21 Nisan 2021 Çarşamba

Aile-Akraba-Çevre Bağlamında Tevhidî Özgürlük

    Tevhidi bilinç başka nerede insana ilaç oluyor biliyor musunuz?

    Aile ve akraba ve yakın çevrede. (moda tabirle mahalle baskısı)

    Hayatında en çok Allah'ı seven (Bakara:165),
    Allah'a ve Resulüne itaati hayatının merkezine koyan(etiullahe ve resule),
    En çok Allah'tan çekinen (Haşr:18)
    Böylece Furkan'a sahib olan (enfal:29)
    Bir Rabbani şahsiyete dönüşerek (Al-i İmran:79),
iradesini ve tercihlerini ailesinin/akrabasının/çevresinin keyfi ve temelsiz söylemlerine, uygulamalarına, bakış açılarına kurban etmez. En azından onları tevhidi şuurun süzgecinden geçirir. Şu dipnotu düşmeyi unutmayalım, tevhidi şuur gereği aile/akraba/çevre ile ihtilafa düşersek bile onlarla insani bağları asla koparmamalıyız.
    
    Buna dair gözlemlerim de var. Hayatının sınırlarını Allah'ın değil de aile, akraba ve çevresinin çizdiği bir insan tipi toplumda fazlaca mevcut. Babasının baskıcı özelliği nedeni ile özgürce düşünemeyen, babasının yanlışlarına itiraz edemeyen yetişkinler var. Aynı şey akraba ve çevre için de geçerli. Oysa evvela Allah'a karşı sorumluyuz.
    
    Tevhid inancı, insana iradesini kuvveden fiile çıkaracak ilahi özgürlük vererek insanı böylece kurtarır. Birçok insan bahsi geçen ortamlara maruz kalarak fıtri melekelerinin, gelişiminin durdurulduğunun farkında değil. Oysa bizi herkesten çok iyi tanıyan ve herkesten bize yakın olan bizi yaratan Rabbimizdir. Onun bize bahşettiği manevi nimetleri çevremize kurban etmemeliyiz. Bunun için düşünen ve sorgulayan insanlar olmayı başarmalıyız.

    Şu ayeti de bu gözlemimin/düşüncemin serlevhası yapmak istiyorum:

    "De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, düşmesinden korktuğunuz ticaret(iniz), hoşlandığınız konutlar, size Allah'tan, Elçisinden ve O'nun yolunda cihadetmekten daha sevgili ise o halde Allah emrini getirinceye kadar gözetleyin (başınıza gelecekleri göreceksiniz)! Allah, yoldan çıkmış topluluğu (doğru) yola iletmez." (Tevbe:24)

19 Nisan 2021 Pazartesi

Salihat - Hasenat Ayrımı Ne Derece Doğru?

Duymuşsunuzdur iddia odur ki; hasenat, kişisel ritüeller/ibadetlerdir, salihat ise başkasına yaptığımız iyiliklerdir. Buna itirazım var. Hasenat ve salihat arasında koyulan bu ayrım yanıltıcıdır. Neden mi?


Hud Sûresinin 7. ayetinde bakınız şöyle buyruluyor: لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا (…hanginizin daha güzel davranacağını denemek için…)

18 Nisan 2021 Pazar

Dinde Nasihatleşmenin Önemi - A'raf 164

 وَاِذْ قَالَتْ اُمَّةٌ مِنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْماًۙۨ اللّٰهُ مُهْلِكُهُمْ اَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَاباً شَد۪يداًۜ قَالُوا مَعْذِرَةً اِلٰى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ ﴿١٦٤

﴾164﴿ İçlerinden bir topluluk, "Allah’ın helâk edeceği yahut şiddetli bir azapla cezalandıracağı kimselere ne diye öğüt veriyorsunuz sanki!" deyince onlar, "Rabbiniz katında bir mazeretimiz olsun diye; bir de sakınıp çekinirler ümidiyle" şeklinde cevap verdiler. (A'raf Suresi)
*
İslam toplumunda nasihatleşmenin ne kadar da önemli olduğunu bu ayet üzerinden anlayabiliriz. Müslüman toplum ancak bu şekilde dinamik bir toplum olabilir. Ayette anladığımıza göre "nasihatleşme" ilahi bir sorumluluk.

Sonraki ayette ise nasihat edenler kurtarılıyor. Nasihatlere kulak vermeyenler ise helake uğruyor. Ben bu nedenle müslüman toplumda "sananeciliğin" ve "bananeciliği" oluşmaması gerektiğini düşünüyorum.
Bir anlamda da kontrolsüz bireyciliğin...

