27 Kasım 2012 Salı

KADINA SAYGI

Kadınlar, modern çağın sentetik saygılarına tamah etmemeliler.
Bu, kadını kişiliksizleştirmekten öteye gitmez.
Kadın, naifliğinden ötürü anne, bacı ve teyze muamelesi görür.
Bunun haricinde kadının kibrini arttıracak söylemler ve eylemler ona değer vermek değil bilakis onu 'şey'leştirmektir./nesneleştirmektir...

24 Kasım 2012 Cumartesi

23 Kasım 2012 Cuma

Tevhidi Gerçekliğin Işığında 3

Modern değer sistemleri eliyle sorunlarını çözümlemiş tek bir modern toplum örneği gösterilemez. (22)
***
Zihni ve ruhi değerlerden soyutlanmış bir toplumun zenginliği hiçbir şey ifade etmemektedir. (23)
***
Bir muvahhidin iki dünyayı birbirinden tamamen farklı iki dünyayı birlikte yaşaması ve bunları bütünleştirmeye çalışması düşünelemez. Cahili her tür değer sistemine karşı onurlu bir savaşım verilmek isteniyorsa, bunun için İslam'ın gerçeğine dönmek ve onunla buluşmak gerekmektedir. (23)
***
Amentüyü yalnızca dillerde tekrar edilmek üzere değil, zihinlerde gönüllerde ve davranışlarda tekrar edilmek üzere kuşanmamız üzerimize yüklenen bir vecibedir. (24)
***
İman dairesi dışında kalan her şey koyu bir belirsizliğe mahkumdur. (25)
***
İman, insanda her şeyi yalnızca Allah'a bağlayan nihai bir emniyet duygusudur. (25)
***
...bir şükran borcudur, insanın kendisine hayat veren Rabbine bir cevabıdır iman. (26)
***
İnsanın insan olması nedeniyle sahip bulunduğu bütün yetileri kendi işlevleri doğrultusunda bir düzene koyan iman keyfiyetidir. (27)
***
Bütün bilimlerin, düşüncelerin ve sanatların en zengin tezahürleriyle vücut bulduğu günümüzde, bütün bu disiplinlerin insana ve insani değerlere katkısı ne ölçüdedir, bunlar objektif bir zemin üzerinde tartışılabilmelidir. (27)
***
Seçme bilincinin bulunmadığı bir bünyede iyilikle kötülüğü, helalle haramı bütünleşmiş görürsünüz. (27)
***
Şirkin, ilhadın, fesadın, tuğyanın, nifak ve şikakın bütün boyutlarıyla bağlıları tarafından açıklandığı bir dünyada, iman sahiplerinin imanlarının icaplarını saklı tutmaları hiç bir mazeretle açıklanamaz. (29)
***
Tevhidi imanın bireysel boyutları olduğu gibi toplumsal boyutları, toplumsal boyutları olduğu gibi evrensel boyutları da vardır. (29)
***
Bugün geçmiş kavimleri helake sürükleyen nedenler modern toplumlar için bir iftihar vesilesi sayılmaktadır. (30)
***

