4 Eylül 2015 Cuma

Tefeci Hacı Emmi - Yaşanmış Hikaye

04.09.2015

Bir meclisteyiz. Tema, "haram parayla hacca gidilir mi?" sözü etrafında gelişiyor. Tam o sıra, mecliste yaşı ilerlemiş bir abimiz geçmiş yıllardaki ev sahibinden bahsetti. Onu örnek verecekti.
**
Ev sahibine "Hacı Emmi" diyor. Bu adam Urfa'da bildik tefecilik ile uğraşıyor. Hacca gitmiş. Sorulunca kendisine haram-hacc zıtlığı, verdiği cevap şu oluyor: "Hacca tarladaki üründen kazandıklarımla gittim".. (Mecliste hayıflanma sesler).. Sözümona haramın da farkında hacı emmi. Ardından daha berbat bir sahne geliyor. Borç verdiği bir kişi, faizli borcu ödeyemeyince, daha berbat teklifler sunuyor alacaklıya. Adamın kızına göz dikiyor. Tabi nikahlayacak sözde ama borçtan kaynaklı bir zorakilik de sözkonusu.. Ancak gerçekleşmiyor alçakça olan evlilik.. Anlatımlar devame diyor tabi..
**
Yaşadığım şehirde Allah'ın kesin haram kıldığı tefecilik küstahça aktifliğini koruyor. Arkadaş anlattı ama hala anlayamadım hacı emminin tefecilik sistemini... Kendisinden borç isteyeni faizli bir haliyle kuyumcuya borçlu hale getiriyor falan filan... Tam bir rezalet..
Arkadaşıma dedim ki, ona ciddi tepki göstermeliydin, cehennemle korkutmalıydın, nehyi anil münker yapmalıydın.. Maide:79'u hatırlattım.. Asıl problemimiz bu bizim... Rezalet ki rezalet... Ne olursunuz çevremizdeki haramlara "DUR" demeye kendimizi alıştıralım.. "Bana ne!" demeyelim... İsrailoğulları bundan dolayı helak oldu..

17 Ağustos 2015 Pazartesi

Batı İnsanı ve Doğu İnsanı

İki dünya savaşıyla merhametsizleşen batı insanı kendine göre ideolojiler üretti. 'Kapitalizm' ve 'Komünizm' bunların başlıcaları idi.
Her iki ideoloji de doğu insanının kanına enjekte edildi.
**
Allah'a, İnsana ve Ekmeğe değer veren Doğu/İslam insanı bu ideolojilerle yoldan çıktı. Batı insanından daha da merhametsizleşti. Fıtratını koruyanların sayısı ise azaldı. Ama yok olmadılar. Merhameti gözünden okunan insanlarımızın sayısı artmalı. 
**
Kızar, öfkelenir ama elini kana bulamaz. Merhameti başattır yüreğinde. Var gücüyle mücadele eder batının ideolojilerine karşı. Allah'ın mesajını haykırır daima. Tevazu onun temel paradigmasıdır. İktidara gelse de tevazuyu da merhameti de elden bırakmaz.
Kur'an yerde ise o da eğilir,
İnsan yerde ise o da eğilir,
Ekmek yerde ise o da eğilir.

5 Ağustos 2015 Çarşamba

Halden Anlayan Genç ve Bir Kobanili

Hayattan Bir Kesit..
**
Bir elimde 15 kg, diger elimde 15 kg malzeme var. Gidecegim mesafe çok uzak degil ama hava sıcak ve yorucu...
Birkaç kişiden yardım istedim. Çeşitli gerekçelerle reddettiler. Sonunda iki kişi yardım etti. Kimler olduklarını söyleyeyim siz de hissenizi siz çıkarın.
**
Biri 15 yaş civarı bir genç. Bu genç gece şehir içi otobüsünü kaçırınca, merkeze yakın köyüne yürüyerek gitmek zorunda kalmış ve 17 km yol yürümüş kimse yolda durupta almamış. Sadece bir arabaya el kaldırmış, o da almayınca diğer arabalara el kaldırmak istememiş..
Digeri ise 35 yaş civarı Kobanili laborant. Takma diş üreten bir laboratuvarda çalışıyormuş burda da aynı işi yapıyor.
**
Duam şuki, Rabbim bizleri duyarsız,
bencil, ilgisiz ve merhametsiz olmaktan korusun... Oysa hayat yardımlaşmaktan ibarettir.

