25 Haziran 2021 Cuma

Ayetler Üzerinden Sırat-ı Mustakim'in Özellikleri

Fatiha suresinde her gün Yüce Rabbimizden dilediğimiz “bizi dosdoğru yola ilet” duasında bu yolun özellikleri nelerdir, onunla ilgili mini bir araştırma yaptık. Dua ediyoruz ama arka planının dolu olması gerekir. Doğru yolun gereklerini eğer yerine getirme çabasında olmazsak duamızın arka planı güçlü olsun.

Fatiha Suresi 5. Ayet:

اهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ

صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالِّينَBizi dosdoğru yola ilet. Nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğramışların ve dalalete sapanların yoluna değil.

Kur’an-ı Kerim’i incelemeye devam ettiğimizde, Sırat el mustakim’in başka başka tarifleri ve özelliklerini öğrenebiliriz. Yüce Rabbimiz Kur’an’ın başka yerlerinde de  الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيم (Sırat el mustakim) ifadesini kullanmış . Bizlerde diğer ayetlere bakara inşallah Sırat el mustakim’in özelliklerini tanıyacağız.

Al-i İmran suresi 51. Ayet:

إِنَّ اللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ ۗ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ: "Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir; o halde, O´na kulluk edin. İşte bu, dosdoğru bir yoldur."

Evet, “işte bu, dosdoğru yol” ifadesinin hemen öncesinde şunu net olarak öğreniyoruz ki, tek ilah olan Yüce Rabbimiz tüm insanların Rabbidir. Sadece Müslümanların değil. Dosdoğru yolun en belirgin özelliği de sadece tek olan Rabbe kulluk etmektir.

Al-i İmran suresi 101. Ayet:

وَمَنْ يَعْتَصِمْ بِاللَّهِ فَقَدْ هُدِيَ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ : Kim Allah´a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiştir o...

Doğru yola iletilen kim? Allah’a sarılan! Elbette buradaki anlamın mecazi olacağını anlamak zor değil, sarılmak (ye’tesim- يَعْتَصِمْ) kelimesini iki sonraki ayette: وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın” (Al-i imran:103)  görüyoruz. Bu ayette “Allah’ın ipine sarılın” buyuruluyor. Çok rahat diyebilir ki, burada kastedilen Allah’ın kitabı Kur’an’dır. O halde şöyle toparlayabiliriz; Allah’a sarılmak, Allah’ın kitabına sarılmak demektir. Sırat el mustakim’de (dosdoğru yolda) bulunmanın göstergelerinden biri Allah’ın kitabı Kur’an’a sarılmaktır. Sarılmaktan kasıt, can-ı gönülden ona inanmak, anlamak ve yaşamaktır.

Nisa Suresi 175. Ayet:

فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَاعْتَصَمُوا بِهِ فَسَيُدْخِلُهُمْ فِي رَحْمَةٍ مِنْهُ وَفَضْلٍ وَيَهْدِيهِمْ إِلَيْهِ صِرَاطًا مُسْتَقِيمًا - Allah´a inanıp O´na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.

Bu mübarek ayette de bir önceki ayetteki mesaja benzer bir mesaj alıyoruz. Dosdoğru yola yönlendirilecek olanlar için Allah’a iman etmeleri gerektiği ifade ediliyor ve yine ardından “Allah’a sarılmak” (بِاللَّهِ وَاعْتَصَمُوا) ifadesini görüyoruz. Bu ifade açıkçası dikkatimi çekmeye başladı. Aslında O’na sarılmak ifadesinde duygusallık da var. Yani kuru kuruya bir tabiiyet değil, O’nu sevmek, O’na sarılmak manevi anlamda… Yüce Rabbe olan bağlılık duygularımızı da kuşatması gerekir. Aklıma şu ayet geldi: Bir de (savaşa katılabilecekleri bir bineğe) bindirmen için sana her gelişlerinde "Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum" dediğin ve infak edecek bir şey bulamayıp hüzünlerinden dolayı gözlerinden yaşlar boşana boşana geri dönenler üzerinde de (sorumluluk) yoktur. (Tevbe:92). Bu ayette görüyoruz ki, sahabe cihada katılamadığı için gözyaşı döküyor. İşte bu gözyaşları Allah’a sarılmanın bir sonucudur. Kuru fıkıhçı bir tavırla “binek yoksa o halde bizde gitmeyiz, bizden bu görev sakıt olur” demiyorlar. Gözyaşı döküyorlar.

Maide Suresi 16. Ayet:

يَهْدِي بِهِ اللَّهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِهِ وَيَهْدِيهِمْ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ - Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip-iletir.

“Bununla” ifadesinden kasıt, Kur’an’dır. Bu ayetten de dosdoğru yola ermenin bir gerekliliğini öğreniyoruz. Kur’an ile Allah’ın rızasının peşine düşmek, O’nun razı olduğu yaşamı tercih etmek. Bu ayette doğru yola yöneltilme ifadesinin yanında, selam yollar yani kurtuluş, esenlik, barış yollarına eriştirir bu Kur’an. Ayrıca karanlıklardan aydınlığa çıkarır.

