29 Ekim 2021 Cuma

"Dini İkame Edin" Ne Demek? - Mevdudi

 "Kendisi ile Nuh'a tavsiye ettiği ve sana vahyettiğimiz şeyleri, İbrahim'e,
Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiklerimizi, size dinde şeriat kıldı ki, dini tesis edin(ikame) onda tefrikaya düşüp dağılmayın. Senin kendilerini davet ettiğin bu şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini kendisi için seçer. Ve tevbe ile dönmekte olanları da buna muvaffak kılar.
(Şura:13)

"Akimu" (tesis edin) kelimesi herhangi bir maddi veya fiziksel şey için kullanıldığı zaman anlamı, oturanı kaldırmaktır. Mesela, bir insan veya hayvanı kaldırmak; ya da yerde bulunan veya yatmış olan bir şeyi kaldırmak ve dikmek; mesela, bir sopa veya direği kaldırmak veya dikmek. Yahut, bir şeyin dağınık parçalarını toplamak ve yükseltmek, mesela boş bir arazide bir bina inşa etmek. Fakat maddi değil, manevi ve görünmez olan şeyler için "akimu" veya "ikame etmek" sözleri kullanılınca, amaç o şeylerle ilgili olarak sadece tebliğde bulunmamak; aksine, onu tam olarak bilmek ve yaşamak, yaymak ve fiilen yapmak ve uygulamakla olur. Mesela, bir kişinin hükümeti tesis ettiğini (kurduğunu) söyleriz. Bu demek değildir ki o kişi insanları kendi hükümetine davet etti; hayır, bu demektir ki, o kişi halkı kendine bağladı. onların sadakatini istedi, kendine tabi etti ve hükümetin bütün organlarını öylesine organize etti ve düzenledi ki devlet ve hükümetin bütün organları onun emrine göre hareket etmeye başladı. Aynı şekilde ülkede mahkemeler kurulmuştur dediğimiz zaman, adalet ve insaf arayanlar için hakimlerin görevlendirildiği, onların davalara baktığı ve kararlar verdiği demektir. Bu ifadenin sadece adalet ve insafın meziyetlerinin bol bol anlatıldığı ve insanların bunlardan memnun oldukları anlamına geldiği söylenemez. Aynı şekilde Kur'an'ı Kerim'de "namazı tesis edin" emri verildiği zaman, bunun sadece namazla ilgili davet ve tebliğ yapmak değil, namazı bütün şartlarıyla hem insanın kendisinin kılması hem de namaz sisteminin halk arasında yaygınlaşması için gereken tedbirler alması anlamına geldiği unutulmamalıdır. Yani, namazın kitle halinde kılınması için camiler, cuma namazları ve cemaatlerin var olması, tam vaktinde ezanların verilmesi, imam hatiplerin tayin edilmesi ve insanları camilere gelip namaz kılmalarının sağlanması demektir. 

Bu açıklamadan sonra, peygamberlere bu dini tesis etme emri verildiği zaman, amacın, sadece onların bu dine bağlı kalıp uygun hareket etmeleri veya başkalarının takdir edebileceği şekilde bunu tebliğ etmeleri değil, bu dine uygun hareket etmenin yanı sıra dinin tümünü halka anlatmak, onlarda yaygın hale getirmek ve bütün icaplarını yerine getirmelerini sağlamak olduğunun anlaşılmasında sanırız herhangi bir güçlükle karşılanmayacaktır. Şüphe yok ki, davet ve tebliğ bu işin ilk zorunlu aşamasıdır ve bundan önce ikinci aşamaya geçilemez. Ne var ki, aklı başında herkes burada istenilenin, davet ve tebliğ değil, dini kurmak ve ayakta olduğunu anlamakta güçlük çekmeyecektir. Davet ve tebliğ kendi başlarına hedef değil, hedefe varmanın birer araçlarıdır. Dolayısıyla peygamberlerin görevini salt davet ve tebliğle sınırlı olduğunu sanmak yanlıştır. 

(tefhimul kur'an cild 5, sayfa 373-374)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder






Öne Çıkan Yayın

RAB NE DEMEKTİR? MUSA PEYGAMBER CEVAPLIYOR:

__ Kimmiş bakayım sizin Rabbiniz ey Musa? __ Bizim Rabbimiz her şeyin YARATIŞINI (helqehu) takdir edip, sonra da yaratılış AMACINA (heda) y...