Her Kestirme Yol, Kestirme Değildir - Hayattan Bir Kesit

        Dün akşam misafirlikten dönerken bizi getiren araba, eve doğru yola çıktı. Arabanın arkasında oturuyordum. Bizi getiren şoför mazot fazla yakmamak için kestirme yola kırdı direksiyonu. Vakit gece ve ilerliyoruz. Yolu karıştıran şoför gide gide çıkmaz sokakta olan bir evin bahçesine kadar ilerlediğini farketti... 

        Tüh, vah ettik, geri döndük. 10-15 dk yollardan ilerledik, ana yola çıkmayı beklerken bir baktık araba yine aynı çıkmaz sokaktaki eve geri döndüğünü farkedince bu defa gülmekten adeta nefesimiz kesildi. 
Bunca yolu kat et, kat et sonra  tekrar eski yerine gel....

        Şoföre şunu ilettim: 
        Demek ki her kestirme yol kestirme değilmiş. Ayrıca bazen kısayım derken öyle yaşantılar başına geliyor ki kıstığının kaç katı kadar zarar ediyorsun.

        Ders alabilenler için bu yaşanmış hikayede harika dersler var.

        (04.08.2015)

11 Temmuz 2015 Cumartesi

Sünnetin Mahiyeti - Yahudileşme Temayülü Kitabından

İşte Sünnete Bakış Açısı..
Gayet güzelce rivayetler inkar edilmeden ve Kur'anla zıtlaşmadan izah edilmiş..
Mustafa Hocadan Allah Razı Olsun...
Allah onun muarızlarına da sukunet ihsan eylesin.. Anlayışlarını kolaylaştırsın ...
*****

16 Haziran 2015 Salı

Para ve İnsan

Cepler kabirlere dönüşecek

Ve insan paraya gömülecek
*
Ve Beled Suresi ile uyanacak kabirdekiler
Üzerlerinde para dökülecek
*
Miskini doyurmayanlar
Zor yokuşu aşamayacaklar
*
Ve insan topraga degil paraya sarılacak
Kefeni de tabutu da hep para olacak
*
Yüzü saga ve kıbleye degil
Eli cebinde olarak sarılacak kefene
*
Melekler bakacak
Ne kadar parayla geldin kabre diyecek
*
Hayır öyle büyük degil
Kuruşun bile anlamlıydı
*
Ve o kuruşun
Fakirin bogazından geçmemeliydi
*
Üç katlı bogazının
İnşasında gerekli idi para
*
Fakir bogazsız kalsın
Sana çok katlı bogazlar lazım
*
Çıkmasın elin cebinden
Seni zaten öyle gömecekler
*
Paranın yanında küçül
İnsanın yanında burnunu havaya dik
*
Takvasıdır bu, paralıların
Paraya karşı zelil olmak, insana karşı ise
müstekbir

10 Mayıs 2015 Pazar

Bid’atlar sünnetleri yok eder


Bid'at, sahih dinde bulunmadığı halde sonradan uydurulan ve dine sokulan inançlar, ibadetler ve dînî denilen kurallardır.
“Hurafeler ve bid'atlar, avâmın (din bilgisi ve ilgisi zayıf olan kimselerin) din ile ilişkilerini ve bağlarını korur, onları kaldırırsanız avam, saf dini de yaşayamaz hale gelir, bu sebeple hurafeler ve bid'atlarla mücadele etmemek gerekir” diyenler de vardır. Ama bu görüşe katılmamız mümkün değildir.
Evet avama yönelik din eğitiminde ve avamın din hayatını ıslah etmede hikmete (en uygun söylem ve yönteme) riayet etmek gerekir, bu sebeple bazı bid'atlarla mücadele ertelenebilir, önem sırasına göre ıslah yoluna gidilebilir, ama “bırakalım insanlar hurafe ve bid'atlarıyla yaşasınlar” demek doğru değildir; çünkü bunun sonu; sünnetlerin, sahih dinin yerini, hurafelerin ve bid'atların alması olur.