Hasılı sırat-ı müstakime yönelmenin bir şartı da, Kur’an ile Allah’ın razı olduklarının peşine düşmek…

En’am Suresi 87. Ayet:

وَمِنْ آبَائِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَإِخْوَانِهِمْ ۖ وَاجْتَبَيْنَاهُمْ وَهَدَيْنَاهُمْ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ

Atalarından, soylarından, kardeşlerinden bir kısmını da... Onları seçtik ve onları dosdoğru bir yola kılavuzladık.

Bu mübarek ayette de birilerinin seçildiğini ve dosdoğru yola yönlendirildiğini görüyoruz. Ayetin siyakına bakılırsa görülecektir ki bunlar peygamberlerdir. 16 tane peygamber ismi sayılarak onların dosdoğru yola kılavuzlandığını öğreniyoruz. Ancak arada bu peygamberlerin şahsiyetlerine yönelik önemli kavramlar var. Bize göre sırat el mustakim’e yönlendirilmenin gerekçeler bunlar bunlardır: Muhsin ve Salih olmak… Eğer Allah’tan doğru yola kılavuzlanmak istiyorsak Muhsin ve Salih olma çabası göstermeliyiz.  O halde bu kavramları iyice öğrenmeli ve pratik hayata yansıtmalıyız.

Bu ayetin siyakında yani 82. Ayette مُهْتَدُونَ۟(yani hidayete ermiş olanlar) ibaresi geçiyor. Bu da konumuzla alakalı bir kavram. 82. ayette hidayete ermiş olanların, imanlarına zulüm elbisesi giydirmeyenler olduklarını öğreniyoruz. Aslında Müslümanlar için çok önemli bir sorunun cevabıdır 82. Ayet… Acaba hidayet üzere miyiz diyerek kendimizi sorguladığımızda, ölçüt işte budur: İmanına zulüm elbisesi giydiriyor musun, giydirmiyor musun?!

En’am Suresi: 153. Ayet:

وَأَنَّ هَٰذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيمًا فَاتَّبِعُوهُ ۖ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَبِيلِهِ ۚ ذَٰلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

Bu benim dosdoğru yolumdur, onu izleyin, başka yolları izlemeyin! Yoksa bu hal sizi O´nun yolundan uzaklaştırıp parçalara böler. Sakınıp korunasınız diye O bunu önermiştir size.

Evet, bu mübarek ayette de Rabbimiz bu benim dosdoğru yolumdur, buyuruyor. Bir önceki ayete baktığımızda dosdoğru yolun bazı özelliklerini öğreniyoruz:

'Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiç bir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa adil olun. Allah'ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz.'

Bu ayete baktığımız zaman Sırat el mustakim’in toplumsal değerlere dair özelliklerini görüyoruz. Üstelik çok ama çok önemli değerler. Yani her gün Fatiha suresinde Allah’tan doğru yola iletilmeyi isteyip de doğru yolun gereklerini yerine getirmezsek bu içi boş bir dua olabilir.  

Sırat el mustakim’in özelliklerini öğrendikçe fatiha’da yaptığımız duanın içinin iyice doldurulması gerektiğini daha iyi anlıyoruz değil mi? Yani “Allahım bizi dosdoğru yola ilet” dediğimizde, otomatik olarak kabul edileceğini düşünmemeliyiz. Zira doğru yolun gereklilikleri var. Bu duayı bin defa da yapsak ama gereğini yapmazsak hayal kırıklığı ile karşılaşabiliriz.

A’raf Suresi 16. Ayet:

قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لَأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ

Dedi: "Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım."

Bu mübarek ayette Sırat el mustakim’in farklı bir özelliğini öğreniyoruz. Allah’ın katından kovulan İblis, dosdoğru yol üzerinden oturup o yolda yürüyenleri saptırma çabasında olacak. Buradan anlıyoruz ki, doğru yol üzerinden olanlar şeytanla sürekli bir mücadele halinde olacak. Bu anlamda sürekli bir teyakkuz hali olacak doğru yolda olanlarda… Duada istemek kolay ama peki istikamette daim olabilecek miyiz? Rabbim yardımcımız olsun. Kur’an’ın başka bir ayetinde (hicr:41) şeytanın saptırmalarının etki etmeyecek olan bir zırh var. O da ihlas zırhı. Şeytan, muhlis kulları saptıramayacak. O halde ihlas konusunda kendimizi sürekli otokontrolden geçirmeliyiz. Halis niyetimize ilahi rıza dışında bir şey karışmamalı. Çok spesifik imtihanlar var dostlar. Bu nedenle ihlası korumak çocuk oyuncağı olmasa gerek.

Hud Suresi 56. Ayet:

إِنِّي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللَّهِ رَبِّي وَرَبِّكُمْ ۚ مَا مِنْ دَابَّةٍ إِلَّا هُوَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا ۚ إِنَّ رَبِّي عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيم

"Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah´a dayanıp güvendim. Hiçbir canlı yoktur ki O, onu perçeminden yakalamış olmasın. Hiç kuşkusuz benim Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir."

