17 Kasım 2014 Pazartesi

Kızıl Gök, Yağmur ve İnsan

kızıl gök
ve gecenin sessizligi
yagmur konuşacak birazdan
susun şimdi
onun sözleşmesi henüz yeni
dosttur o
tıpkı agaçlar gibi
insan gitsin
biz kalalım
ben yagmur ve agac
sen orda kal
ama korkma
gök kızıl
konuşan dost yagmur
yagmur kibirsiz ve harbi
insanlar gibi degil
sesi cok cıksa da fiskosları yok
korkacaksan kendinden kork
kibrinden, egondan, bakışlarından
sen orda kal
dostum yagmur gelsin
sabah da agacla konuşacagım
ben kainat korosundayım
biz dostuz
sacidleriz, kaimleriz..
ama sen anlamadın beni/bizi
kibir yazacagım mezar taşına
yalnız o tanıtır seni bana
**
gök kızıl
yagmur konuşacak

Kızıl Gök, Yağmur ve İnsan

kızıl gök
ve gecenin sessizligi
yagmur konuşacak birazdan
susun şimdi
onun sözleşmesi henüz yeni
dosttur o
tıpkı agaçlar gibi
insan gitsin
biz kalalım
ben yagmur ve agac
sen orda kal
ama korkma
gök kızıl
konuşan dost yagmur
yagmur kibirsiz ve harbi
insanlar gibi degil
sesi cok cıksa da fiskosları yok bari
korkacaksan kendinden kork
kibrinden, egondan, bakışlarından
sen orda kal
dostum yagmur gelsin
sabah da agacla konuşacagım
ben kainat korosundayım
biz dostuz
sacidleriz, kaimleriz..
ama sen anlamadın beni/bizi
kibir yazacagım mezar taşına
yalnız o tanıtır seni bana
**
gök kızıl
yagmur konuşacak

Güneş ve Vahiy İklimi - Şiir




semboldür güneş bu topraklarda
sabaha uyanan insan ilk onu görür karşısında
bulutsuz bir hava
sarı sarı tebessümlerle dogar güneş
insandaki umut tohumları o tebessümle yeşerir

vahyin ikliminde nefes alanlar
güven içinde yaşarlar bu alemde
'lehul mulk' hakikatine sırtını dayayan,
kurtarmıştır kendini mülke köle olmaktan
bu topraklarda öyleydi bir zamanlar
ama şimdi mal-mülk gerçek,
insan ise gölge

14 Kasım 2014 Cuma

Reddediyoruz Sahte İlahları

Reddediyoruz tüm putları
Allah'tır bizim İlahımız
O yeri ve göğü yaratandır.
O bizi ve atalarımızı yaratandır.
Olacaksa bir kanun bir yasa
Allah'ın kitabına göre olmalıdır.
Çünki Allah hem yaratandır
Hem emredendir/emirleri olandır.
Özgürlük budur.
Yatağında akan suyun akışı gibidir bu hal
Fıtratımızın rahat akacağı yataktır Allahın şeriatı/kitabı
***
İnsanları putlaştırmak
Tarihten gelen bir hastalık ve bir zaaf
Hayran olunacaksa bir zata
Bu her daim Allah'tır ve Allah olmalıdır.
Seni yaratan ve yaşatan
Annen değil baban değil atan değil liderin değil
İdeolojin değil ırkın değil bayrağın ve toprağın değil
Allah'tır Allah...

9 Kasım 2014 Pazar

Ehli Sünnet Müdaafacıları Üzerine - Bülent Şahin ERDEĞER

Ebubekir Sifil, İhsan Şenocak gibi popüler isimlerle gündeme gelen Ehl-i
Sünnet Korumacılığı ve saldırganlığı ne zaman başladı
İlk dalga, Cemalettin Afgani  EBU'L A'LA EL MEVDUDİ,Seyyid Kutub Nebhani, İbni Teymiye gibi öncülerin 60'lı yıllarda çeviri eserlerle muhafazakar düşünceye alternatif olarak Türkiye İslamcılığı'nı mayalamaya başlamasına tepki olarak ortaya çıkmıştı. Tarikat-Tasavvuf-4 mehzeb taklidi'ni savunmak için "mezhepsizler" "müçtehid taslakları" gibi söylemlerle saldırılmıştı... Başını da Ali Nar, Mehmed Şevket Eygi, Necip Fazıl ve Mısıroğlu gibi isimler çekiyordu...

2. Dalga ise 90'larda yükselen İlahiyat fakültelerine karşı başladı. İşte Sifiller o dalganın temsilcileri. Özellikle bir yandan Ankaraokulu ve İslami Araştırmalar/İslamiyat dergilerinin öte yandan Haksöz Okulu, Akabe, İktibas, Çekmegil'in Nida gibi Kur'an merkezli dergilerin başlattığı sorgulama ortamına karşı Ehl-i Sünnet Müdafaası'nın akademik dolulukla tekrarlanması ve Akademik bir Cevap verilmesi kompleksinden kaynaklanıyordu. Önce İnkişaf ile başlayıp Rıhle ile devam eden serüvenin kısa özgeçmişi bu...