Tevhidi Gerçekliğin Işığında 2

İslam, zamanın ve şartların insafına terkedilmemelidir. Din'i zamanın ve şartların rengine bürünmek suretiyle sunmaya çalışmak İslam'a yalan söyletmeye çalışmaktan farksızdır. (18)
***
Çağdaş değer sistemlerinin yardımıyla Allah'a ve İslam'a yol aramak, Allah'ın ve İslam'ın bütün zamanlar için indirdiği bütün araçların bugün geçersiz olduğuna itikad etmek anlamına gelebilir. Allah'ın dininin modern değer sistemleri tarafından aklanmaya ihtiyacı bulunmamaktadır. (18)
***
Küfrün itibar ettiği yollarla iman savunulamaz. (18)
***
Modern değer sistemlerini tevhidi bilincin rehberliği altında sürekli olarak sorgulamak gibi tevhidi bir sorumluluk dururken, bunun tam tersi bir tavrı seçerek, modern disiplinler tarafından yargılanmamak için bu sistemlere ait yöntemleri benimsemek tevhidi ahlakla bağdaştırılması mümkün olmayan bir tutumdur. (19)
***
Çağdaş propaganda kurumları da bu hayat tarzının mutlak anlamda paylaşılması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Müslümanlar da çoğunlukla bu propagandaların etkisi altında kalıyor olmalılar ki, İslami bir hayat tarzının vücut bulması doğrultusunda köktenci bir tavır sergileyemiyorlar. (19)
***
İnsanın modern yaşam biçimi dışında da yaşanabilir bir hayatın varlığından sonuna kadar emin olabilmesi için imanını yeterli marifet bilgileriyle techiz etmesi gerekecektir. (20)
***
Modern ve ulusal standartlara uygun bir tür Müslümanlık geliştirilmiş ve bu Müslümanlık yığınlara kabul ettirilmiştir. (20)
***
Her muvahhidin bugün karşı karşıya bulunulan tehdidi bertaraf etmesi için yalnızca Allah'ın rengine bürünmesi yeterli olacaktır. (20)
***
Kendisini Allah'a adayanlar için bütün bir yeryüzünde asla bir tehdit ve baskıdan söz edilemez. (21)
***
Müslümanların bulunduğu her yerde emperyalist propaganda merkezleri geleneksel dini duyarlığı ayakta tutmak için büyük çabalar harcarken, köktenci tevhidi duyarlığı yığınlar katında karalamakta, tevhidi duyarlığı seslendirme ve yaşatma savaşımı veren Müslümanlar çeşitli alçaltıcı yaftalarla yaftalanmaktadırlar. (21)
***
İslam bütün zamanların, bütün bir kainatın ve bütün bir insanlığın kurtuluşu için indirilmiş yegane eksiksiz bir iman manzumesidir. (21)
***
Egemenlerin yöntemlerini kullanmak, egemenlerin gönlünü kazanmak içindir. Allah'ın takdirini kazanmak için Allah'ın koymuş bulunduğu yol ve yöntemlere başvurmak vardır. (22)
***
İslam'ın her zaman bütün bütün beşeri olguları ve disiplinleri yargılamaya güç yetireceğini bilmek bir iman borcudur. (22)
***

18 Kasım 2012 Pazar

Tevhidi Gerçekliğin Işığında 1

Müslümanlar, niteliği ilahi kudret eliyle belirlenmiş bir düşüncenin varisleridirler. (9)
***
Kitabı kerim nihai bilginin yollarını ısrarla vurguluyor. Nihai bilgiye götüren araçlar arasında da, bir ilişki ve bütünlük var. Ne yalnız başına okumak, ne yalnız başına düşünmek, ne yalnız başına tefekkür etmek, ne yalnız başına aklı kullanmak, ne yalnız başına basireti kullanmak, ne de yalnız başına kalbi kullanmak nihai gerçeklik için yetmiyor. Nihai bilginin yolları, bütün bu imkanları birbirleriyle ilişkilerini kollayıp gözeterek açılabiliyor. (10)
***
Akidemizin her türlü kirden arınmasıyladır ki, yeniden hayat dönmemiz söz konusu olabilir. (11)
***
Bilindiği gibi, bir toplumun islam toplumu olarak nitelendirilebilmesi için bu toplumun İslam'dan kimi izler ve biçimler taşıması yeterli olmamaktadır. (13)
***
İslam yalnızca yığınların ruhsuz gövdelerine yakıştırılan bir etiket olmuştur. bugün nerede olursa olsun Müslümanları yargılayanlar işte bu etiketlere göre hükümler vermektedirler. (14)
***
Allah'ın aziz dininin hiçbir durumda statükoya tabi kılınamayacağı gerçeği bütünüyle unutulmuş ve unutturulmuştur. (15)
***
... şartlara boyun eğmeyi şiar edinmiş bir adin anlayışı bu durumda gelene ağam, gidene paşam zihniyetini bayraklaştırmaktadır. (15)
***
Teslimiyetçi zihniyet her yerde din'in mantığına göre değil, zamanın mantığına göre işlemektedir. (15)
***
Müslümanların yaşamakta bulunduğu pek çok toplumda islam kendi asli kimliğiyle olmaktan çok, tarihi kimliğiyle tanınmaktadır. (16)
***
Bugün müslümanlar ya din dışı bir hayatın ya da hayatın dışında bir dinin kurbanları haline gelmişlerdir. (17)

