Allah, Tebük seferine iştirak etmeyen ve haklarındaki hüküm ertelenen o üç kişiyi [Ka'b bin Malik, Hilal bin Ümeyye, Mürare bin Rebi'yi] de affetti.
4 Eylül 2020 Cuma
Kur'an'da Sahabe Tevbesi - Tevbe 118
Gözyaşı Dindarlığı - Tevbe 87
+(Ey peygamber!) Kendilerine binek temin etmen için sana başvurup senden, "maalesef size binek temin imkanım yok" cevabını alan, Allah yolunda savaşa katılmak için gerekli imkanı bulamamanın üzüntüsü içinde GÖZYAŞI DÖKEREK evlerine dönmek zorunda kalan mü'minler için de hiçbir günah ve sorumluluk yoktur.+
(tevbe:92 mustafa öztürk meali)
Şimdi modern mealci kardeş bu ayeti nasıl anlayacak acaba, yahut kuru fıkıhçı kardeş?
" Silahın yoksa ağlamaya ne gerek var, yok işte, sorumlu değilsin" mi diyecekler....?
Acaba bu ayeti okuyunca kalpteki imanın cihad şevkini ve sorumluluk bilincini görecekler mi?
Allah için, İslam için bir şeyler yapamamanın kalbe indirdiği hüznü yaşıyor muyuz? Başka deyişle Allah için bir şey "yapmıyor" olmanın ezikliğini yaşıyor muyuz?
Sahabeyi rivayet bilgisi ile artistçe eleştiriye tabi tutanlar, bu gözyaşlarını da görecekler mi?!
///
Oryantalizmin Soruları - Ahmet Parlakışık
Musiki, notalardan meydana gelir ve bu notaların düzenlenebileceği, birbirinden farklı sayısı yollar vardır. Fakat beste halindeki bir bütün, ayrı parçaların heyet-i mecmuasından daha büyük bir şeydir. Tahlil ederken, bundan bundan sıyrılan bir şey daima mevcuttur. Şiir de böyledir. Tahlil ederken, şiir
vezne veya kafiyeye göre sıralanabilir, mevzulara göre tasnif edilebilir; yazan kimsenin hayatındaki şartlara veya devrinin düşüncelerine bağlanabilir. Fakat gene de tahlilden sıyrılan bir şey vardır, tıpkı musikinin sehhar kuvveti gibi sözün sehhar kuvveti de aşk, acıma, hiddet, neşe ve keder hislerini harekete geçirme kudretine sahiptir. Şiirin tenkidi ve tahlili ile meşgul olan bir insanın bir şiir hakkında yazacağı hiçbir şey şiirin bu esaslı vasıflarına nüfuz edemez. Şiir burada, istediği gibi tasarruf edebileceği, hususi hak ve havasına sahiptir. Büyük bir şairde veya musikişinasta bulunan ve onu, nazmetmek ve nağmeler düzmek kabiliyeti bulunabilecek başka normal insanlardan ayıran bir şey vardır. (32)
2 Eylül 2020 Çarşamba
Baba Bak Arabalar İçin Zıpzıp Yapmışlar! - Yaşanmış Hikaye
Kızım Meryem 4 yaşında, arabaların yavaşlaması için bizim evin önündeki yola yeni yapılmış tümseği görür ve şöyle der: "Baba bak, arabalar için zıpzıp yapmışlar." (daha önce de kiraz reçelindeki kiraza ballı zeytin demişti)
29 Ağustos 2020 Cumartesi
İnsandaki Cedel Psikolojisi Kehf 54
Kehf 54 :
Ayeti yahut bir meseleyi anlamadan önce nefsin/önyargının terbiye edilmesi gerçekten çok önemli....
Maksadın cedel mi yoksa hidayeti bulmak mı? Yani hakikat arayışı mı?
Kur'an insanı tanıtır kendisine ama geliştirmek için yani olduğu halde kalmamasını ister.
27 Ağustos 2020 Perşembe
Geçici Zevkleri ve Eğlenceleri Din Edinenler
2
الَّذِينَ اتَّخَذُواْ دِينَهُمْ لَهْوًا وَلَعِبًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا فَالْيَوْمَ نَنسَاهُمْ كَمَا نَسُواْ لِقَاء يَوْمِهِمْ هَذَا وَمَا كَانُواْ بِآيَاتِنَا يَجْحَدُونَ
"o kimseler ki, dünya hayatına kapılıp eğlenceyi ve geçici zevkleri dinleri haline getirmişlerdi." diye karşılık verecekler. (Ve Allah:) "Onlar bu (Hesap) gününün gelip çatacağını nasıl gözardı edip unuttular ve ayetlerimizi nasıl inkar ettilerse biz de bugün onları öyle gözardı edeceğiz" diyecek," (A'raf:51)
**
Din demek aslında sadece dindarların namaz kılması oruç tutması demek değildir. Din demek yaşam tarzı demektir. Kime göre yaşadığın demektir. Neye/Kime itaat ederek hayatını yaşadığın demektir. 24 saat boyunca gündeminde aklında kalbinde baskın olan şey demektir... Kalbini yönlendiren saik demektir....
İşte cehenneme girecek olanların dinleri oyun eğlence şeklinde iki kelime ile özetleniyor.. Ayrıca bir de Allah'a kavuşmayı unutmuş olmaları.... Demek ki biliyor bu kavuşmayı... ama dünya hayatına öyle dalmış ki, unutmuş... Bu hepimizin düşebileceği tuzak öyle değil mi??
Hayatının merkezine Allah'ı değil de heva hevesini koyarak yaşayanlar elbette ki eğlence ve oyunu hayat tarzı yani din edinecekler...
23 Ağustos 2020 Pazar
Adana'dan Urfa'ya Gelen Genç
#yaşanmış #bir #hikaye
Adanalı bir genç 1983'te Urfa'da ziraat bölümünü kazanıyor ve tek başına otobüse binip kayıt yapmaya geliyor. Garaja gelip otobüsten indikten sonra gözlerine çarpan iki şey: ürkütücü mezarlık ve çok kötü kokan karakoyun deresi. Çevresini iyice süzün gencin içi kararıyor ve ben bu şehirde okuyamam, deyip kendini şartlıyor ve biraz sonra tekrar otobüse binip dönmeyi düşünüyor. Gidip sorunca Adana'ya dönecek olan otobüsün saat 17.00de olacağını öğreniyor. Ama o saate kadar ne yapacak orda? Neyse diyor. Bari kayıt yapmayacaksam da. Gidip okulu öylesine göreyim. Karakoyun ile mezarlık arasında ilerlerken az ötede bir dükkana girip askeriyesinin karşısında olan üniversiteyi soruyor. Urfalı adam bu gence çok sıcak davranıyor. Önce şu otobüse bin diyor. Ama sonra da "dur beni seni durağa götüreyim" diyor. Otobüse gelince adam şoföre "bu genci şurada indir" diyerek iyice tembihliyor.. İşte Urfalı o esnafın bu sıcak ilgisi o gencin yüreğini şehre ısıtıyor ve o genç ilk senenin sonunda yine memleketime geçiş yaparım derken bu defa arkadaş ortamı ve diğer güzel ortamları oluşturarak evi unutuyor adeta. Ve o arkadaş grubuyla 30 senedir her sene Urfada bir araya gelip güzel zamanlar geçirip tekrar ayrılıyorlar.
**
Hisse: İnsanlara göstereceğiniz en ufak bir sıcak ilgi ve davranış onların en önemli karar anlarına denk gelebilir ve hayatlarını etkileyebilir.
Öne Çıkan Yayın
RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:
__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...