14 Nisan 2021 Çarşamba

Necip Fazıl'ın Dilinden Kısaca 1. Dünya Savaşı


"Anadolu kanının 7'sinden 70'ine kadar, üzerinde《1 kuruş》yazılı şişeler
içinde Almanlara satıldığı ve çepeçevre sınırlar boyunca toprağa akıtıldığı, milleti içinden imha davranışı ve Abdulhamid'in şahsında Müslüman Türk (sadece Türk değil tüm müslüman kavimler) milletine edilen Yahudi suikastının semeresi...

Ve işte, o Sultandan yükselen "ah"ın neticesi.."
**
Kafa Kağıdı kitabından..

13 Nisan 2021 Salı

Onların Sözlerine Karşı Allah'ın İzzetine Sığın - Yunus 65

 "Bu itibarla, [hakkı inkar edenlerin] sözleri sana acı ve sıkıntı vermesin. Çünkü kudret ve üstünlük bütünüyle Allah'a özgüdür: her şeyi işiten O'dur, her şeyi özüyle bilen O." (Yunus:65)

Hayatımızda bizleri üzen öyle sözler oluyor ki, buna karşın derin hayal kırıklığı yaşıyor kalbimiz. Yıpranıyor ve yoruluyor. Bilinmez, belki çoğu ölümlerimizin bir tetikleyicisi de işte bu sözlerdir. Oysa Kuran'ın bu tavsiyesi insanın yönünü değiştirmesi gerektiğini söylüyor.

Yanında şeref bulacağımızı zannettiklerimizin, bizi kahreden sözlerine karşı, Allah tüm şerefin kendi katında olduğunu söylüyor ve ona çağırıyor.

Aslında bu özgürlüğün farklı bir tarifidir. Düşünsenize yüreklerde derin iz bırakan o zehirli sözlerin dermanı, ilahi izzette. O'na ram olmakta. Ve aslında gözümüzün büyüttüklerinden azad olmadır bu. Onların etkisinden halas olma.

Ey insan! Özgür olmak, tümüyle şerefi, onuru, özgürlüğü katında barındıran Allah'a kul olmaktır. O'na yönelmektir.

Cehennemde Yanıp Çıkma Var mı? - Bakara 80

Cehennemde günahımız kadar yanıp çıkacak mıyız? 

Müslüman zihinde böyle bir konu var. Ama mesele ciddi, kendimizi tek bir görüşe mahkum etmemeliyiz, iyice üzerinde tedebbür edip araştırarak bir sonuca varmalıyız. "Nasıl olsa yansak da geri çıkacağız" mantığı bazen sakat sonuçlar ortaya koyabiliyor.

Kur'an'a baktığımız zaman  Yahudiler de kendileri için öyle düşünüyormuş. Yani belli bir süre yanarız ve sonra çıkarız.  Rabbimizin onlara verdiği cevap sizce bizim için de geçerli olamaz mı? Üzerinde tefekkür etmeliyiz. 

Bakın Yüce Rabbimiz onlara ne cevap veriyor. Aşağıdaki ayetten bu konuya dair kendimize bir ders çıkarabiliriz:


 (Ehli sünnetin görüşünü mutlak görmeden farklı bakış açılarına da göz atmalıyız, ve öncelikle Kurana bakmalıyız)

Benden Sonra Ne Yapacağınızı Bilmiyorum - Seçme Hadisler

 İmam Malik'in Muvatta'ından bir rivayet:

"Resulullah (sav) Uhud şehitleri için, "Bunların lehinde (Allah katında) şehadet ederim." deyince, Ebubekir, "Ey Allah'ın Resulü! Biz de onların kardeşleri değil miyiz?" der. Bunun üzerine Resulullah (sav) şöyle buyurur: "Doğru, fakat benden sonra neler yapacağınızı bilmiyorum ki..."
*
Dikkatle incelenirse bu rivayet peygamberimize atfedilen gelecekten haber veren rivayetleri boşa çıkarıyor.

Bakın bu kaynak, Buhari'den ortalama 150 yıl önce ve yazılı kaynak.
İmam Malik'in vefatı Miladi:795

11 Nisan 2021 Pazar

Yaşasın Urfalılar! Teslim Olmadı!



 "Yaşasın Urfalılar teslim olmadı..
Gidiyor kumandanlar dönmüyor geri"
Bugün 11 Nisan, sözlerinden az bir kesiti yukarıda olan türküyü dinledik. Özellikle "dönmüyor geri" sözleri beni duygulandırdı Ardından Urfa'nın kurtuluşuna dair belgesel izledik. Birleşmenin örnekliği ve direnişi görünce duygulanmamak elde değil.

Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...