Sifil ve Şenocak bir "Ehl-i Sünnet" savunuyor. Bunun resmi tarihini de şöyle özetliyorlar:

1-Sahabe "fitne döneminde" içtihad ettiler Hz. Ali de Muaviye de haklıdır.

2-Selef diye blok bir nesil vardır. Selef temel konularda akaid ve fıkıhta ortak bir görüşü savunur. Örneğin Kader vb. konularda...

3-Halef de 4 Hak Mezheptir ve bu 4 Hak Mezhep=İslam'ın kendisidir.

4-Osmanlı dönemi yaşanan İslam meşrudur tasavvuf ve tarikatlar=İslamdır.

5-Bu İslam olduğu için farklı her görüş bidattir, sapıklıktır vs...

Ben bu algıya kökten karşı çıkıyorum. Kısaca şöyle cevaplayabiliriz:

C-1-Sahabe içtihad etmedi arasında Kur'an ve Sünnete sadık kalanlar ve kalmayanlar vardı ve bir iktidar savaşında önemli bir kriz yaşandı. Bugün yaşadığımız bölünmenin kökenlerinde Muaviye'nin darbesi var... "Muaviyeci İslam" var...

C-2-Selef diye blok bir nesil yok. Selef döneminde de bugün olduğu gibi akaid ve fıkıhta çok farklı eğilimler ve ekoller vardı. örneğin Kader vb. konularında...

C-3: Hak mezheb kavramı da İslam'ın Sünnilikten ibaret olduğu anlayışı da batıldır mezhebi din edinmektir.Ehl-i Kıble olan diğer görüşleri aforoz etmektir...

C-4: Osmanlı da blok bir yapı değildir resmi ideolojisi Kur'an ve Sünnet açısından çok ama çok sorunludur...

Sifil bu konuşmasında Ayetleri ancak "Selef onayından" geçerse kabul edin diyor... Kim Selef? Ehl-i beyt imamları mesela İmam Kasım Ressi selef mi? Hasan Basri Gaylan Dımeşki, Cad bin Dirhem vb. niye selef değil? Kim belirliyor bunu? Onlar değil "Selefi Salihin" Seleftir deniyor bu sefer...

Kur'an mı Selef'e Selef mi Kur'an'a uyacak?

Selefiler de sizi Selef'e davet etmiyorlar mı? Selef'te tevessül vb. konular nasıldı siz gerçekten selef'e mi tabisiniz? Bu sorular uzar gider...

