Yanılan bir abimize...
Abi fıkıhçılar sadece helal-haram ifadelerini kullanmıyor. Mekruh, müstehab, vacip, mendub, mubah, tahrimen mekruh, sünnet, sünneti müekked, sünneti gayri müekked, ve daha birkaç tane var (bilenler eklerse sevinirim). Fıkıhçılar asıl bu terimleri kullanıyor.
Fıkıhçılar hayatı dediğin gibi tek düze algılamamışlar, hatta rastgele ona buna "haram" dememe hassasiyeti olduğundan bu terimleri üretmişler. Burayı ıskalamamak lazım.
Yani mesele öyle basit değil.
*
Din hayattır abi. Hayatın dinden bağımsız bir alanı yoktur. Mubah kavramı zaten bunu ifade eder. Hatta fıkıhçılar şöyle bir kural söylerler: "Eşyanın aslında ibaha (serbestlik) vardır, bir şeyin haramlılığına delil istenir helalliğine değil".
Bence fıkıhçılar "salla gitsin" diyeceğimiz adamlar değil. Hayat boşluk kabul etmez. Senin İslam fıkhını kovduğun bu hayatı modern/postmodern kabuller, yani onların fıkhı dolduracak.
Onların mubahları bizde de mubah olacak. Bu nedenle İslam fıkhını iyice inceleyerek kabul veya red edeceğimiz yerleri belirleyelim, islam fıkhı bence bir hazinedir, içinde taşlar da vardır elbet, Kur'an merkezli sünnet feraseti ile gerekli ayıklamayı yapalım.
Ama asla tu kaka görmeyelim... Asla...
Aksi halde modern ve postmodern kazıklar (kabuller) yeriz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder