“Sevginin ne’liğine dair herkesin az çok söyleyeceği söz var diyebiliriz lakin saygının ne olduğu konusunda eksikliğimiz var gibi..
Bunun üzerine biraz tefekkür ettim ve sizlerle de paylaşmak istedim, inşallah faydalı olur.
“Sevginin ne’liğine dair herkesin az çok söyleyeceği söz var diyebiliriz lakin saygının ne olduğu konusunda eksikliğimiz var gibi..
Bunun üzerine biraz tefekkür ettim ve sizlerle de paylaşmak istedim, inşallah faydalı olur.
"Bundan öğrendiğimiz şudur:
Eğer hakikata kalben ram olmuş bir kişi, bu hakikatı tebliğ etmekte güçlü bir istek duyuyorsa konuşmasının seyrini, nakletmek istediği mesajın yönüne doğru kolaylıkla çekebilir.
Sünnete bağlılığı İslâm’ın varlığını ve ilerlemesini korumak olarak gören Esed’e göre sünnetin terki, İslâm’ın çökmesi ile sonuçlanacaktır. Resul’ün (s) sünneti derece bakımından Kur'an’ı takip etmektedir. O, İslâm hukukunun, bireysel ve toplumsal yaşam kurallarının alındığı ikinci kaynaktır. Yani Esed, Kur’an’ı tek kaynak değil, temel kaynak olarak görmektedir.
Ekmeksiz olmaz doğru. Ama ekmek hayatın amacı mı? Ona kavuşunca her şey tamam mı?
Ekmeğini yiyorsa, ekmekte sıkıntı yoksa gerisi boş. Kim neyi nasıl yaparsa yapsın, ekmeğin dışındaki eksiklikler olsa da olur olmasa da. Evet, ekserun’nas bu düzeyde kalmayı tercih ediyor. Maalesef..
Türkiye'de zihinler ve kişilikler allak bullak... Nasıl mı?
Bu akşamki dersimizde Musa peygamberin (as), Firavuna gideceği zaman ve sonrasında devam edecek olan tebliğ sürecinde Harun peygamberi 8as) yanında vezir/yardımcı olarak Allah'tan istediğini okuduk. Yani peygamber dahi olsa tek başına çekeceği zorluğun farkında olup yanında destekçi istiyor.
Aşıkpaşazade tarihinden;
(Timur) sonra Ba'lebek' vardı, orayı da yağma etti. Şam'a vardı hisarın kapısını açmadılar. Günlerce savaş oldu. Şam tarafından çok adam öldü. Sonunda burayı da yağma etti. Yezid'in mezarını buldu, kemiklerini çıkardı, yaktı. Mezarına pislik doldurdu. Timur'un bu şehre kahretmesinin en temel sebebi Yezid'in mezarının buraya yakın olmasıydı. (sayfa:145)
Albert Camus, yapmış olduğu bir konuşmada, yukarıda ele alınan soruları cevaplandırmaya çalışır. Ona göre, "sanat için sanat", yani bir sanatçının yalnız kendi kendini eğlendirmesi, sahte ve soyut bir toplumun sanatıdır.
Mantıki sonucu, salon edebiyatıdır bunun, ya da gerçeğin yıkılışı demek olan güzeııaımdılar ve soyut fikirlerdir"13.
Sanat, sanat içindir görüşünü, sanatçının kendi kendisiyle bir konuşması olarak değerlendiren Camus, sanatın toplumla olan ilgisine dikkati çeker ama sırf toplumla iç içe olunacak diye de sanatın bir ideolojinin propagandasını yapmasını kabul etmez.
Sanatçının bağlanmasının, sanatı uşaklık seviyesine indireceğini düşünen Camus, bu duruma örnek olarak sosyalist sanatı gösterir. Öyleyse sanat ya da sanatçının amacı ne olmalıdır? Ona göre sanatın amacı, anlamaktır. Sanatçı, çağını ve çağının gerçeğini anlamaya çaba göstermelidir. Dolayısıyla sanatçının çağının gerçeğinden kaçması mümkün değildir. Gerçeği yakalamak isteyen sanatçı, kendi bireyselliği içinde kalmamalı, kendi bireysel evreniyle bütün bir insanlık evreni arasında bağlantılar kurmalı ve kendini ifade ederken evrenseli de ifade etmelidir.
Felsefe ile sanat ve özellikle edebiyat arasındaki ilişki bu noktada ortaya çıkmakta ve felsefenin soyut kavramlarıyla ifadesi güç olan dolaysız insan yaşantıları edebiyatın anlatımı ile somutluk kazanmaktadır.
__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...