (kurtarıcılık, tek dünyalık, ulu önder okul ders kitaplarında tek adam, seküler kutlamalar, anıtkabir, yasalar) boy gösteriyor, ey Kur'an ehli kardeş.
Gücünü dengeli dağıt. Bütüncül muvahhid ol. Birine anti olup saplanıp kalma./mt
///
"Arkadaşlar! İstiklal mahkemelerinde hakim yoktur, eşkıya vardır."
(Nurettin TOPÇU)
///

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder






Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...