4 Eylül 2020 Cuma

Oryantalizmin Soruları - Ahmet Parlakışık

 Musiki, notalardan meydana gelir ve bu notaların düzenlenebileceği, birbirinden farklı sayısı yollar vardır. Fakat beste halindeki bir bütün, ayrı parçaların heyet-i mecmuasından daha büyük bir şeydir. Tahlil ederken, bundan bundan sıyrılan bir şey daima mevcuttur. Şiir de böyledir. Tahlil ederken, şiir


vezne veya kafiyeye göre sıralanabilir, mevzulara göre tasnif edilebilir; yazan kimsenin hayatındaki şartlara veya devrinin düşüncelerine bağlanabilir. Fakat gene de tahlilden sıyrılan bir şey vardır, tıpkı musikinin sehhar kuvveti gibi sözün sehhar kuvveti de aşk, acıma, hiddet, neşe ve keder hislerini harekete geçirme kudretine sahiptir. Şiirin tenkidi ve tahlili ile meşgul olan bir insanın bir şiir hakkında yazacağı hiçbir şey şiirin bu esaslı vasıflarına nüfuz edemez. Şiir burada, istediği gibi tasarruf edebileceği, hususi hak ve havasına sahiptir. Büyük bir şairde veya musikişinasta bulunan ve onu, nazmetmek ve nağmeler düzmek kabiliyeti bulunabilecek başka normal insanlardan ayıran bir şey vardır. (32)

2 Eylül 2020 Çarşamba

Baba Bak Arabalar İçin Zıpzıp Yapmışlar! - Yaşanmış Hikaye

 Kızım Meryem 4 yaşında, arabaların yavaşlaması için bizim evin önündeki yola yeni yapılmış tümseği görür ve şöyle der: "Baba bak, arabalar için zıpzıp yapmışlar." (daha önce de kiraz reçelindeki kiraza ballı zeytin demişti)

😊😊
Beni sevindiren şey şu, eşyaya isim koyma yeteneği. Elbette ki isim koyma, önceki tecrübelerle yapılıyor. Zihne önceden yerleşmiş bilgi ile. İnsan fıtratı, hiçbir şeyi anlamsız görmek istemez, bu nedenle ona bir isim koyar, bir rol verir. İsim koyma ve rol verme yeteneği gelişmemiş insan, çevresindeki birçok şeyi anlamsız ve gereksiz görebilir. Böylece hayatı çekilmez ve anlamsız bulur. Stresli-gergin kişilik hali oluşur. Zira bilgi ve tecrübe(pratiği akılda tutulan bilgi) ile gelişmemiş zihin, insanı çevresinde olan bitene karşı daima tepkisel bir hale sokar ve insanı "anlam yakalayamaz" duruma getirir.
Yaşa Meryem...

29 Ağustos 2020 Cumartesi

İnsandaki Cedel Psikolojisi Kehf 54

 


Kehf 54 :
"Yemin olsun ki bu Kur’an’da insanlar için her türlü örneği sayıp dökmüşüzdür.(Nankör) insan tartışmaya en çok düşkün olandır."

Resimde kare içine alınan ifade insan psikolojisini ele veriyor. İnsanların çoğu cedelci. Anlama yerine cedeli tercih ediyor. Ayeti sizler de mealinden tefsirden incelemelisiniz.

Ayeti yahut bir meseleyi anlamadan önce nefsin/önyargının terbiye edilmesi gerçekten çok önemli....

Maksadın cedel mi yoksa hidayeti bulmak mı? Yani hakikat arayışı mı?

Kur'an insanı tanıtır kendisine ama geliştirmek için yani olduğu halde kalmamasını ister.

27 Ağustos 2020 Perşembe

Geçici Zevkleri ve Eğlenceleri Din Edinenler

 2

الَّذِينَ اتَّخَذُواْ دِينَهُمْ لَهْوًا وَلَعِبًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا فَالْيَوْمَ نَنسَاهُمْ كَمَا نَسُواْ لِقَاء يَوْمِهِمْ هَذَا وَمَا كَانُواْ بِآيَاتِنَا يَجْحَدُونَ


"o kimseler ki, dünya hayatına kapılıp eğlenceyi ve geçici zevkleri dinleri haline getirmişlerdi." diye karşılık verecekler. (Ve Allah:) "Onlar bu (Hesap) gününün gelip çatacağını nasıl gözardı edip unuttular ve ayetlerimizi nasıl inkar ettilerse biz de bugün onları öyle gözardı edeceğiz" diyecek," (A'raf:51)

**

Din demek aslında sadece dindarların namaz kılması oruç tutması demek değildir. Din demek yaşam tarzı demektir. Kime göre yaşadığın demektir. Neye/Kime itaat ederek hayatını yaşadığın demektir. 24 saat boyunca gündeminde aklında kalbinde baskın olan şey demektir... Kalbini yönlendiren saik demektir....