3 Kasım 2012 Cumartesi

Savaş, Barış, İktidar Kitabından Kesitler - Abdurrahman Dilipak

İnsanlık değerinin, tüketilen ürünlerinin markaları ile ölçüldüğü, her şeyin parasal karşılıklarının ödenerek satın alınabildiği bir dünya. (12)
***
Bir soygunun, insanlığın tarihi mirasının soygunları ile zenginleşen muhteşem batı. Kızılderili , kara derili ve sarı derili insanların kan, gözyaşı ve alınterileri üzerine dikilen özgürlük anıtları! Barış sloganları arkasına saklanan savaş kışkırtıcıları... (13)
***
Gelişmiş ülkelerin zenginlikleri, biraz da geri kalmış ülkelerin fakirlikleri açıklanamaz mı? (13)
***
İlkel Kızılderili vahşi kabile reisi Seattle, uygar beyaz derili baylar için şöyle diyordu: "Beyaz adam toprağı çocuğundan çalmaktadır. Açlığın dünyayı saracak beyaz adam. Ve ardında koca bir çöl bırakacaksın. Biz gidiyoruz. Ama beyazlar da birgün bu topraklardan gidecektir. Belki bütün ırklardan daha çabuk. Yataklarınızı zehirlemeye devam edin ve bir gece kendi çöplerinizde boğulacaksınız." (14)
***
Makine karşısında yalnızlaşan insan, hükmetme gayretlerine rağmen doğa ve makine karşısında yenik düşmüştür. (15)
***
Bugünkü insanın talihsizliği, Allah'la savaşın prarik sonucu olan kendi kendi ile savaşa tutuşması, insanlarla ve doğa ile savaşa tutuşmasıdır. (15)
***
İdeolojiler modern tanrıların şeriatı idi. Bu şeriat uğruna savaşlar çıkartıldı, devrimler gerçekleştirildi. Yüz milyonlarca insan hayatını kaybetti, sakat kaldı, umudunu yitirdi. Mutluluğunu yitirdi. (15)
*
Müslümanların temelde bir iktidar sorunlarının olduğunu sanmıyorum. Onlar Allah'ın ezeli ve ebedi iktidarının, yeryüzündeki temsilcileridir. (17)
***
Hz. Nuh'u demokratik bir seçimde aday gösterseniz, halk Nuh kavmi ise, kaç oy alacağını sanıyorsunuz.? (17)
***
Allah bizi mallarımızla, canlarımızla, sevdiklerimizle, sahip olduğumuz her şeyle, elbette iktidar nimeti ile de, kimi zaman azaltarak, kimi zaman artırarak imtihan edecektir. (22)
***
İslam toplumu dinamik, ahlaklı, faziletli, evrensel sorumluluk bilincine sahip ve bu dünya hayatının bir imtihan olduğunun idrakinde olan bireylerden oluşur. (38)
***
İslam Allah'ın hükmüne tam bir teslimiyettir. Hayatın ebediliğine inanmaktır. (44)
***
Cihad sadece düşmana karşı verilen savaş değil, insanın kendi içindeki kötülük duyguları ile savaşı da içine alan geniş bir kavramdır. (45)
***
Akıl, hakikatin kaynağı ve ölçüsü değil ama, insanlar ancak akılları kadar iman edebilir ve akılları kadar amel işleyebilirler. (59)
***
Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşeli değil mi? (59)
***
Nefsinin esiri olanlar da aslında kaybedilmiş bir savaşın kurbanıdırlar. Barış, bir esaret stratejisi değildir. (59)
*
Kur'an'ı Kerim bizi Allah'a, Resul'üne ve bizim içimizden çıkan ulu'l emre itaata davet etmektedir. Kendi nefsi arzuları ile emreden, hüküm koyan bir emir'e değil, Allah'ın emrettiğini emreden, nehyettiğinden sakındıran bir emir'e! (93)
***
Televizyonlarda, Fransız askerlerinin Çad'da siyah insanı avladıkları gün, bir Fransız artistin magazin haberleri süsler gazetemizi... (110)
***
Amerikan askerleri, ülkelerinden 20.000 km uzakta insan avını sürdürürken, Amerikan polisinin bir gökdelenin asansör boşluğuna sıkışan bir kediyi kurtarmak için başlattığı büyük operasyonu gösterir. Beyaz, siyah, sarı ve kırmızı ırktan oluşan insan neslinin bir türünü tümden yokeden, kalan bir kaç bin kişiyi kelaynaklar gibi nesli tükenen hayvanlar cinsinden korumaya alan Amerikan kovboylarının cinayetlerini unutturmak için kovboy filmleri icad ederler. Barışçı yerlilerinin hesabını soracak kimseyi bırakmazlar, ama basın, nazi dönemi son yahudi avcısının yargılanışını, Babi yar cinayetlerini kendine konu edinir. (110)
***
Refah toplumu olalım derken, ahlaki değerlerimizden olabiliriz, ya da sanayileşelim derken, belki binbir türlü bülbül ötüşünü çiplerinde gizleyen efekt cihazlarına sahip olabiliriz ama bülbülsüz bir dünyada yaşamak zorunda kalabiliriz. Aile parçalanabilir, parçalanmayabilir de, bu olumsuzlukların ağına düşmeyebiliriz de tabii. Ama batı toplumu giderek bir açmaza sürükleniyor. Bu anlamda medeniyeti yargılamak zorundayız. (117)
***
Maddi ve manevi değerler arasındaki uyumsuzluk, bugün tek tek fertleri mahkum etmektedir. Daha fazla tüketebilmek için daha fazla çalışma arzusu sonuçta, bu günki şekli ile, emeğin daha da ucuzlamasına, otomasyonun gelişmesi ile işsizliğin artmasına ve işçilerin, giderek tüm halkın köleleşmesine yol açmaktadır. (121)
***
Şu açık bir gerçek ki, madde kültürü ile manevi değerler arasındaki uyumsuzluk bunalıma neden oluyor. (122)
Batı'daki tüm kavram ve kurumlar, öncelikle Batı toplumunun refah ve gelişmesi için uygundur ve evrensel nitelikli değildir. Yani mutlak hakikatin kaynağı Batı düşüncesi değildir. (122)
***
Luis Masignon bizim için bakın ne diyor: "Onların herşeylerinitahrip ettik felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler, anarşi veya intihar için olgun hale geldiler. (122)
***
İslam'da "cemaat" sosyal bir sözleşmenin ürünü değildir. Menfaat bağını aşan bir inanç sistemine dayanır. (123)