Bu mübarek ayette, çok farklı bir ifade ile karşılaşıyoruz. Peygamberimizin diliyle “Rabbim dosdoğru yol üzerinedir” ifadesini görüyoruz. Nasıl anlamalıyız acaba? Dosdoğru yol üzere olmanın gereklerini en mükemmel bir şekilde Rabbimiz üzerinde taşıyor dersek yanlış olur mu? Elbette o hiç kimseye karşı sorumlu değildir. Sorumlu olmasa bile o dosdoğru yolda olmanın gereklerini taşıyor. Bu ayeti anlama konusunda okuyuculardan yardım istediğimi söylemek isterim.

Nahl Suresi 76. Ayet:

وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا رَجُلَيْنِ أَحَدُهُمَا أَبْكَمُ لَا يَقْدِرُ عَلَىٰ شَيْءٍ وَهُوَ كَلٌّ عَلَىٰ مَوْلَاهُ أَيْنَمَا يُوَجِّهْهُ لَا يَأْتِ بِخَيْرٍ ۖ هَلْ يَسْتَوِي هُوَ وَمَنْ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ ۙ وَهُوَ عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ

Allah şöyle bir örnekleme de yaptı: İki adam; birisi dilsiz; hiçbir şeye gücü yetmez, efendisi/yöneticisi üstüne sadece bir yük. Efendi onu nereye gönderse hiçbir hayır getiremez. Şimdi bu adam, dosdoğru bir yol üzerinde bulunup adaletle emreden kişi ile aynı olur mu?

Bu mübarek ayette, Sırat el mustakim’in bir özelliğini daha keşf ediyoruz: Adaletle işleri yürütmek.

Nahl Suresi 121. Ayet:

شَاكِرًا لِأَنْعُمِهِ ۚ اجْتَبَاهُ وَهَدَاهُ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ

O´nun nimetlerine şükrediyordu. Allah onu seçip yüceltti ve dosdoğru bir yola kılavuzladı.

Bu mübarek ayette de Sırat el mustakim’e yönlendirilecek olanların bir özelliğini daha öğreniyoruz. O da Allah’ın nimetlerine şükredebilmek. Elbette hakkıyla bir şükür…

Ayetin siyakına bakmamız gerekiyor gibi, başka ne özellikler var. Evet, Nahl Suresi 120. Ayete baktığımız zaman görüyoruz ki, bahsedilen bu kişi İbrahim aleyhisselam’dır. Ayet şu şekildedir: Kuşkusuz İbrâhim, bir tevhid önderi olarak Allah’a gönülden itaat eden iyilik rehberiydi, müşriklerden de değildi. Evet, bu ayetten de anlıyoruz ki, dosdoğru yola yönelme duamızın kabul olması için Allah’a gönülden itaat eden, iyilik rehberi ve müşriklerden olmamamız gerekiyor.

Yasin Suresi 4. Ayet:

عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ - Dosdoğru bir yol üzerindesin.

Bu ayet-i kerimede peygamberimizin de dosdoğru yol üzere olduğunu öğreniyoruz. O da dosdoğru yolun gereklerine haiz bir yaşam sürüyor.

Yasin Suresi 61. Ayet:

وَأَنِ اعْبُدُونِي ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ - "Bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!" demedim mi?

Bu ayet-i kerimeyi de siyakı ile okursak, Ey Âdemoğulları! Size “Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır; görüyoruz ki, dosdoğru yolun bir özelliği de şeytana kulluk etmemek ve onu düşman bilmek… Yukarıda bir ayet-i kerimede görmüştük, şeytanın dosdoğru yol üzerine oturacağını. Burada da farklı bir şekilde görüyoruz ki, şeytan ile mücadele doğru yolda olmak isteyen insanın en temel özelliğidir.

Zümer Suresi 43. Ayet:

فَاسْتَمْسِكْ بِالَّذِي أُوحِيَ إِلَيْكَ ۖ إِنَّكَ عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ - Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin.

Bu mübarek ayet de yukarıdaki ayetlerden birini çağrıştırıyor. Dosdoğru yolda olanların yapması gereken en temel eylem, Kitab’a sımsıkı sarılmaktır. Kitab’a hem akılla hem kalple sarılmalıyız. Duygu ve düşünce dengesini koruyarak…

Zümer Suresi 63. Ayet:

وَإِنَّهُ لَعِلْمٌ لِلسَّاعَةِ فَلَا تَمْتَرُنَّ بِهَا وَاتَّبِعُونِ ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ - Hiç kuşkusuz o, kıyamet saati için bir bilgidir. O halde sakın o saat hakkında şüpheye düşmeyin; bana uyun. Dosdoğru yol budur.

Dosdoğru yolda olmanın en temel gerekliliklerinden biri de Son Saat hakkında şüpheye düşmemektir. Günümüzde diliyle Müslüman olan içinde yaşadığımız Müslüman toplum acaba San Saat’e ne kadar iman ediyor?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder






Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...