Bid'atların sünnetleri yok edip onların yerini aldığına dair üç örnek üzerinde duracağım:

1. Peygamberimiz (s.a.) ölüyü gömdükten sonra cemaatin bir süre kabir başından ayrılmayıp istiğfarda bulunmalarını (kendilerinin ve ölünün bağışlanması için Allah'a yalvarmalarını) istemiş ve bunu uygulamıştır. Bugün çok yaygın olarak uygulanan “telkin” ise uydurmadır ve bid'attır. Sünnete uygun telkin, son nefeslerini vermekte olduğu anlaşılan hastanın başında bulunanların ara sıra, hastanın işitebileceği bir sesle “Lâ İlâhe İllallah Muhammed Resulullah” veya “Eşhedü En Lâ İlahe İllallah ve Eşhedü Enne Muhammeden Abduhû ve Resûlüh” demeleridir.
Ne yazık ki, bu iki sünnet terk edilmiş ve bunların yerini, ölüyü gömdükten sonra imamın, kabir başında yaptığı uydurma telkin almıştır.
Kur'an-ı Kerîm'in bir mezarlık ve ölü kitabı haline getirilmiş olması da bu noktada hatırlanması gereken öldürücü bir bid'attır.

2. Kandil adı verilen bereketli gecelere ait belli sayıda ve vakitte kılınacak bir namaz ibadeti yoktur. Peygamberimiz'in devamlı okuduğu ve tavsiye ettiği belli dualar da yok denecek kadar azdır. Ama hem kandil gecelerinde hem de yılın diğer gün ve gecelerinde devamlı yapılacak namaz, oruç, yoksullara yardım, tevbe ve istiğfar gibi sünnet ibadetler vardır. Bundan sonraki birkaç yazıda bu “nafile namaz ve oruçlar” hakkında özet bilgiler vereceğim. Ne yazık ki, sünnet olan bu nafile namaz ve oruçlar ihmal edilmekte, bunların yerine yılın birkaç gecesinde uydurma namazlara yer verilmektedir.

3. Hac ve umre ibadetlerinde tavafta her bir şavta (yedi turun her birine) ve sa'yde dört gidiş üç dönüşün her birine ait sünnet olan zikir ve dua yoktur. Bazı zevat bu hareketleri yaparken bazı duaları okumuş, bazı zikirleri yapmış olabilirler, ama bunlar sünnet olmaz. Tavafın ve sa'yin başlangıcında bir okuma, iki köşe arasında da bir dua vardır o kadar. Yaygın uygulamada ise grupların başında bulunan bir kişi ya ezberinden veya elindeki kitaptan sünnette yeri olmayan duaları yüksek sesle okumakta, ona uyanlar da bunları okumazlarsa ibadetleri eksik kalacak inanç ve duygusu içinde duyduklarını, manasını anlamadan ve telaffuzunu da yapamadan tekrarlamak için bütün dikkat ve gayretini sarf etmektedirler. Bu bid'atın zararı da tavafın ve sa'yin her bir mümine ait düşünce, duygu, haz ve maneviyatı yok etmesidir. İnsanlar kendi hallerine bırakılsa, ne yaptıklarının farkında olmaya çalışsalar, bu arada bildikleri kadar Kur'an okusalar, zikir yapsalar, dua etseler ve bunları yaparken de bütün dikkatlerini yaptıkları ibadete ve onun yöneldiği Yüce Zat'a verseler asıl o zaman sünnet yerini bulacaktır.

Üç aylara girdik, bu aylarda kandil gecelerini de yaşayacağız. Yılın bütününe ait nafile ibadetleri bırakıp birkaç gecede “işi halletme” kabilinden sünnette yeri olmayan şeyleri yapmayalım, ömrümüzün her gün ve gecesini sünnete uygun olarak yaşadığımız takdirde bu gecelerde de tarif edilemez ilâhî lütuflara nail olacağımıza inanalım, Güzel Örnek (s.a.) ne yapmış ve neyi yapın demiş ise onu yapalım.

Peki bütün yılda ne yapmış, neyi yapın demiş?
İşte gelecek yazılarda namaz ve oruç olarak bu sorulara verilmiş cevapları özetleyeceğim.
Hayrettin Karaman
Yeni Şafak
10.05.2015





Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...