29 Ekim 2014 Çarşamba

İnanç Psikolojisi 1 - Nevzat TARHAN

İnsanca yaşamak, kendini gerçekleştirmek ve hayatını yeniden inşa etmek yeni uygarlık arayışının
çabalarıdır. (14)
//
İnanç denildiğinde dogmatik olan, mitolojik yönleri ağır basan, sorgulanamayan inancı anlamak yeterli değildir. Sorgulanamayan, bilimsel yöntemlerle test edilmeyen, üzerinde çalışma yapılmamış, akıl yürütme yöntemleri ile incelenmeyen hiçbir inanç sağlam değildir. Sağlam olmayan bir inanç temeline oturmuş din ise, insanın psikolojik sağlığında kalıcı bir etki bırakamaz ve iyi bir yol gösterici olamaz. (14)
//
En yakın yıldızın 4 bin ışık yılı mesafede olduğunu evrenimizde, insanın ne kadar küçük olduğu aşikar. (15)
//
Akıl insana, tapınmaya değer bir yaratıcının olması gerektiğini söylerken; DNA'da insanın kader programını göstermektedir. (15)7
//
Özgür düşünen, sağlıklı fikir üretmek isteyen modern insanın, sağlam inanç ve dinin getirdiği güzelliklerden mahrum kalmaması gerekir. Dindar insan da yeni uygarlık anlayışında pozitif bilimin getirdiği tasavvurdan, metodolojiden ve bireysel mutluluk araçlarından yararlanmalıdır. (16)
//
Mantık yürütme sonunda onaylanıp, gönülden doğrulanan fikirler, inanca dönüştüklerinde daha kalıcı bir temel dayanağa sahip olurlar. (19)
//
Özgür irade ile onaylanmayan inanışlar çoğu zaman geçicidirler. (19)
//
Marsel Mesulam insan beyninin %90'ının duygu, düşünce ve davranış işlemdiğini, beş duyu ile ilgili işlemlerin ise sadece %10'unu kapladığını söylüyor. (21)
//
Beş duyumuz yemek, içmek, barınmak ve üremek için yeterli iken; medeniyet üretmek, akıl yürütmek, muhakeme yapmak, evrene hakim olmak, insani değerleri geliştirmek, felsefi arayış içinde olmak, kutsala inanmak bu sınırlı duyularla yeterince açıklanamaz. (21)
//
Hayatı anlamsız gören kişinin yaşamak için sebebi kalmadığında, toplumsal katılıma sırtını döner. (23)
//
Maddenin arka planı, onun anlam boyutudur. Soyut kavramlar somut olgulara anlam katar. Bildiğimiz her şeyi, her cismi soyut kavramlarla oluştururuz. Soyut ve sembolik düşünce, her şeyin "doğa"sını ortaya çıkarır. (23)
//
Somut yani maddesel evrenle, soyut diye adlandırdığımız anlamsal evren arasındaki dengeyi fark
eden ve korumaya çalışan insan hakikate ulaşacaktır. Somut evren bitkisel ve hayvansal düzey evrenidir. Soyut evren insani boyuttaki evrendir. (24)
//
Darwin ve Freud'a göre insan ile böcek aynıdır. (24)
//
Nasıl ki kitabı kitap yapan mürekkep ve kağıt değil de içindeki mana, bilgi ve geleceği aydınlatabilme kapasitesi ise, insanın değeri de onun gayesinde gizlidir. (25)
//
Antika bir eserin kıymeti demirciler çarşısında bir lira, antikacılar çarşısında bin liradır. (25)
//
İşte insanı da kıymetli kılan evrenin yaratıcısıyla olan bağı, mensubiyeti ve taşıdığı anlam boyutudur. (25)
//
Hayali güzelliğe aşık olanlara, platonik aşk denilmiştir. Eflatuncu bakış, evrenin manevi yapısı ile ilahi düzenin tapınmaya değer olduğu kanısını taşımaktadır. (25)
//
Günümüzde tapınmaya değer bir düzenin inkar edilmesi sonucu Tanrı'sı olmayan kiliseleri görmekteyiz. (25)
//
Şizofreni gibi akıl hastalıklarında hayal ile gerçek arasındaki sınırları algılama bozulduğu için kişi halisünasyonlara inanır ve yanılsamalar oluşturur. (27)
//
Kilise Galileo'ya karşı çıktığı zaman, o kendisini şöyle savunuyordu: "Tanrı insanların doğayı incelemesini istemeseydi, onlara beyin gibi bir organı vermezdi." (30)
//
Einstein ise Tanrı'ya inandığı halde ama dinler hakkında bilinmezci olduğu söylenmektedir. O da "Ben evrenin nasıl yaratıldığı ile ilgileniyorum; neden yaratıldığı ilgi alanım değildir" demiştir. (31)
//
İnana bir insan, inandığı şeyin gerçekliğini merak etmiyor ve araştırmıyorsa, bu inancı temel bilimsel ilkelere uymayacaktır. Zira inancın hakikatine dair sorgulama olmadan o bilginin yaşamı şekillendirmesi çok zordur. (31)
//
İnanma, sorgulayarak gerçekleştiğinde kalıcı olur. (31)
//
Diğer yandan kendi inancının sağlamasını yapan ve buna güvenen insan, inancını başkalarıyla tartışmaktan kaçınmaz. (31)
//
İnançlara güvenen kişiler teslimiyetle inanmanın hoşnutluğunu terk etmeden, teemmülle yani derin düşünce ile inanmanın sağlamlığını da yaşayan çağdaş dindarlardır. (32)
//
Yaratıcının kontrolünde olan bir evrim, dini öğretileriyle örtüşür. Doğal seleksiyonda türler arası geçiş yapan bir ayıklanma kanıtlanmamıştır. (34)
//
İlahi kontrolün hakim olduğu bir evrimin olması, ilahi hedefe aykırı düşmez. (34)
//
Tanrı'ya ihtiyacı olmadığını söyleyenlerin her şeyden önce evrim hipotezinin kanıtlanmış bir bilgi olmadığını kabul etmeleri gerekir. (35)
//
DNA zincirimizde Tolemer adında bir protein molekülü vardır. Tolemer, DNA'nın ömrünü yani kaç defa bölünebileceğini belirler. Matematikte olasılık hesaplarına göre 10^50 imkansız kabul edilir. Tolemerin kendi kendine rüzgar ve şimşeklerle dizilme olasılığı 10^625'dir. Yani olasılık hesaplarına göre 10^50'nin çok üstündedir. ve bu da tesadüfi varoluşun imkansız olduğunu göstermektedir. DNA'nın tek bir protein molekülünün bile bu derece ince bir hesaba dayanması, evreni de tesadüfi varoluşla açıklamanın imkan dışı olduğunu gösterir. (36)
//






Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...