İşte cehenneme girecek olanların dinleri oyun eğlence şeklinde iki kelime ile özetleniyor.. Ayrıca bir de Allah'a kavuşmayı unutmuş olmaları.... Demek ki biliyor bu kavuşmayı... ama dünya hayatına öyle dalmış ki, unutmuş... Bu hepimizin düşebileceği tuzak öyle değil mi??

Hayatının merkezine Allah'ı değil de heva hevesini koyarak yaşayanlar elbette ki eğlence ve oyunu hayat tarzı yani din edinecekler...

23 Ağustos 2020 Pazar

Adana'dan Urfa'ya Gelen Genç

 #yaşanmış #bir #hikaye

Adanalı bir genç 1983'te Urfa'da ziraat bölümünü kazanıyor ve tek başına otobüse binip kayıt yapmaya geliyor. Garaja gelip otobüsten indikten sonra gözlerine çarpan iki şey: ürkütücü mezarlık ve çok kötü kokan karakoyun deresi. Çevresini iyice süzün gencin içi kararıyor ve ben bu şehirde okuyamam, deyip kendini şartlıyor ve biraz sonra tekrar otobüse binip dönmeyi düşünüyor. Gidip sorunca Adana'ya dönecek olan otobüsün saat 17.00de olacağını öğreniyor. Ama o saate kadar ne yapacak orda? Neyse diyor. Bari kayıt yapmayacaksam da. Gidip okulu öylesine göreyim. Karakoyun ile mezarlık arasında ilerlerken az ötede bir dükkana girip askeriyesinin karşısında olan üniversiteyi soruyor. Urfalı adam bu gence çok sıcak davranıyor. Önce şu otobüse bin diyor. Ama sonra da "dur beni seni durağa götüreyim" diyor. Otobüse gelince adam şoföre "bu genci şurada indir" diyerek iyice tembihliyor.. İşte Urfalı o esnafın bu sıcak ilgisi o gencin yüreğini şehre ısıtıyor ve o genç ilk senenin sonunda yine memleketime geçiş yaparım derken bu defa arkadaş ortamı ve diğer güzel ortamları oluşturarak evi unutuyor adeta. Ve o arkadaş grubuyla 30 senedir her sene Urfada bir araya gelip güzel zamanlar geçirip tekrar ayrılıyorlar.

**

Hisse: İnsanlara göstereceğiniz en ufak bir sıcak ilgi ve davranış onların en önemli karar anlarına denk gelebilir ve hayatlarını etkileyebilir.

5 Ağustos 2020 Çarşamba

YAŞLI BİR DEDENİN GEÇMİŞE DAİR İKİ PİŞMANLIĞI


Yaşı 80'i aşmış bir dede iki şeyi öğrenmediğine pişman: birisi sanat ile ilgili diğeri, çağın teknolojisi ile ilgili.. 

Şöyle dedi:

"Kayınbabamın çaldığı dambırayı (3 telli saz) öğrenmediğim için pişmanım. Eğer bilseydim şimdi çalardım kendi kendime, kalbim ferahlardı.

İkincisi de ne bisiklet, ne motorsiklet ne de arabaya sürmeyi öğrendim. Camiye yürüyerek gidemiyorum, bilseydim şayet kimseye ihtiyacım olmadan giderdim."

İşte geleceğin yaşlıları olan bizlere önemli nasihat..

1 Ağustos 2020 Cumartesi

Bu Ayetle Günümüz Teknolojisini Daha İyi Anlayabiliriz - Fussilet 21.



"Onlar derilerine: "Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?" derler. Derileri de: "Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu, sizi ilk defa yaratan O'dur ve siz yine O'na döndürülüyorsunuz" derler."

Bu ayette ahirette derilerimizin konuşarak hakkımızda şahitlik yapacağı ifade ediliyor.

"Parmak izi ve saç teli" ile ortaya çıkan bulgular bu ayeti daha iyi anlamamızı sağlıyor. Allah'ın gücü kudreti sonsuzdur. O dilerse olur.
Rabbim bizi ahiretteki bu haberden gafil etmesin....





Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...