Tarihen sabittir ki, bugün eldeki Kur'an ayetleri ile Hz. Muhammed'in döneminde kıraat edilen Kur'an ayetleri birbirinin aynısıdır. Okunuş ve imladan kaynaklanan bazı harf ve telaffuz farkları, Kur'an'ın kendisi ile değil onu okuyanlarla ilgili bir sorundur ve Kur'an için herhangi bir eksiklik ve fazlalık anlamına gelmez. (20)
*
Nitekim Kur'an'da bir noksanlık ve çelişki-tutarsızlık olduğunu isbat edebilmek için ilk nüshalar ile mevcut metin üzerinde araştırma yapan oryantalistler, bütün çabalarına rağmen bugüne kadar bir delil veya örnek ortaya koyamamışlar, aksine birçok gayr-i müslim araştırmacı bu bütünlüğü ve değişmemişliği tesbit ve ikrar eylemiştir (20)
*
Rivayet merkezli anlayışın bir sonucu olarak ortaya çıkmış bulunan, muhkem-muteşabih, nasih-mensuh gibi konuların/sorunların, Kur'an'ın anlaşılmasının önüne bir engel olarak konulmasının ve bu gibi konular üzerinde yoğunlaşılmasının sonucu olarak Kur'an'ın anlaşılması ve ne dediği konusu toplumun gündeminden çıkmıştı/çıkarılmıştı. (25)
*
Çöl kültürünün bir yansıması olan her şeyi somutlaştırarak algılama alışkanlığı, zaman içerisinde Kur'an'ın anlaşılması üzerinde etkisini gösterdi. Kur'an'daki birçok mecazi ve sembolik anlatım tedvin dönemi sonrası süreçte somut ifadeler olarak algılanır oldu. (28)
*
Hariciler, Muaviye ordusunun Kur'an ayetlerinin yazılı olduğu levhaların arkasına saklanarak araçsallaştırma taktiğini -zahiri algıları sebebiyle- kavramayarak, Muaviye ordusuna saldırmayı, Kur'an'a saldırmak olarak algıladıkları için savaştan çekilerek Muaviye iktidarının önünü açtılar. Bu tavır, ayetleri sahifelerde somutlaştırmanın bir tezahürüydü ve müslüman topluluğun ilk ve en büyük kırılmasını yaşamasına sebep olmuşlardı. Sonrasında kırılmalar artarak devam etti. (31)
*
7 Mart 2020 Cumartesi
12 Şubat 2020 Çarşamba
Acı Satan Biri
Acı satan biri varmış, dedi babası Meryem'e zamanın birinde.
Bunu duyan Meryem şaşkın bir şekilde sordu babasına:
- Olur mu öyle şey baba? Kim satın alacak ki acıyı?
Babası tebessüm ederek şu cevabı verdi kızına:
- Can kızım, bu dünyada acılar insanı olgunlaştırır, hayatı anlar ve yaşanır hale getirir. Elbette ki basiretle bakarsa bir daha acı satın almasına gerek kalmaz.
Meryem, babasını anlıyor gibi dinlemeye devam ederken, babası cevabın sürdümüş:
- Çiçek kızım bilir misin, rahatlıklar içinde kıvranan ve beyni sulanan insanlar var. Ama acılar dengeye getirir insanı.
Meryem yorgun ama umutlu bir şekilde babasının sözünü şöyle kesti:
- Babacığım. Bu sözlerini ileriki yıllarda galiba daha iyi anlayacağım.
Meryem babasını anlamaya çalıştı ama zorlandı sanki. Meryem bir şeyi
anlamadığı zaman umutsuzluğa kapılmıyordu.
7 Şubat 2020 Cuma
Yaşlı Adam ve Zeytinyağı
-Yaşanmış Bir Hikaye-
Yaşlı adam 5 litre zeytinyağı almak için taa kapıya kadar geldi. Telefonu varsa
bile yağ satıcısının telefonu onda yoktu. Kapıyı açan kadına zeytinyağı almak
istediğini söyledi. O da "eşim evde yok, akşama gelirse söylerim size getirir"
dedi. Eşi akşam gelince, karşı komşu yaşlı adamın yağ istediğini öğrendi. Adam
yağı hazırladı ve götürdü. Yaşlı adam sevinmişti. "Bekle" dedi, parasını vereyim.
