Yıl, 1942
Nazi ve Sovyet işgalinden kaçan yaklaşık 40 bin Avrupalı, Suriye, Mısır ve Filistin'de kurulan kamplara yerleştirildi.
Foto: Yunanistan'dan Suriye'ye mülteci olarak gelenlere yemek ve kıyafet dağıtıldı.
Yıl, 1942
Nazi ve Sovyet işgalinden kaçan yaklaşık 40 bin Avrupalı, Suriye, Mısır ve Filistin'de kurulan kamplara yerleştirildi.
Foto: Yunanistan'dan Suriye'ye mülteci olarak gelenlere yemek ve kıyafet dağıtıldı.
Kutsal bayram mı? Hayır tabiki. Bildiğin kültürel bir etkinlik. Eğer kutsalsa hangi dinin kutsalı? Eğer İslam’ın kutsalı değilse -ki değil o halde müslüman kürtlerin olaya farklı bakması gerektiği bilinmeli. Peygamberimiz kendi arap kültürünün bile bayramlarını değiştirdi. Çünkü İslam hayatı şekillendiren ve putperestliğin her biçiminden korumaya çalışan bir din. Neden biz Müslüman kürtler İslam öncesi kürt efsanesini kutsallaştıralım. Newroz baharın gelişi itibariyle ateşsiz ve dualı, şükürlü bir şekilde idrak edilebilir. Zira baharın gelişi zaten Allah’ın ayetidir. Biz yabancısı değiliz ki Allah’ın ayetlerine. Ama işin içine başka kutsallıklar katıp ateşsiz bu iş olmaz derseniz o zaman biz de yokuz deriz.
Eğer efsaneleri din edinmemişseniz ne ala. Ne güzel. Gerçek kurtarıcılar peygamberlerdir. Onların izini takip etmek gerek. Eğer gerçekte Demirci Kawa insanları o zalimden kurtarmışsa, inşaallah Allah mükafatını verir, gerçek durumunu bilemeyiz. Ama onu putlaştırmama konusunda hassas olmalıyız. En azından Müslümanım diyen kürtler.Ezanın Türkçeleştirilmesinde rol oynayan dokuz kişiden biri olan Ali Rıza Sağman bile bu durumu şöyle eleştirmiştir: Ezan Türkçe okundu da ne oldu? Cami fazla cemaat mi kazandı? Ezanın taşıdığı birkaç kelime, Türkçemizi mi zenginleştirdi? Öte yandan ‘monşer’ler ile ‘’bonjur’’lar dilimizi kökünden kemirip duruyor. ‘’Mersi’’ler ‘’sağol’’ları kapı dışarı savarken ezandaki birkaç kelimenin Türkçe okunmasını lazım görmek doğrusu anlaşılmaz bir muammadır. Dilimizi önce diğer yabancı kelimelerin salgınından kurtaralım da sıra ezandaki beş kelimeye gelsin.
Bu ayet Mekki bir ayet. Dikkat ediyor musunuz? "Cihada giriş" diyor ayet ama ne ile? Bu kitap ile. Kuran ile. Kurandan elde edilecek bilinç ve manevi güç ile ve buna da cihad-ı ekber diyor.
Kimilerinin cihadı salt silahla yapılan bir eylem olarak görmesinin burada büyük bir handikap olduğunu görüyoruz. Cihad tüm hayatı kuşatan ve başta Kuran ile olmak üzere meşru şekilde olmak üzere sayısız şekilde yapılabilir.
Hadisler vahiy değildir ve sadece iddiadır, sahih olanı da vardır uydurma olanı da. Kimisine göre uydurma olan diğerine göre sahih. Bu çok sakıncalı bir sonuca götürür bizi. Sahih olanın senedi ile birlikte Kuranın açık mesajına da aykırı olmaması gerekir. Kur'an'ın konu etmediği şeyler itikad değildir. Hadis ve özellikle sünnet Kur'an'ı anlamada ve yaşamada elbette ki önemli kaynaklardır. Bunu es geçmiyoruz.
Örneğin hrıstiyanlar ruhbanlığı kendilerine farz kıldılar Allah farz kılmadığı halde. Bizler de o hataya düşmemeliyiz... Yahudilerin kendilerinin cennette olduğu iddiasına Yüce Allah "Allahtan söz mü aldınız" demesi gibi. Bu durumlara düşmemek için çok dikkatli olmalıyız.
Said Nursi rahmetullahi aleyh şöyle der: "Dinde nakısalık yapmak cehaletle olur ama dinde ziyade yapmak ilimle olur. İkincisi birincisinden daha tehlikelidir."
__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...