*
Hükümetler, bireylerin mutluluğunu, toplumun sözde çıkarlarını öne sürerek ayaklar altına almaya alışmışlardır. Ama bunu yaptıkları zaman unuttukları şey, toplumun amacının bireylerin mutluluğunu sağlamak olduğudur. Sanırım politik toplumun asıl yanlışı burada yatıyor. (123)
***
İnsanlar servet sahibi olmayı, şöhrete kavuşmayı ve iktidarı ele geçirmeyi çok isterler. Başkalarına hükmetmek ve onlara boyun eğdirmek. Kuşkusuz İslam'da böyle bir iktidar yok.(124)
***
İktidar imkanını zalimlere vermek toplumun bahtsızlığıdır. (124)
***
İnsanı birey olmaktan çıkarıp ona toplumsal bir kimlik ve statü kazandıran olgu ise ailedir. (127)
***
İnanç toplumunda ışığın kaynağı vahiydir. Fazilet ve ahlaktır. İnsanların gönüllerinde tutuşturduğu sevgi, barış ve özgürlük tutkusudur.  (127)
***
Sivil toplum ve demokratik sistemlerde ışığın kaynağı tek başına birey ve toplumdur. Diktatörülerde ışığın kaynağı iktidar gücü ve onun ideolojisidir. (127)
***
Herkes aynadaki görüntüye bakıp aynadaki görüntüyü düzeltmek yerine kendine çeki düzen vermelidir. (128)
***
Kendini düzeltmeyen kavimlere Allah'ın hidayeti nasib olmaz. (130)
***
Biz bu dünyada imtihan oluyoruz. Biz temel hak ve hürriyetlerin korunduğu bir düzen için mücadele etmek zorundayız. Bizim için asıl olan bu mücadelenin kendisidir. Yoksa bizler Moskova'da cennete, Mekke'de cehenneme gidebiliriz. (130)
***
Biz vahyin ışığında, zamanı ve mekanı, umutlarımızı ve korkularımızı, geçmişi, bugünü ve geleceğimizi, kafamızdaki bilgileri, günümüz gerçeğini, kavramları ve kurumları sorgulayarak Allah'a verecek hesabımıza göre sorumluluk alanımızı genişletmek zorundayız. (130)
***