Çıkardı 100 tl verdi. Ancak yağı getiren "geçen sene 100 idi bu sene 125 tl
amca" dedi ama pek üstelemeden bu seferlik böyle olsun dedi ve ayrıldı. Aradan
1 gün geçti. Adam evde yokken yaşlı adam tekrar kapıya kadar gelip kalan 25
tlyi uzatarak "dün akşam tam anlayamadım galiba eksik vermişim, alışverişimin
eksik olmasını istemem" dedi kapıyı açana. Bunu öğrenen adam, çok şaşırdı ve
kendi kendine şöyle dedi: "İşte hassasiyet bu. İşte müslümanlık bu. Keşke herkes
böyle hassas olsa... Ama nerde?"
Yaşlı adam 5 litre zeytinyağı almak için taa kapıya kadar geldi. Telefonu varsa
bile yağ satıcısının telefonu onda yoktu. Kapıyı açan kadına zeytinyağı almak
istediğini söyledi. O da "eşim evde yok, akşama gelirse söylerim size getirir"
dedi. Eşi akşam gelince, karşı komşu yaşlı adamın yağ istediğini öğrendi. Adam
yağı hazırladı ve götürdü. Yaşlı adam sevinmişti. "Bekle" dedi, parasını vereyim.
Çıkardı 100 tl verdi. Ancak yağı getiren "geçen sene 100 idi bu sene 125 tl
amca" dedi ama pek üstelemeden bu seferlik böyle olsun dedi ve ayrıldı. Aradan
1 gün geçti. Adam evde yokken yaşlı adam tekrar kapıya kadar gelip kalan 25
tlyi uzatarak "dün akşam tam anlayamadım galiba eksik vermişim, alışverişimin
eksik olmasını istemem" dedi kapıyı açana. Bunu öğrenen adam, çok şaşırdı ve
kendi kendine şöyle dedi: "İşte hassasiyet bu. İşte müslümanlık bu. Keşke herkes
böyle hassas olsa... Ama nerde?"
Bana Muvahhidliği Anlat Baba!
"Dindar toplumun muvahhid olmaya ihtiyacı
vardı.
Anlatmalıydın Kur'an'daki tevhidi..
Dindarlara tevhidi ögretmeliydin.."
Meryem babasının bu sözlerini duyunca çok şaşırdı.
- Dindarlar muvahhid degil mi baba, dedi meryem.
Maalesef kızım dedi babası, kimileri ilmihallerle dindar, kimileri mezhep kitaplarıyla dindar, kimileri ise bir tek alimin kitabıyla dindar, kimisi şeyhinin nazarıyla...
Kur'an öyle garip kalmış ki bu dindarlar arasında...
Meryem bu sözler üzerine boynunu büktü ve: "bana muvahhidligi anlat baba"dedi..
vardı.
Anlatmalıydın Kur'an'daki tevhidi..
Dindarlara tevhidi ögretmeliydin.."
Meryem babasının bu sözlerini duyunca çok şaşırdı.
- Dindarlar muvahhid degil mi baba, dedi meryem.
Maalesef kızım dedi babası, kimileri ilmihallerle dindar, kimileri mezhep kitaplarıyla dindar, kimileri ise bir tek alimin kitabıyla dindar, kimisi şeyhinin nazarıyla...
Kur'an öyle garip kalmış ki bu dindarlar arasında...
Meryem bu sözler üzerine boynunu büktü ve: "bana muvahhidligi anlat baba"dedi..
28 Aralık 2019 Cumartesi
Ali KOÇAK Hocamız
Değerli hocamızı kaybettik. Yüce Rabbimiz Rahmet Eylesin.
Söylemi eyleme dönüştüren bir bilgeydi.
Lise yıllarında karlı kış gecelerinde o şirin evinde bize Namaz Surelerinin anlamını öğretiyordu.
Hayattan damıttığı tecrübeyi, naif ve sempatik bir üslupla bize aktarıyordu.
Özellikle ahlaki bir yaşamın dikkatli takipçisiydi.
Radikalliği dengeledi, frenledi.
Kur'ani bir perspektifin peşinde idi. Hurafelerden uzak tutuyordu bizi.
Gelişmeyi seviyordu. Teknik bir zekaya sahipti.
Müzikal yönü de vardı. Bize ilahi okurdu.
Şiir yazar ve aynı zamanda yine o naif sesiyle okurdu bize.
Her değerli kimse gibi onun da kıymeti bilinmedi.
Gönüllülük esasını ilke edindiği için hep hayal kırıklıklarıyla karşılaştı.
Ama o yine tebliğ görevini aksatmadı. 'Bana anlatmak düşer, gerisi onlara kalmış' diyordu.
Söylemi eyleme dönüştüren bir bilgeydi.
Lise yıllarında karlı kış gecelerinde o şirin evinde bize Namaz Surelerinin anlamını öğretiyordu.
Hayattan damıttığı tecrübeyi, naif ve sempatik bir üslupla bize aktarıyordu.
