Yine Kıskançlık

YİNE KISKANÇLIK!! 

" Allah'ın insanlardan layık gördüğüne peygamberlik lütfetmesini KISKANDIKLARI(bağyen) için Allah'ın indirdiğini inkar ederek kendilerini bitirmeleri ne kötü bir şeydir! Öfke üstüne öfke çektiler. Kafirleri aşağılık bir azab bekliyor!"

[Kıskançlık dehşet bir zaafiyettir. Her insan yoklamalı kendini bu konuda. Nitekim belki yıkılan ve bozulan ortamlar, çevredeki kıskançlık oklarından da dolayıdır. İnsanların iç dünyasında taşıdıkları bu dürtü,onların size farklı tuzaklar hazırlamasına neden oluyor.

Nice insanlarda gördüm, kıskançlığın onu nasılda kişiliksizleştirdiğini. Bu sebebten dolayı çocuklar yetiştirilirken bu tür yönlerden ciddi bir şekilde eğitilmeli. Aksi halde etrafına zarar verme konusunda son derece sinsi bir pozisyona bürünebilmektedir. Çünkü kıskanç kişi, bu özelliği gereği etrafına açıktan açığa zarar vermez. Mesela "önce inanalım" dediler yahudiler ve inanıyor göründüler sonra da "biz vazgeçtik" deyip yeni gelen dinin sözümona yanlış olduğunu ortaya çıkarmaya çalıştılar. Görüyor musunuz kıskançlığın insanı ne boyutlara getirdiğini. Kaypaklaştırıyor kıskançlık insanı. Sizi sever görünür ama hiç hissetmezsiniz içten içe size karşı kötü duygular içerisinde olduğunu. Ama kurduğu plan kusursuz işlediği zaman ve sizi yıkıma götürecek  bu plan sonuç verdiğinde hiç üzerine alınmadan davranır, belki gelir sizle birlikte üzülür de. 

İç dünyamızdaki bu tür dürtüler/güdülerle çok ciddi imtihan ediliyoruz bunun farkında olmalıyız. İrfani yönümüzü geliştirmek zorundayız. Evet para,kadın,meta dışarıdaki imtihanlarımız olabilir lakin içteki imtihan hassalarımız daha zor ve daha yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor. 

[Müslüman birey İslami bilgiyi alıp inanmakla yetinmemeli, üzerine çok tefekkür edip ve mukayese edip bir bilinç haline getirmeliyiz. Aksi halde robotik kişilikler meydana gelebiliyor. İnsanı dinin kavramları ile kesen canavarlar meydana geliyor. Özellikle "şirk" kavramını döner bıçağı gibi etrafa sallayan din(i)darlar ortaya çıkıyor. İşin inceliğine vakıf olmayan tipler ürüyor. İşte tam burada dün okuduğum ayetin sırrı ortaya çıkıyor. Rabbimiz ayette "Nitekim size, mesajlarımı iletmesi, sizi arındırması, VAHİY ve HİKMETİ bildirmesi ve bilmediklerinizi öğretmesi için içinizden bir elçi gönderdik."(2/151) buyuruyor. İnsanlara vahyi/kitabı ve bunun yanında ise HİKMETİ öğretiyor. Yani bilgiyi yerli yerince kullanabilme yeteneği. Bilmek yetmemektedir. Bilgiyi uygun zaman ve mekanda kullanmak gerekliliğinin ne kadar mühim olduğunu görmekteyiz. Mesela Rabbimiz, ayetlerini peyderpey inzal ederken bir hikmete binaen bunu yapmakta idi. Medine'nin ilk yıllarında bazı müslümanlar savaşın gerekli olduğu görüşünde iken Rabbimiz onlara bu ayeti indirmemekte. Şayet kitap toptan indirilmiş olsaydı hemen bu ayete sarılıp belki hazır olmadan savaşa gireceklerdi. Bu ayrıntıya dikkat etmeliyiz. O halde bize düşen KİTAPLA BİRLİKTE HİKMETİ KUŞANMAK. Bunun için ise aklımızı geliştirmeliyiz, tarih okumalarını bilinçle yapmalıyız, peygamber kıssalarından hikmet devşirmeliyiz. Ve en önemlisi nefsimizin basitliklerinden sıyrılacak irfani eğitimden geçmeliyiz. Bu yönde okumalar yapmalıyız. Müslümanlar hikmeti bulmadan Kitab'ın hakkını veremeyeceklerini unutmamalıdırlar.]

Bu ara kesitten sonra kıskançlığın ilacının da, insanı hikmete bürüyen eğitimden geçmek olduğunu bilmek zorundayız. Aksi halde bilgiyi kuşanan yahudi alimlerinin hikmetsiz oldukları için ve kıskançlık, ruhlarını bürüdüğü için kafirliği tercih ettikleri durum gibi çok feciduruma düçar oluruz. Ve sonu ise ciddi bir kayıp. Hafizanallah.]

Mustafa Tosun /Meal Okuma Notları