Hükümetler, bireylerin mutluluğunu, toplumun sözde çıkarlarını öne sürerek ayaklar altına almaya alışmışlardır. Ama bunu yaptıkları zaman unuttukları şey, toplumun amacının bireylerin mutluluğunu sağlamak olduğudur. Sanırım politik toplumun asıl yanlışı burada yatıyor. (123)
***
İnsanlar servet sahibi olmayı, şöhrete kavuşmayı ve iktidarı ele geçirmeyi çok isterler. Başkalarına hükmetmek ve onlara boyun eğdirmek. Kuşkusuz İslam'da böyle bir iktidar yok.(124)
***
İktidar imkanını zalimlere vermek toplumun bahtsızlığıdır. (124)
***
İnsanı birey olmaktan çıkarıp ona toplumsal bir kimlik ve statü kazandıran olgu ise ailedir. (127)
***
İnanç toplumunda ışığın kaynağı vahiydir. Fazilet ve ahlaktır. İnsanların gönüllerinde tutuşturduğu sevgi, barış ve özgürlük tutkusudur.  (127)
***
Sivil toplum ve demokratik sistemlerde ışığın kaynağı tek başına birey ve toplumdur. Diktatörülerde ışığın kaynağı iktidar gücü ve onun ideolojisidir. (127)
***
Herkes aynadaki görüntüye bakıp aynadaki görüntüyü düzeltmek yerine kendine çeki düzen vermelidir. (128)
***
Kendini düzeltmeyen kavimlere Allah'ın hidayeti nasib olmaz. (130)
***
Biz bu dünyada imtihan oluyoruz. Biz temel hak ve hürriyetlerin korunduğu bir düzen için mücadele etmek zorundayız. Bizim için asıl olan bu mücadelenin kendisidir. Yoksa bizler Moskova'da cennete, Mekke'de cehenneme gidebiliriz. (130)
***
Biz vahyin ışığında, zamanı ve mekanı, umutlarımızı ve korkularımızı, geçmişi, bugünü ve geleceğimizi, kafamızdaki bilgileri, günümüz gerçeğini, kavramları ve kurumları sorgulayarak Allah'a verecek hesabımıza göre sorumluluk alanımızı genişletmek zorundayız. (130)

1 Kasım 2012 Perşembe

Türkiye'de İslamlaşmak ve Önündeki Engeller - 5

Dünyada öyle bir düzen kurulumuştur ki, bu düzen devam etmelidir ve bir kısım insanların ağzına, onlardan alınacak süt miktarı ot verilmelidir. İşte bir kısım insanlar böyle "inek" olmalıdır. Diğer bir kısım insanlar da bu sütten kaymak yapmalıdır. (124)
***
İnsan hakları, demokrasi, sivil toplum, çoğulculuk, müsamaha vesaire; bunların tamamı düzenbazlıktır. Bunların tamamı ineğin boynuz sallamasını önlemek için ota sürülmüş aromalardır; onun iştahını arttırmak ve biraz daha ot yemesini, biraz daha süt vermesini sağlamak içindir, bu kadar. (124)
***
İnsan davranışı hep aklın gereği değildir. Aklı perdeleyen, onun doğru dürüst çalışmasını engelleyen, doğru dürüst çalıştığında, doğruyu bulduğunda, o bulduğu doğruyu fikir halinden, düşünce halinden, fiil haline geçirmesini engelleyen kuvvetler vardır; başka amiller, unsurlar, faktörler vardır insanda. (134)
***
Asırlar boyunca din dünyayı, iktidarı, srveti, Allah'ın kullarına değil, şeytanın, nefsin kullarına terketme ve bu oluşum karşısında sabretme sürecini destekleyici bir güç, bir kuvve olarak kullanıldı. Bu hakikaten hayıflanacak bir hadisedir. (145)
***
İslamlaşmanın ilk adımında, kişinin kendisi vardır. Kendisi iyi müslüman olmayan insanlardan bir İslam toplumu meydana gelmez. (148)
***
Allah'la ilişkisini kesenin yolculuğu, bulunduğu yerden aşağıya doğrudur. (151)





Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...