Özellikle ahlaki bir yaşamın dikkatli takipçisiydi.
Radikalliği dengeledi, frenledi.
Kur'ani bir perspektifin peşinde idi. Hurafelerden uzak tutuyordu bizi.
Gelişmeyi seviyordu. Teknik bir zekaya sahipti.
Müzikal yönü de vardı. Bize ilahi okurdu.
Şiir yazar ve aynı zamanda yine o naif sesiyle okurdu bize.
Her değerli kimse gibi onun da kıymeti bilinmedi.
Gönüllülük esasını ilke edindiği için hep hayal kırıklıklarıyla karşılaştı.
Ama o yine tebliğ görevini aksatmadı. 'Bana anlatmak düşer, gerisi onlara kalmış' diyordu.
12 Kasım 2019 Salı
Kandilleri Eleştirelim De Kemalist Törenlere Göz Mü Yumalım?
Hayır! Asla!
Tevhid dini olan İslam’ın
müntesipleri asla Kemalist törenlerdeki şirk eylemlerine duyarsız kalamaz,
kalmamalı. Bu gibi dayatmaların özellikle resmi prosedür üzerinden Müslüman memurlara
dayatılması kabul edilmemeli. Mustafa Kemal’e yönelik putlaştırıcı söylemlerin
sarfedilmesi ve özellikle tertemiz yavruların dimağlarında adeta bir “ilah”
gibi yer ettirilmesi Müslümanlar tarafından kabul görmemeli. Özellikle 10 Kasım
törenleri bu işin çığırından çıktığı zamanlar olmaktadır. Okullarda zorunlu
olarak kutlanması sebebiyle yavrularımıza okutulan o şiirleri belki Mustafa
Kemal bile duysa itiraz edecek. “Bizi kurtaran O”, “O olmasaydı olmazdık”, “Bize
yeniden hayat veren O” vb. insanı küfre götürecek sözleri o minik yavrulara
tekrarlatmak tevhid ehli bir Müslümanın elbette ki rahatsız oalcağı bir
durumdur. Yerin ve göklerin Rabbi olan Allah’a iman etmiş hiçbir Müslüman “ne
olacak ki bundan” deyip bigane kalamaz bu duruma ve korur çocuğunu. Mekke
müşriklerinin düştüğü halden farksız olan bir hali nasıl da farkedemeyiz
dostlar?! Üstelik yalan söyleyen bir tarihle büyüdüğümüzü göz önüne alırsak,
içinde olduğumuz garabetin katmerliğin ne kadar da fazla olduğunu anlarız.
3 Kasım 2019 Pazar
Sosyoloji Notları ve Konferanslar - Cemil MERİÇ

"Hoca, bu kitapların hepsini okudun mu?" Bu sorunun cevabı belki de ilk defa kitap şekline kavuşan bu el yazma notlarda gizlidir. (s.11)
*
İdeolojiler de, kiliseler gibi yobaz yetiştirir.
Taraf tutmayan insan, şahsiyeti felce uğramış insandır. Kimse tarafsız değildir ve tarafsız bir sosyoloji de yoktur. (s.19)
*
Bilinçsiz ilim, insan ruhunun düşmanıdır, demiş, Rabelais. (s.21)
*
Tenkit, eleştiri kolaydır, asıl zor olan yaratıcı olabilmektir. (s.22)
*
1 Kasım 2019 Cuma
Anadile Yamyamlık ve Müge Anlı
Dün sosyal medyada bir paylaşımda gördüm. Ardından teyid etmek için haber sitelerini taradım. Sitelerde de yer almış bir haber. Son olarak videosunu izledim. Bu defa sorun Müge Anlı’nın kendisi. Belki 10 dk. boyunca, anadili olmayan Türkçeyi konuşan Siverekli teyzemiz bir ara artık doğal moda girerek muhatabı olan gence anadili olan Zazaca ile hitap ediyor, ediyor ama anında hemencecik sesi kesiliyor ve tv’den izleyenler hiçbir şey duyamıyor. Neymiş? Anlamadığımız bir dil. Tamam da o genç anlıyor ve bir iki ifadesi de zazaca olacak yani ne var bunda?!
Olay kısaca bundan ibaret. Zaten videosu var. Bir kısım aklı evveller, “ya kadın küfür ederse” falan diyor, yahu 10 dk. boyu konuşan kadın üstelik zazaca anlayan birine ve olayla ilgisi olan birine neden küfür etsin. Hem küfür etse de muhatabı anlamayacak mı? İtiraz etmeyecek mi? Yani Türkçe konuşan biri de aniden küfür edemez mi? O halde Türkçe de olmasın diyelim?!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Öne Çıkan Yayın
RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:
__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...